Makaleler

ŞİMDİ…

Şimdi yıldızlara yakın zirvelerde olma zamanıdır… Şimdi dağları delen devrim türkülerini yoksullarla birlikte söyleme zamanıdır… Şimdi hendek başlarında barikat örme zamanıdır… Şimdi Kürdistan’da direnen, özgürleşen Kürt halkının yanında olma zamanıdır… Yaşamı özgürlüğü tutsak kılan, yürüyüşü engelleyen, devrimi gerileten hemen her şeyi bırakma, geriye bakmadan sisteme ait olan her türlü köleliği terk etme zamanıdır… Şimdi herkeste bir parça olan “ben”i atma zamanıdır… Teredüt etmeden, ikircik yaşamadan çekip gitme zamanıdır…

Durmak, yeniden düşünmek, özgürlüğe varmayı uzatmak anlamına da gelir. Gitme anı gerçektir. Gerçeğe yakınlaşma ona dokunup anlamadır aslolan. Gitme gerçekleşmediğinde gitmeyi engelleyen engeller çoğalır, sonra tutsaklığın halkaları olur. Kendinden vazgeçme kendini inkar etme değildir. Tam aksine kendine, kendine ait olan özüne-gerçeğe-insan olana dönmenin yoludur.   

Her gün “bir gün düzelir” deyip ancak o asla gelmeyecek günü beklemeden yürümektir istenen. Bekleyerek, kendiliğinden gelmeyecek özgürlüğü fazla düşlemeden gerçekliğe uzanma-dokunma günüdür. Daha güzel anlamlı ve bir o kadar değerli savaş ortamını tanıma durumundan habersiz geçen yaşamın her anı kaybedilmiş andır. Yanıtlarını çok geç alacağın her şey,  insanlığa ait kötülüklerin yaşanmasına, rengi olmayan gözyaşlarının çoğalmasına neden olur.

Parçalanmış cesetlerin parçalarını bile bulmakta zorlanan “Amed-Suruç-Ankara” katliamlarına Farqin’de, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de, Sur’da yaşananlara ve yaşatılıyor olanlara bakıldığında ne yapmak nasıl yapmak, gerektiğinin gizlenen yanıtları bulunur. Ağır davranılan her pratik, sorulan ve aranan yanıtların yolunu uzatır. Sistemden-parlamentodan-burjuva-feodal partilerden Kürt halkının her geçen gün adım adım nasıl koptuğunu görme zamanıdır. Bu kopuşun her tarafa yayılma ihtiyacının artık kaçınılmaz olarak görülme zamanıdır.  Düzen içi fikirlerden-yaşamdan-alışkanlıklardan uzaklaşılarak ne yapılması gerektiği daha iyi görülür.  Gerçeklerin sesini ve izini sürerek kıvılcımlar aleve, alev yangına dönüşür.  

Gidilip, mutlaka olunup mücadele edilmesi gereken yeri uzaklaştıracak her şeye meydan okumadır, aslolan. Ona gerçek anlamı yükleme anıdır. En büyük zincir, düşüncedeki gerçekliğin kavranışındaki abartıdır. Sistemin yıllardır ezilenlerin boyunlarına bir değirmen gibi astıkları “yapamaz”lık hali en çok mücadele edilmesi gereken haldir. En büyük kötülük kendine ait olan güvensizlik halinin yaşanmasıdır. Sistemin en güçlü beslenerek yaşadığı zemin yoksulların kendilerine olan güvensizlik durumudur.

ŞİMDİ ANLAMA ZAMANIDIR…

Şimdi gerçekliği anlama zamanıdır. Yaşanan ve yaşanıyor olanların, yapılan ve yapılıyor olanların yetmediğini görme ve harekete geçme zamanıdır. Şimdiye kadar yapılması gerekenleri halkın yaşanan acılarını dindirmediğini dindiremeyeceğini görme-anlama ve mücadeleyi örgütleme zamanıdır.  Yetinerek, hoşnutluk ve memnunluk halini yaşayarak, yaptıklarımızdan daha iyisini ve fazlasını yapabileceğimizi unutmalardan kurtulma zamanıdır.

Yaptıklarımızın neler olduğunu, neyi değiştirdiğini, neye yanıt olduğunu görme ve düşüncelerimizle çatışma zamanıdır. Pratiğimizi, gerçekliğin sesine ihtiyaç olacak şekilde değiştirme ve devrimcileştirme zamanıdır. Yüzyılın olan ve yüzyılların olacak en büyük hastalığı subjektivizm belasından kurtulma zamanıdır. Gerçeğine gözüne diken olsa bile korkmadan bakabilme ve çıkarlarımıza ters düşse de “gerçek” deme zamanıdır. Var olanı, yaşanıyor olanı yapılıyor olanlara korkmadan bakarak, hiçbir ekleme ve çıkartma yapmadan, hiçbir gerekçe öne sürmeden, olduğu gibi görerek anlama harekete geçme kendini ve dışını değiştirme zamanıdır.

KENDİNDEN MEMNUN VE YAPILANLARDAN HOŞNUT OLMAMA ZAMANIDIR… 

Tarih, kahredici özne ve yaşanan gün,  senden-bizden tarihin en uygun anında doğru adımı atma, yarın olduğundan daha gerekli ve önemli olduğunu bilerek, yürüme zamanıdır. Hoşnutluk ve memnun olma hali gelişmeye, yeniliklere kapalı olma halidir. Kapıları dışına kapamadır. Gerçekliğe solgun-donuk-soğuk gözlerle bakmanın çekilmez ve kabul edilmez hal olduğunu görme zamanıdır. “Geçiştirme”-“idare etme”-“şikayet etme”- “tepkicilik”-“sorunların çözümüyle yaşamama”-“kendine sevdalılık” halini sürdürme en kötü olandır. Bir militanın, bir bileşenin kendisine karşı yapacağı en büyük kötülük kendini inkar etme ve kendini her şeyin sahibi sanmadır.

Çalışma ve çabayı artırıp büyütme ve çoğaltarak her tarafa yayma, savaşıp özgürlüğü yakınlaştırma zamanıdır. Savaşın pratiği arttıkça bilinç derinleşir. Oradan çıkanlar çoğaldıkça bilincin derinleşmesi ve örgütün sisteme kavuşması egemen kılınır. Yol gösterici örgüt ve onun yasaları, ilkeleri olmadan değerlerin maddi güce dönüşmesi mümkün olmaz. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu