DünyaGüncel

“Kürdistan ve Türkiye’de son Siyasal Gelişmeler” üzerine panel

17 Kasım günü Hollanda’nın Den Haag şehrinde “Kürdistan ve Türkiye’de Son Siyasal Gelişmeler” başlığıyla bir panel gerçekleştirildi.

Hollanda: Den Haag şehrinde gerçekleştirilen “Kürdistan ve Türkiye’de Son Siyasal Gelişmeler” başlıklı panel Rojava’da direnişte ölümsüzleşen devrimciler anısına yapılan saygı duruşu ile başladı.

Sırasıyla Partizan, Atılım, Serxwebun ve Umut Gazetesi temsilcisinin söz aldığı panelde Kürdistan’da ve Türkiye’deki gelişmeler, Türkiye Devrim Hareketi ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinin misyon ve görevleri üzerine konuşuldu.

Partizan temsilcisi konuşmasında Türk devleti, ABD ve Rusya’dan aldığı onay ve izinle Rojava’ya saldırdığını söyleyerek “Türk devleti Osmanlı’dan aldığı saldırganlık politikasını, Kürtlere yönelik saldırıyla katliamcı geleneği takip ettiğini bir kere daha göstermektedir” dedi. “Kürt güçlerini 30 km güneye sürme saldırısı kahramanca direniş sonucu ilerleyemeden sonlandırıldı” şeklinde sözlerine devam eden temsilci “Türkiye’nin savaş arabası Rojava’da kırılmak, durdurulmak zorundadır. Eğer hu gerçekleşirse Türkiye’deki toplumsal muhalefetin de önü açılır” dedi.

Partizan temsilcisi konuşmasına şu sözlerle devam etti:  “Kürtlere sıkılan her kurşun, atılan her bomba aslında Türkiyeli insanların mutfağına düşüyor. Savaşın faturası Türkiyeli işçilere, emekçilere kesiliyor. Resmi rakamlara göre 8 milyon işsiz var. Gençliğin işsizlik oranı yüzde 27.4. Her 3 gençten biri işsiz. Bunların dışında kendisini yakan, intiharı tercih eden insanların varlığı sistemin tıkandığını gösteriyor. Türkiye’deki açlık ve yoksulluğa karşı mücadeleyle Rojava’daki direnişin birleştirilmesi gerekiyor.”

Atılım temsilcisi ise konuşmasında şunları söyledi: “Eğer Rojava direnişi başarısız olsaydı Humeyni rejimi benzer bir rejimi kalıcı hale getirmek isteyeceklerdi. Afrin’de kaybettik ancak direnerek kaybettiğimiz şeyler kolaylıkla kazandıklarımızdan daha değerlidir. Rojava direnişi belli oranda kaybetmiş olsa da gençlik, kadın örgütlerini korumaya devam ediyor. Şimdi bu mevzilere dayanarak direnişi, kazanımları korumak için sürdüreceğiz. Rojava devrimini boğmak isteyen Erdoğan kadar Rojava’ya statü tanımak istemeyen Esad karşısında da kazanım elde edebilmek için direnişi uzun vadede kazanım elde etmek üzere planlamak zorundayız.”

Atılım temsilcisi sözlerine şu şekilde devam etti: “Emperyalizme bağımlı ülkelerde artan direniş ve antikapitalist mücadeleler Rojava devrimine olumlu etki edecektir. 2015’ten şimdiye kadarki direnişin sonuç vermediği düşüncesi yanlıştır. Faşizmin kurumsallaşmasını engellemiştir. Direnişin devam etmesiyle, faşizmin her şeye hakim olduğu düşüncesi sarsılacaktır.”

Serxwebun temsilcisi konuşmasına, işgal için neden 9 Ekim’in seçildiği sorusuyla başladı ve şu şekilde devam etti: “Öcalan’a yönelik komplonun yıldönümüdür bu tarih, burada bir mesaj var. Bu Rojava’da gelişen felsefeye karşı bir müdahaledir. Ulus devletinin statükosuna karşı halkların özgün mücadelesi söz konusu. Yenilen IŞİD yerine TC devletini sahaya sürdüler. Yapılması gereken halkların, devrimcilerin faşizme ve emperyalizme karşı birleşmesidir. Kürtlerin tek başına direnişi yeterli olmayacaktır. Diğer halkların da katılımı zorunludur. 9 Ekim’de başlatılan saldırı halkların ortak kazanımlarına yönelik bir saldırıdır. Rojava’daki kazanımları nasıl koruyup devam ettireceğiz sorusuna yanıt bulmak zorundayız. Örgütlenme ve yaşam tarzımızla Rojava’yı içselleştirmemiz gerekli. Türkiye devrim hareketi Türkiye devrimi için ayağa kalkmalıdır. Faşizme karşı ortak cephe duruşu göstermek zorundayız. Rojava’daki devrimci dalgayı Türkiye’ye taşımak zorundayız.

Umut Gazetesi temsilcisi ise konuşmasına, HBDH’nin önemiyle başlayarak HBDH’ın zayıf güçlerin zayıflıkları aşmak için bir araya geldikleri bir platform olmadığını, bu oluşumun diyalektik, bilimsel olarak zorunluluk olduğunu ifade etti. Umut Temsilcisi konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Kapitalistlerin “kriminal” olarak tanımladıkları halkların direnişini meşrulaştırmak zorundayız. Dünyadaki ayaklanmalarda açığa çıkan gücü doğru yere yönlendirmemiz gerekir. Doğru mücadele yöntemiyle mücadele edersek halklar bizimle olacaktır. Bizler var oldukça anti kapitalist, anti emperyalist mücadeleyi her yerde vermeye devam edeceğiz. Arap baharından sonra gelişen süreçle halkların direnişi de radikalleşti. Türkiye’nin batısında eylemlerin örgütlenmesi gerekiyor.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu