Güncel

21. Yüzyılda ortaçağ karanlığı

 

2013 yılının son haftalarında Türkiye AKP-Cemaat arasındaki çatışmanın şiddetlenmesine odaklanırken, aynı zamanda ağırlıklı olarak Kürdistan illerinde elektrik üretim ve dağıtımın özelleştirilmesinin sonuçlarını yaşıyordu. Dondurucu soğuklarda sürekli elektrikleri kesilen bölge halkı eylemlerde yaptı. Elektrik üretim ve dağıtımından sorumlu olanlar gerçekleri açık olarak söylemek yerine, kendilerini haklı çıkaracak en çarpıcı “nedeni” ileri sürdü: Borçlarını ödemediler.

Ortada ödenmesi mutlak olan bir borç vardır fakat bu dondurucu soğukta, emekçi-yoksul halkı elektriksiz bırakan vicdan borcudur. Sermayenin vicdanı olup olmadığının ölçütü, azami kâr oranıdır. Elektrik kesintilerinin nedeni de esasen kâr meselesidir.

Elektrik üretim ve dağıtım piyasasını da içine olan enerji sektöründeki neo-liberal uygulamalar, elektrik kesintilerinin sır perdesidir. Enerji sermaye birikimini ve de kapitalist rekabet gücünün temel bileşenidir. Emperyalizmin Ortadoğu’ya çöreklenmesinin asıl nedenidir de. Türk komprador sermayesinin birikim süreci ve bugün geldiği aşama, TC devletinin enerji politikalarının da göstergesidir.

Neoliberalizmle uluslar arası sermaye kapılarını, dünya ekonomisine dâhil olma adına, açan TC devleti, elektrik üretimi, dağıtımı ve ticaretinde 1984’te Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) dışında uluslar arası tekellerde dâhil özel sektörü de dâhil eden 3096 sayılı kanunu çıkardı. Elektrik alanında ilk özelleştirme adımı atıldı. Yap İşlet Devret, Yap İşlet ve İşletme hakkı devri gibi yöntemlerle üretimi dağıtımı ve ticareti devlet denetimi altında özel sektöre bırakıldı.

2000’li yıllar, Türk komprador sermayesinin daha fazla sermaye birikimi için üretim kapasitesini arttırma bunun içinde daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu noktaydı. Emek- yoğun üretimden teknolojiye yoğun üretime geçiş daha fazla enerjiyi gerekli kılıyordu. Bunu sağlamanın birinci yolu doğal kaynakları sınırsız ve kuralsız kullanmak, enerji piyasasının, komprador sermayenin ihtiyacı paralelinde kurumsallaşmasını sağlamaktı. AKP hükümeti eli ile bu sorunsuz gerçekleştirildi. 2001’de Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu gibi yasal düzenlemeler yapıldı. Enerji sektörü, komprador sermayenin istediği biçimde kuralsızlaştırıldı. Ve bir anda ülkenin tüm derelerinde HES projeleri mantar gibi çoğaldı.

Türk komprador sermayesi enerji sektörünü denetimine alıp, elektrik üretiminde yoğunlaşmasına karşın ve elektrik üretiminde tüketimi karşılama açısından ciddi bir sorun yaşanmasına rağmen yine de elektrik kesinti yapılmasının doğrudan kâr oranıyla ilintilidir.

Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 50’si doğalgazdan, yüzde 27’si kömürden, yüzde 17’si HES’lerden, yüzde 7’si de diğer enerji kaynaklarından (rüzgar, güneş gibi) üretiliyor. Üretilen elektrik dağıtım şirketleri tarafından ihale usulü ile dağıtımı gerçekleşiyor. Bölgesel, il, ilçe gibi alanlarda dağıtım ihaleleri yapılıyor. İhalelere giren şirketler döviz üzerinden borçlanıyor, dağıtım tahsilini TL üzerinden yapıyor. Dolar ve Euro’nun yükselmesiyle, dağıtım tekellerinin borçları da yükseliyor. Yapılan anlaşmalarda kâr farkını üstlenmiş olan enerji tekelleri bu farkı faturalara yansıtmasının yasal zemini de yok. Dolayısıyla dağıtım şirketlerinin kâr oranı düşüyor. Enerji devletleri, elektrik dağıtımı için toplamda (2013 yılında) 12.7 milyar dolar ödedi. AKP – Cemaat çatışmasıyla birlikte yükselen döviz, komprador sermayenin kâr oranını düşürdü. Ve daha fazla zarar etmemek adına elektrikler kesilerek yoksul emekçi halkımız karanlıkta ve de soğukta bırakıldı. Fatura yine emekçi halka ödetildi.

Yaşanan sorun neo-liberal dönüşümün yarattığı bir sorundur. Bugün elektrik kesintisi olarak açığa çıkıyor, yarın fahiş fatura olarak ya da iki de bir zam yapılarak açığa çıkacaktır. Amaç halkın elektik ihtiyacını karşılamaktan öte sermayenin azami kâr sağlamasına hizmet etmektir. Bunun mimarı neo-liberalizmdir. AKP’nin harfiyen uyguladığı neo-liberal politikalardır.

Emekçi yoksul halkı karda kışta kıyamette karanlıkta bırakanların, ampulünün daha fazla yanmasının katlanılır hiçbir yanı yoktur. Onların şarteli sadece elektriği keser, “ Biz bir gün çalışmazsak/ Çarklar duru, sular durur/ Toprak küser biz ekmeksek/ Çağlar durur, hayat durur.” Durduralım hayatı.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu