Manşet

İlk bakışta Yunanistan seçimleri

Atina: Yunanistan’da 6 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilen seçimlerin sonuçları, bir anlamda yeni bir sürecin de başlangıcı anlamına gelmekte.

On yıllardır devam eden iki parti eksenli burjuva parlamento sistemi, tam anlamıyla alt üst oldu. Şimdiye kadar var olan güç dengesi değişerek yeni bir güç dengesi meydana geldi.

Sistemin merkezinde ve başta Memoranyumlar olmak üzere pek çok “kemer sıkma paketlerinin” temel uygulayıcıları olan iki parti ciddi oranda güç kaybederken, buna karşın Memoranyum karşıtı politikaları savunan partiler ise güçlenerek hem meclise girdiler hem de sistemin politikalarını belirlemede etkin konuma geldiler.

Sistemin sol ayağı olan PASOK (Yunanistan Sosyalist Hareketi), % 40 olan oy oranınında tarihindeki en şaşırtıcı düşüşü yaşayarak, % 13.9’a kadar geriledi. Sistemin sağ ayağı olma rolünü üstlenen Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia) ise, her ne kadar % 18.9 ile birinci parti olsa da, % 13 dolayındaki oy kaybından kurtulamadı.

Erken seçime gidilirken yapılan belirlemeler, bu iki partinin ortak hükümet kurabilecek çoğunluğu oluşturması yönünde oldu. Fakat sandıktan çıkan sonuçlar, bir anlamda “evdeki hesabın çarşıya uymadığını” gösterdi.

Sistemin temel politik temsilcileri açısından bunlar olurken, seçimler siyaset sahnesine yeni güçlerin çıkmasına sebep oldu. Bunlar içinde SİRİZA, Hirisi Avgi ve Bağımsız Yunanlılar Hareketi en dikkat çekenler oldu.

SİRİZA (Radikal Sol Koalisyonu), % 4 olan oy oranını, % 16.7’ye çıkararak sol kulvarda en ciddi çıkışı yaptı. Bağımsız Yunanlılar Partisi ise, seçimler öncesinde oluşmasına rağmen “kemer sıkma politikalarına” karşı bir çizgi ortaya koymasından dolayı % 10.6 oy alarak beklenmedik bir çıkış yakaladı.

Bu seçimlerin en düşündürücü ve kaygı verici gelişmesi ise faşist Altın Şafak (Hrisi Avgi)’ın % 6.9 oy alıp meclise girmesi oldu. Son yıllarda ekonomik krizle beraber artamaya başlayan ırkçılığın ve ırkçı örgütlenmelerin, göçmenleri ve ekonomik krizi kullanarak kitlelerde etkili olması üzerinde düşünülmesi gerek bir olgu.

Seçimlerde rakamsal olarak artış gösteren diğer bir kesim ise sandık başına gitmeyenler oldu. Geçen seçimlere göre boykot (nedenler farklı olsa da) edenlerin oranı bu seçimde % 37.8 oldu. 2007 yılında % 26, 2009 yılında % 30 olan sandığa gitmeme oranının bütün partilerin aldığı oy oranının üzerinde olması kitlelerde ki burjuva parlamenter sisteme olan güvensizliğin bir sonucu olarak okunmalıdır.

Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan tablo; emperyalist merkezler tarafından Yunan halkına yoksulluğu, işsizliği, yoksunluğu, geleceksizliği dayatan Memoronyum politikalarına karşı tepkidir. Seçimlerde barbar politikalara karşı sözde de olsa karşı olan bütün güçler, sağından soluna güçlenerek çıktı.

Bu güçleri, barbar politikalara karşı tutum almaya zorlayan tek etken ise, halkın son iki yıldır sürekli sokaklarda olması, yapılan grevler ve direnişlerdir. Aksi durumda sürpriz çıkış yapanlar, özde uygulanan politikalara karşı değil. Tam tersi bunların gerçek destekçileridir. Ki önümüzdeki süreç bunu gösterecektir. Yöneten ile yönetilen arasında ki çelişkilerin keskinleşmesi safları da netleştirmekte. Fakat ortaya çıkan yeni güçlerin sistemle olan köklü bağları bunların ilerleyen süreçte saldırı politikalarının yeni uygulayıcıları yapacaktır.

Seçim arefesinde emperyalist merkezlerden yapılan kimi açıklamaların odak noktası, varılan anlaşmalara bağlı kalınmasının güvenceye alınması yönünde oldu. Seçim sonuçlarının istikrarlı bir politik atmosfere olanak tanımaması, yeniden erken genel seçime gidilme riskinin olması, önümüzdeki süreçte emperyalist merkezlerin iç politikaya müdahalelerinin artmasına neden olacaktır.

Seçim sonuçlarından ortaya çıkan diğer bir nokta ise, sol kulvarda SİRİZA’nın yakalamış olduğu gelişmedir. Kitlelerin dayatılan barbar politikalara karşı set olması umuduyla verdikleri oyların, kendilerine saldırı olarak dönmesi durumunda kitleler de sola karşı yaşanacak yeni bir güvensizlik ve kırılma, gelişmekte olan faşist güçlerin önünü açacaktır.

SİRİZA, her ne kadar Memoromyumlara karşı olduğunu ifade etse de, tüm “kemer sıkma politikalarının asıl belirleyici emperyalist odağı olan AB’ye karşı olmayışı kaygıların da haklılığını göstermekte. Bir tarafta kemer sıkma politikalarına karşı olacaksın ama diğer taraftan ise, bunların kararını veren ve de uygulatan emperyalist kurumlara karşı olmayacak ve onlarla beraber olmayı savunacaksın!

SİRİZA’nın sistemden temelli bir kopuş gerçekleştirmemesi, halkın mücadelesinin seçimlerde ve “halkçı hükümet” formülleriyle boğulmasını beraberinde getirecektir. Seçim sonrası SİRİZA Başkanı Çipras’ın; “Seçimler bir nevi barışçıl devrim mesajıdır” açıklaması, ikinci bir Alende ve Şili örneğini akıllara getirmekte.

Bundan sonraki süreçte asıl rol gene mücadeleden ve direnişten yana olan güçlere düşmekte. Her türlü seçim aldatmacalarına, barışçıl devrim rüyalarına karşı mücadele edilmeli, halkın mücadele ve direnişi tek yol bellenmelidir.

 

(%  OY ORANI   –   ALINAN OY   –  MİLLETVEKİLİ)

YENİ DEMOKRASİ 18,87 – 1.186.658 – 108

SİRİZA 16,77 – 1.054.751 – 52

PASOK 13,19 – 829.595 – 41

BAĞ. YUNANLILAR   10,60 – 666.900 – 33

YKP 8,48 – 533.175 – 26

ALTIN ŞAFAK 6,97 – 438.437 – 21

DEMOKRATİK SOL 6,10 – 383.898 – 19

DİĞER    5.73 – 362.257 – 0

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu