Güncel

“Köylere geriye dönüş için örgütlenelim!”

 

İstanbul: Munzur Çevre Derneği ve Munzur Kültür Derneği 14. Munzur Kültür ve Doğa festivali öncesi “Köylere geriye dönüş için örgütlenelim!” çağrısında bulundu.

Dersim’de ’38 katliamı ve 94’teki köy boşaltmaların ardından şimdi ise HES’ler ve yozlaştırma politikaları ile bölgenin boşaltılmak istendiğini belirten çağrı metnini yayınlıyoruz.

Devletin Dersim’de uyguladığı katliam, baskı ve sindirme politikası insansızlaştırmayı, yaşamı geriye döndürülemeyecek şekilde yok etmeyi hedefliyor. ‘38 sürgün ve katliamı, Osmanlı’dan devralınan su göletleri ve baraj yapma projeleri, abluka, ambargoyla gelen yıldırma ve zorla göç ettirme politikaları, köy yakmalar; bölgenin insansızlaştırılması üzerine oturtulan sistemli bir saldırıyı anlatıyor. Bu saldırıların devlet nezdinde belirli düzeyde sağladığı başarı dünü aratmayacak şekilde yeni saldırıların devreye sokulmasını da beraberinde getiriyor. Baraj ve HES projeleri at başı giden saldırılarken, siyanürlü maden işletmeciliği, orman yakmalar, kalekollar, uyuşturucu ve yozlaştırma politikaları yaygın şekilde hayata geçiriliyor. Baskı, sindirme, değerlerinden soyundurma politikası Dersim halkının günlük yaşamının olağan parçası haline getirilmek isteniyor. İnsansızlaştırma, insanlığından çıkarma saldırısı, devletin tüm baskı ve zor aygıtları aracılığıyla Dersim halkına dayatılıyor. Tarih boyunca vahşet düzeyinde geliştirdiği saldırıların hedefinden kurtulamayan Dersim dün olduğu gibi bugün de devlet için “çıbanbaşı” olmaya, sonuç alıcı saldırılarla “tehlike” olmaktan çıkarılmaya çalışılıyor. Tüm bu insansızlaştırma, doğasıyla birlikte insanını yok etme odaklı saldırılar karşısında tavır almak, örgütlenmek ve birlikte hareket etmek Dersim’i bekleyen gelecek açısından hayati önem taşıyor.

Yaşamı yeniden kuralım!

Osmanlı’dan devralınan zorunlu göç ve asimilasyon geleneği T.C. devletinin kurulduğu günden bu yana başvurmaktan vazgeçmediği önemli saldırı biçimlerinden biri durumundadır. ‘38 katliam ve sürgünü, ‘94 abluka, ambargo, zorla göç ve köy yakmaları bu saldırı biçiminin geleneksel uygulamaları olmayı sürdürmüştür. Köyleri yakılan, zorunlu göçe tabi tutulan Dersim halkı ekonomik ve sosyal bakımdan çöküntüye uğratılmış, yaşamdan kopartılmıştır. Yoksulluk içerisinde sürdürdükleri yaşamlarına ilçe ve şehir merkezlerine, büyük şehirlere sığınarak daha ağır koşullarda devam ettirmeye çalışmışlardır. Köyünden, evinden, tarlasından bir bütün yaşamından zorla kopartılarak işsizliğin, geçim sıkıntısının, ekonomik ve sosyal sorunların kucağına sürüklenmişlerdir. Özellikle işsizlik ve geleceksizlikle kuşatılan gençlik yozlaşmanın bataklığına çekilmeye çalışılmış, uyuşturucunun, çeteleşmenin, kolay para kazanma peşinde yaşam törpülemenin tezgâhına sürüklenmek istenmiştir. Göç ve sürgünle yaşamları bölünen/parçalanan Dersimliler örgütlülüklerini dernekleşmeler üzerinden sağlayarak köylere geri dönüş fikrinin ilk adımlarını, köylerine geri dönmeye başlayarak atmışlardır. Doğaya, çevreye ve yaşam alanlarına yönelik kapsamlı saldırıların sürdüğü Dersim’de, yaşamın yeniden üretilmesi, köylere geriye dönüşlerin sağlanmasıyla hayat bulacaktır. Kalekolların yapılmasıyla hummalı şekilde sürdürülen savaş hazırlığı, siyanürlü maden işletmeciliğiyle suyun, toprağın, havanın zehirlenmesi, ormanların yakılması, doğanın ve yaşamın geriye döndürülemez şekilde yok edilmesi, bu fikri zorunlu ve kaçınılmaz hale getirmektedir.

Taleplerimiz;

Devletin faşist ve baskıcı politikalarının sonucu olarak göç etmek zorunda bırakılanlar ileri sürdükleri taleplerle, geliştirdikleri mücadeleyle köylere geriye dönüşlerin önünü açacaklardır.

Bir devlet politikası olarak Dersim’de yaşananların teşhir edilmesi, göçe tabi tutuldukları andan itibaren uğradıkları bütün zararların parasal olarak tazmin edilmesi ve geriye dönüşler için koşul ileri sürülmemesi temel talepler olmalıdır. Köylerine geri dönmek isteyenlerin istedikleri yerde barınma ve konut yapma hakkı engellenmeksizin devlet tarafından ekonomik olarak desteklenmelidir. Kapanan köy yolları açılmalı, elektrik verilmeli, kullanılmaz hale gelen su şebekeleri onarılmalı, çeşmeler yapılmalıdır. Köylülerin el konulan arazi, mera ve yaylaları ortak kullanıma açılmalı, gerçek sahiplerine verilmelidir.

Dersim’i bekleyen geleceksizliğin önüne yaşamın yeniden üretilmesi, ocakların tütmesi, inançların ve kültürel değerlerin yaşatılmasıyla geçilebilir. Köylere geriye dönüşler için seferber olarak yaşamı kopartıldığımız topraklarda yeniden kuralım. Kalekollarla, siyanürlü maden işletmeciliğiyle, barajlarla, yozlaştırma ve daha bir dizi saldırıyla Dersim halkını kuşatanlara örgütlenerek, çevre mücadelesini yükselterek geçit vermeyelim!

Munzur Çevre Derneği, Munzur Kültür Derneği

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu