Güncel

Kentsel Dönüşüm Paneli ve Emek Sineması İşgali

31 Mart Pazar günü TMMOB Mimarlar Odası Büyükkent Şubesİ’nde, Mimarlar Odası ve Kent Hareketleri tarafından “Konut Hakkı Paneli” düzenlendi. Miloon Kothari (BM 2000-2008 Konut Hakkı Özel Raportörü) ve Bahram Ghazi’nin (BM-İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Görevlisi) konuşmacı olarak katıldığı panele, Sulukule, Küçükçekmece İç-Dış Kumsal, Sultangazi Cumhuriyet, Esenyurt Ardıçlı, Pazariçi, Ataşehir Yenişehir, Gülsuyu Gülensu, Sultanbeyli, Okmeydanı, Tozkoparan, Kanarya, Tokludede, Fener, Balat ve Ayvansaray mahallelerinden 250’nin üzerinde insan katıldı.

Panel başlamadan önce Mimarlar Odası binasının önünde basının da olduğu bir eylem gerçekleştirildi. Eylemde sık sık “Evime, Mahalleme, Kentime, Meydanıma, Tarihime Dokunma” ve “Kurtuluş Yok Tek Başına ya Hep Beraber ya Hiç Birimiz” sloganları atıldı. Katılımcıların söyleşisinin ardından Bahram Ghazi konuşmasına başladı.

Türkiye’nin Çin’den sonra dünyadaki ikinci büyük kentsel dönüşüm yıkımıyla karşı karşıya olunduğunu belirten Ghazi, TOKİ’nin insanlara danışmayan, sadece Başbakan’ın sözünü dinleyen bir kurum olduğunu ve barınma, eğitim, sağlık gibi hakların meta olmadığından ve alınıp satılamayacağından bahsetti. Bahram Ghazi’den sonra söz alan Miloon Kothari, “kent hakkı” olgusundan ve kentte yaşayan herkesin barınma, sağlık, konut, ulaşım vb. haklara sahip olduğuna, bu haklardan en çok yoksul kesimin yararlanması gerekirken yoksulların mağdur edildiğini Kentsel Dönüşüm’den en çok Kürtler Çingeneler gibi yoksul/ezilen kesimlerin etkilendiğine dikkat çekti.

Konuşmasının devamında kentlerin giderek ırk ayrımcılığının kentleri olduğunu, çok zenginlerin butikleşmiş, yoksullarınsa sıkıştırıldığı bir kentte yaşamaya başladığından bahseden Kothari, direniş yöntemlerinin tartışılmasının gerekliliğine ve devletten bağımsız uluslararası dayanışma kurumlarıyla diyalog haline geçilip uluslararası baskıyı arttırmanın önemine vurgu yaptı.

Ayrıca T.C.’nin uluslararası anlamda prestij sağlamaya çalıştığından, 2020 Olimpiyatları’nın Türkiye’de yapılmasının bir felaket olacağından bahsedildi.

Çin’de yapılan kentsel dönüşüm sürecinin anlatıldığı panelde, Pekin ve Şangay’da geleneksel mahallelerin yıkıma uğradığı ve bu mahallelerdeki insanların, mahalle kültürünün artık yok olduğu ve kentsel dönüşüm süreciyle birlikte Pekin ve Şangay’ın olimpiyatların da etkisiyle dünya kentleri olarak lanse edildiği anlatıldı.

Konuşmacıların ardından Mahalle Temsilcileri söz alarak kendi yaşadıkları süreçleri anlattılar. Mahalle temsilcilerini görüşleri şöyle:

Sulukule: “2005’ten itibaren ilk kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı yerlerden birisi Sulukule’dir. 2007-2008’de BM İnsan Hakları Komisyonu bize geldi, rapor hazırlandı. Biz o rapordan herhangi bir haber alamadık. Uluslararası dayanışma sağladık. Amerika, Çin, Japonya gibi ülkelerle dayanışma ağı kurduk. Raporlar Başbakanlığa, İBB’ye, Fatih Belediyesi’ne gitti fakat yaptırım

gücü olmadığı için bu duruma gelindi. Yasal anlamda öyle bir hukuksuzluk yapıldı ki (Afet Yasası) yürütmeyi durduramıyoruz. “

İç-Dış Kumsal (Küçükçekmece): “Sadece evlerimize değil yaşamlarımıza da saldırdılar. Küçükçekmece Gölü su havzasıyken Kanal İstanbul projesiyle göl bu konumdan çıkarıldı ve atıkların buraya atılması hesaplandı. Sazlıdere barajı, su havzası olması hiçe sayılarak rant amaçlı katledildi.”

Cumhuriyet Mah. (Sultangazi): “Kasım ayında belediye meclisinde alınan kararla burası afet bölgesi ilan edildi. Böyle önemli kararlar parmak hesabıyla alınmaz. Bilimsel verilere dayanarak alınır. Bakanlar Kurulu kararıyla ve Büyükşehir Belediyesi onayıyla burası afet bölgesi ilan edildi. Bizim mahallemi Viaport denilen yabancı projelerin hemen yanında. Mahallemiz otobana, tramvaya, havaalanına yakın. Elimizde yaşadığımız bölgenin gecekondu önleme bölgesi olduğuna dair belgeler var. Bölgemiz riskli bölge değil, çeşitli raporlar mevcut. Hiçbir bina ile ilgili zemin etüdü yapılmamıştır.”

Ardıçlı (Esenyurt): “Mahallemiz işçi sınıfının yoğun olduğu bir yer. İstimlak edilmiş tapulara başkaları ortak oluyor. 2009’da Esenyurt Belediyesi insanlara sormadan imar planı yapmış. Belediyeye 200-300 kişilik yürüyüş yapıldı. İBB’ye gidildi ama sonuç alamadık. Asıl sorunumuz örgütsüzlüğümüzdür.”

Pazariçi: “Kentsel Dönüşüm yoksul olduğumuz için bizi vuruyor. Biz kentsel dönüşümden sonra buraya para harcayabilecek kadar zengin insanlar değiliz. Sürgün ediliyoruz. Deprem diyorlar, deprem vergisi alıyorlar, yerinden yerleşim yapmaları gerekirken bizi sürüyorlar.”

Yenişehir (Ataşehir): “Her konuta 100 metrekare arsa payı, konut başına 60 metrekare yeşil alan düşen bir yerde, 2008’den sonra kentsel dönüşüm ile karşı karşıya kaldık. 2009’dan sonra Ataşehir Belediyesi, İBB ve TOKİ üçlü protokol yaptı. 1290 konutun olduğu yere 2500 konutluk plan yapıldı. 4500 ve 6500 konutla iki büyük rezidans yapıldı. 2011 Ocak ayında Mimarlar Odası’nın da desteğiyle derneğimiz kuruldu. 1040 tapulu vatandaştan 700’e yakını dernek yoluyla bir araya geldi.”

Gülsuyu: “İstanbul’da 2004’ten bugüne kadar mücadele ettik ve birikim kazandık. Bu mücadelenin esası Gülsuyu-Gülensu’dur. Biz egemenlerle mücadele ediyoruz. Bundan kaynaklı egemenler hemen mahallemize gelemiyorlar. Belediyeyle diyalog halindeyiz. 16 maddelik taslağı belediyeye verdik. Biz evlerimizin rantını yükseltmek için değil barınma hakkımız için mücadele etmeliyiz. Ev sahipleri anlaşır, direnen kiracı olur. Barınma hakkımızı savunuyoruz. Dikmen 2004’ten bu yana faşist baskıya karşı direniyor. Biz de politik bir mahalleyiz. Kentsel dönüşümle mücadele kadar, çetelere, yozlaşmaya karşı da mücadele ediyoruz. Tekel işçileri için de evleri işaretlenen Aleviler için de mahallemizde eylemler yaptık.”

Gülensu: “Hepimiz emek yoğunluklu mahalleleriz. Kendimizi emek-sermaye çatışması üzerinden konumlandırmalıyız. Kentsel Dönüşüm emperyalist politikalar üzerinden şekilleniyor. Birbirimize sahip çıkıp mücadeleyi büyütmeliyiz.

Sultanbeyli: ”Kentsel dönüşüme karşı görünen burjuvazinin bazı kesimleri olacaktır, aldanmamalıyız. Mahalleleri irtibat halinde tutmak durumundayız. 1 Mayıs’ta Kentsel Dönüşüm meselesini gündemleştirmeliyiz.”

emek sinemasıOkmeydanı: “Okmeydanı’nda 35 yıldır yıkım gündemi var. Mahallenin özneleri mücadele etmezse, Birleşmiş Milletler ya da Mimarlar Odası’nın katkısı olamaz. Her türlü direniş biçimi meşrudur ve direnmeliyiz.”

Tozkoparan: “Erzurum’da HES’e karşı direnen, siyanürle altın aramasına karşı mücadele eden Bergamalılarla aynı hattayız. Hırsızlara karşı direnme vakti gelmiştir.”

Kanarya (Küçükçekmece): “Tapularımız olduğu halde bizden işgal parası aldılar. Devletin verdiği tapuların sahte olduğu anlaşıldı. Sonra devlet bu tapuları iptal etti”

Emek Sineması İşgali

Temsiler konuşmalarına devam edecekken Emek Sineması’nın işgal edildiği duyuldu ve panel bitirilip Emek Sineması’na gidildi.

Emek Sineması’nın rant amaçlı yıkımını protesto eden eylemciler Binaya “Emek Bizim, İstanbul Bizim” ve Mimarlar Odası’nda yapılan panelde ve eylemde kullanılan “Evime, Mahalleme, Kentime, Meydanıma, Tarihime Dokunma” pankartını astılar. Kentsel Dönüşüm panelinden çıkan mahallelilerin de gelmesiyle Emek Sineması’nın önü daha coşkulu bir hal aldı ve sık sık “Emek bizim İstanbul bizim”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” ve “ Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları atıldı. Emek Sineması’nın önüne set çeken polis, destek veren grubun artması ve basının gelmesiyle birlikte sinema kapısının önünü boşalttı. Daha sonra işgalciler sloganlarla binadan çıktı.

{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=44d_VWvCXnk{/youtube}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu