Makaleler

BEŞLERİN ANISINA!

 

Devrimci yaşamda kabul edilmesi en zor olandır, yoldaşların kaybı. Çünkü zorluklarla dolu mücadele yaşamında yaratılan, kazanılan her değerde onların emek ve tükenmez çabaları vardır. Onların engelleri aşma cüreti, zorluklara katlanma güçleri vardır. Yapılan ve yaratılanların orta yerinde onların devrimci düşünceleri, bitmek bilmeyen öncü çabaları ve katkıları vardır. Özgürlük ve kurtuluşa dair yapılmak ve yaratılmak istenen her değerin içinde Beşler vardır. 8. Yönelimde onlarla başladı bu zorlu yürüyüş, onlarla ortaya kondu yapılması ve olması gerekenler. Özgürlük yürüyüşünde sağlam bir zeminde yürünmesinde, kadının emeğinin örgütlenmesinde Beşlerin yeri tartışılmaz düzeydedir. Devrimci göreve, halka ait olan değerlere, partiye bağlılığın en canlı ve etkin yerinde hep Beşler oldu. Yapılması zor diye görülen görevler onlarla başarıldı. Yürünmekte tereddüt edilen yollar onların cesaretiyle yüründü. Küçük bir gerilla olarak başlanan yolda adımların büyütülmesi yürüyüşünde onlar hep en önde onurla taşınan kızıl bayrak oldular.

Bugün de en çok yanımızda olmasını istediklerimiz, anılarını en güçlü yaşadıklarımız, bir gün çıkıp gelecek diye gerilla düşüyle beklediklerimiz, yine Beşlerdir. Yani en çok sevdiklerimiz, devrimci yaşamımıza en çok anlam ve değer katanlar, yoldaş yanımız yani kadın öncülerimiz. Tereddütler yaşadığımızda, kaygılar taşıdığımızda, sarsıntılar geçirip, duraksamalarla irkildiğimizde bizlere umut ve cesaret olan, doğru yolu gösterenler hep Beşler oldu. Gerilla alanında anıları mücadelemizin en devimci yerinde olanlar. Yani beş canımız. Yokluklarına alışamadığımız öğretmenlerimiz bizimle en çok olmalarını istediklerimiz, beş yiğit canımız, kadın yoldaşlarımız…

İdeallerimizin en sağlam ve güçlü dokusunda hep onların yeri, emekleri ve çalışmaları vardır. Bugün bütün zorluklara ve engellere çok yönlü kuşatılmışlıklara rağmen devrimci mücadelede azim ve kararlılıkla geleceğe olan güvenle yürünüyorsa şehitlerimizin payı her şeyden ve herkesten fazladır.   

Yürüdüğümüz patikalarda, atlattığımız pusu yerlerinde hep onların direnç ve cesaretleri gerilla duyarlılıkları vardır. Düşmana vurduğumuz her darbede daha köklü her eylem planında hep onların güçlü istemleri vardır. Gerilla akşamlarının sessizlik dolu yürüyüşlerinde verdiğimiz her molada onların gülüşleri yoldaş sıcaklıkları vardır. Nemli gerilla barınaklarında, sıcak bardak dolu çaylı sohbetlerin ortasında hep onlar vardır. Birlikte yürüdüğümüz her yolda vardığımız her yoksul köy damında gerilla yaşamına ait her noktada beşlerin derin izleri, emekleri, bitmez devrimci düşleri vardır.

Birlikte yazacağız raporlarımızı, birlikte çizeceğiz eylem planlarımızı birlikte atacağız pusuları, birlikte yazacağız eylem bildirilerimizi, birlikte uyaracağız düşman odaklarını. Sonra “Yoksul çilekeş halkımıza” başlıklı bildirilerimizi birlikte köy meydanlarında okuyacağız. Birlikte çizeceğiz ülkemizin karlı dağlarının resmini, birlikte söyleyeceğiz “Gidip de dönmemek var. Gelip de görmemek var” dizeleri, birlikte çekeceğiz omuz omuza gerilla halaylarını.   

Beşlere, İsyan ve Direniş Yüklü Yoldaşlara!

Gerilla yaşamımızın ve çalışmamızın orta yerinde, yanıbaşımızda en önde hep onlar oldu. Bizlere sınıf savaşımında ciddiyet ve sorumluluk taşıyan, tutunma ve devam kararlılığı kazandıran, yenilenme ve arınmayı sağlayan mücadelemizi ileriye taşıyan onlar oldu. Yani kadın gerillalarımız, yani öncülerimiz, yani beş kadın komutanlarımız oldu. Geriliklerimizden, zaaflarımızdan kurtulma bilincimiz, geleceği örgütleme irademiz oldular.   

Onlar her türlü aldatıcı mutluluğa karşı savaşımın isimsiz kahraman adları, gerçek mutluluğun yaratıcılarıdır. Her türlü acıya karşı her biri birer protesto metnidirler. Sömürü ve zulüm dolu kölece yaşama, sahte dünyaya karşı saldırı planlarıdır. Paranın egemen olduğu dünyaya karşı köklü bir mücadele kararlığıdır.

Düşünceleri ortak olanın duyguları da ortaktır. Yapacakları ortak olanların yaşayacakları da ortaktır. Düşünceleri ortak olanların duyguları da mutlaka ortak olacaktır. Mücadelemiz sürekli ve canlı oldukça, irade ve kararlılığımız örgütlendikçe kendimize güvenimiz artacak, özgürlük daha görünür, gelecek elle tutulur olacaktır. Şehitlerimiz devrime ve özgürlüğe ait düşüncelerimiz, yan yana birlikte olma halimizdir. Geleceğimizin gerçek sahipleri, isimsiz adlarıdır. Beşler, savaş ve direniş birikimlerimizdir.

Devrim kaçınılmaz bir zorunluluksa onu elle tutulur hissedilir kılan, bilimsel bir zemine oturtan, çatışma ve çarpışmalara mücadele ve direniş kararlılığı kazandıran isimsiz şehitlerimizdir. İleri doğru yürünen mücadele dolu her adımda aşılan her zorluğun toplam adında şehitlerimiz vardır ve hep var olacaklardır.   

 

“Gidip de dönmemek var

Gelip de görmemek var…”

Her göreve gittiğimizde Eylem yoldaş “Gidip de dönmemek var. Gelip de görmemek var dizelerini güzel sesiyle okurdu. Gerilla yaşamının her bir ayrılık anı geri dönememekle gelip de yoldaşını görememek riskiyle doludur. Gerilla yaşamına ait gerçekliğin en güçlü ifadesidir, söylenen dizeler. “Gidip de dönememek, gelip de görememek” dizesi hem gidenler hem geride kalanlar için söylenen gerçek yüklü güçlü bir duygu tanımlanmasıdır.

Bu dizeler Eylem yoldaşın nereden aklında kaldığını bilemem ancak görevden kaynaklı her ayrılışta dile getirdiği bu dizeleri hiç unutamam. Gülen bir çift zeytin tanesi kara gözlerde ifade edilenler bir yoldaşa söylenebilecek en güzel ve en anlamlı sözler olarak anılarda kaldığını belirtebilirim. Yoldaş olmanın anlamını en iyi tanımını Eylem yoldaşın içtenliğinde devrime olan bağlılığında aramak, yaşamak gerekir.

2 Şubat… Penceremden gökyüzünden süzülüp, dökülen kar tanelerine bakıyorum. Dışarıdan içeriye doğru akan Beş kar tanesinin ağırlığını yüzümde tenimde, yüreğimde hissediyorum. El ele vermiş Beşlerin gökyüzünden süzülerek, kadınların çoğunlukta olduğu kalabalığın arasına karıştığını görüyorum. Savaşta sokak ortasında, yoksul bir kenar semtinde, dipsiz ıssız bir kuyuda katledilen, en yakınları tarafından tecavüze uğrayarak nehre atılan kadın dolu cenazeleri omuzlarında taşıyan kadınların en önünde ele ele yürüyüşlerini öfke ve intikam dolu sloganlarını duyuyorum. “Bu böyle gitmez! Örgütlenip, savaşmazsak bu zulüm bitmez” seslerini duyuyorum. Yaralanmış, örselenmiş, dışlanmış, çaresizlik ve çözümsüzlük içinde yalnız kalmış acı ve çile dolu yaşama mahkum edilmiş kadın kalabalığa “Mutlaka bir kadın gerilla ordusu yaratmalıyız, özgürlüklerimizi kendi ellerimize almalıyız, bedenimize, kimliğimize, özgürlüğümüze uzanan her zalim eli kırmalıyız” seslenişlerini duyuyorum. Yumrukları birer silah, sözleri zalime uzanan birer kurşun olmuş sözlerini dinliyorum. Netlik ve kararlılık dolu cesur gerilla bakışları dolaşıyor yoksul kadın kalabalığın üzerinde.

Sonra olmasını mutlak istediğim düşlerimden gerçeğe dönerek, bir ceviz ağacının altında birkaç kadın gerillayla birlikte bağdaş kurmuş konuştuklarımız geliyor aklıma. Her gün sonu gelmez kadına yönelik saldırıların ardından öfkelerimizin mutlak örgütlenmesi gerektiği, bir kadın gerilla ordusunun yaratılmasının zorunluluğunu ve ihtiyacını tartışıyoruz. Bunun öncülerinin mutlaka beşler olması gerektiğini konuşuyoruz. Politik-askeri bir özgün gerilla örgütlenmesinin yaratılmasının ihtiyacının kaçınılmaz olduğu düşünce ve isteği bir dağ gibi büyüyor içimizde. Karlı 2 Şubat tarihinde kadının kurtuluş düşü, gerilla ordusunun yaratılma özlemiyle yürüyüşümüz sürerken, “Gidip de dönmemek var. Gelip de görmemek var dizeleri yüreğimizi bir kez daha acıyla yaksa da Beşler saygıdeğer öncülerimiz, siyasi komiserlerimiz, komutanlarımız olmaya devam ediyor. Yaratılacak kadın gerilla ordusunun ve savaş taburlarının adları şimdiden onların onurlu adlarıyla yazılıyor ve yazılacak. (Bir yoldaşınız)

   

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu