EmekGüncel

EMEK-SÖYLEŞİ | Indomie Adkoturk İşçileri: “Asla Vazgeçmeyeceğiz!”

"İşçilerin umudu olmaya devam edeceğiz, örgütlenmeye devam edeceğiz. Hangi şartlar, hangi zorluklar, hangi baskılar gelirse gelsin asla bu yoldan dönmeyeceğiz."

Çerkezköy OSB’de kurulu ve Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Indomie AdkoTurk’te işçiler greve çıktı. Patronun grevi kırmak için elinden geleni yaptığı fabrikada, işçilerin 23 Ağustos 2021’de başlayan grevi direnişe çevrildi. Direniş 250’li günlere varmak üzere.

Bizler de Tek Gıda-İş Sendikası Örgütleme Uzmanı Yunus Durdu ile direniş üzerine bir röportaj yaptık. Durdu, sorularımıza yanıt verirken, sendikanın direnişteki işçilere sahip çıktığını ve bunun da direnişin sürmesinde etkili olduğunu dile getirdi. Durdu, direnişe dair “Örgütlenmeye devam edeceğiz. Hangi şartlar, hangi zorluklar, hangi baskılar gelirse gelsin asla bu yoldan dönmeyeceğiz” vurgusu yaptı.

– Indomie AdkoTürk grevi 8. ayına yaklaştı.  Oldukça zor koşullarda kararlılıkla sürüyor. İlk olarak şunu soralım; işçiler bu motivasyon ve kararlılığı sizce nereden alıyor?

– Burada 4-5 yıldır bir örgütlenme mücadelesi veriyoruz. 2007’de yetki alıp örgütlenmemize rağmen, işverenin itirazının ardından 4 yıllık bir hukuk mücadelesi sürdü. Yargı mücadelesini kazandık ve Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini aldık ancak işveren yine de sözleşme masasına oturmadı.

Bu sırada sendika, işçi arkadaşlarımızı maddi olarak hiçbir şekilde yalnız bırakmadı. Sendika olarak bu sekiz ay boyunca işçi arkadaşlara asgari ücretin üstünde bir maaş ödedik/ödüyoruz. Greve çıkan 100’e yakın arkadaş vardı ve direniş aynı kararlılıkla devam ediyordu.

Ama maalesef içerde çalışan arkadaşlarımız dışarda direnen arkadaşlarımıza destek vermiyor. Çünkü işveren, baskı ve tehditle bunu engelliyor, bu durum arkadaşlarımızın mücadeleyi sürdürmesindeki zorluklardan birisi. Ama kamuoyundan ciddi anlamda destek görüyoruz. Ve biliyoruz ki; dışarıdaki mücadele bir onur mücadelesi. Bu mücadele, bütün hızıyla devam ediyor, geçtiğimiz ay itibari ile dışarıdaki grev kararını kaldırıp direnişe çevirdik. Çünkü grevdeki arkadaşlarımızın çalışması gerekiyordu ve işbaşı yapamıyorlardı işçi hakları askıda kaldığı için. Ama şu anda da aynı kararlılıkla devam ediyoruz.

– Yani bu direnişin sürmesindeki motivasyon için hem işçilerin kararlılığı hem de kamuoyundaki destek diyebilir miyiz?

– Hem bunlardır hem de dediğim gibi güçlü bir sendikamızın olması ve işçilere sahip çıkmasıdır. Biliyorsunuz ki, direnişteki bir işçinin maddi anlamda sıkıntılarını sendika gideremiyorsa, dışarıdan ne kadar destek olursa olsun insanlar geçinmekle zorunda. Eğer sendikalar mağdur etmezse işçiler gözü kapalı direnişlerine devam ederler.

 

“Asgari ücretin % 40’ını kaybettik bile!”

– Ciddi bir ekonomik krizin içerisindeyiz ve asgari ücret belirlendi. Siz mevcut asgari ücretin belirlenmesi ve bu kriz tablosunu nasıl değerlendirirsiniz?

– Hükümet şu anda kendisi krizi tescillenmiş durumda. Yapmış olduğu % 50’lik bir zamla, % 21 dedikleri enflasyonun aslında % 60’larda olduğunu gösteriyorlar. Belki bazı arkadaşlarımız asgari ücretin işçilere yüksek göründüğünü söyleyebilir, ancak şu anki mevcut şartlarda bile ücretin % 40’ını kaybedecekleri için arkadaşlarımız açlık ve sefaletle karşı karşıya kalacaklar.

Bu tamamen gündemi kurtarmakla alakalı bir ücret belirlemesi olmuştur. Biz çalışanlar olarak bunu asla kabul etmiyoruz, asgari ücreti zaten reddettiğimiz için mücadeleye devam ediyoruz. Yani bizim Almanya’daki, Avustralya’daki, Fransa’daki işçilerden hiçbir farkımız yok. Biz insanca yaşayabilecek, tatil yapabilecek, yarınlarımızı garanti altına alabileceğimiz bir ücret talep ediyoruz.

– Sizin 8 aylık direnişinize ek olarak birçok yerde de direnişler devam ediyor. Bu direnişlerin büyütülmesi için neler yapılmalı?

– Kamuoyunun, işçilerin birbiriyle dayanışmaktan başka çarelerinin olmadığını anlaması lazım. Türkiye’ye umut diye sunulan Maliye Bakanı’nın kürsüden çıkıp da işçilere “Siz niye kaybedeceksiniz ki sadece maaşı kaybedersiniz. Ben babamdan kalan serveti kaybederim, her şeyimi kaybederim” demesi aslında bu bakanın ülkeyi bir patronun zihniyeti ile yönettiğini, çalışanları bir hiç olarak gördüğü ve insanları sadece maaş olarak gördüğünü gösteriyor. “Sadece maaşını kaybedersin” dediği insanların yaşaması için gereken ücret ve bu ücret onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.

Onun için işçi arkadaşların şunu bilmesi lazım; işçinin işçiden başka dostu yok, mücadele etmekten ve dayanışmayı büyütmekten başka çare yok. Türkiye’deki emek mücadelesini iktidara taşımak için hep birlikte mücadele etmemiz gerektiğine inanıyorum.

– Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

– Biz Tek-Gıda İş Sendikası olarak her koşulda mücadelemizi devam ettiriyoruz. AdkoTürk olsun, Bel Karper olsun, Cargill olsun… Zorlu koşullara rağmen yılmadan işçilerden gelen aidatları işçilere sunan bir sendika olmaya devam edeceğiz.

İşçilerin umudu olmaya devam edeceğiz, örgütlenmeye devam edeceğiz. Hangi şartlar, hangi zorluklar, hangi baskılar gelirse gelsin asla bu yoldan dönmeyeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu