DünyaGüncel

ÇEVİRİ | Nepal’de Maoizm’in geleceği üzerine

Redspark internet sitesinin, Yoldaş Kiran tarafından önderlik edilen Nepal Komünist Partisi (Devrimci Maoist) Polütbüro üyesi Yoldaş Basanta ile yaptığı röportaj. Basanta Yoldaş, 1997’den bu yana Maoistler arasındaki enternasyonal ilişkilerde çalışma yürütüyor.

Redspark: Uluslararası Komünist Hareket içinde, birçok insanın Prachanda ve Oli partilerinin birleşmesi konusunda kafası karışık. Ne ve neden olduğuna dair sizin perspektifinizi alabilir miyiz?

NKP (Maoist) ve NKP (Birleşik Marksist-Leninist) yakın zamana kadar Nepal’de faaliyet yürüten iki partiydi. NKP (BML) halkın çok partili demokrasisi olarak bilinen sağ-revizyonist bir çizgi izlemişti. Bu parti 1990 yılında anayasal monarşi altında sözde çok partili demokrasinin kuruluşundan hemen sonra nihai politik hedefine ulaşmak için parlamenter seçim yolunu izledi. NKP (Maoist) ise 1992’deki kuruluşundan bu yana devrimci bir partiydi ve gerici parlamenter sistemi yıkmak ve ardından Nepal’de Yeni Demokratik Halk Cumhuriyetini kurmak için silahlı mücadeleye girdi. 13 Şubat 1996’da uzun süreli halk savaşını başlattı. Ardından, NKP (Birleşik Marksist-Leninist), NKP (Maoist)’i terör örgütü olarak niteledi ve diğeri de eski olanı (BML) gerici bir grup olarak isimlendirdi. Böylece, aynı etiketle (parantez içindeki kimlikleriyle birlikte Nepal Komünist Partisi) taban tabana zıt kutuplarda bulunuyorlardı.

Bununla birlikte, bu iki parti PK Dahal’ın önderlik ettiği NKP (Maoist Merze) [Sonradan ismi değişti] ve KP Oli’nin önderlik ettiği NKP (BML) 17 Mayıs 2018’de birleşerek yeni bir parti oluşturdu: Nepal Komünist Partisi (NKP). Şimdi, insanları rahatsız eden soru şu, daha önce zıt kutuplarda duran bu iki parti nasıl aynı noktaya gelebildi?

Bunun olması için için, şu üç koşuldan birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Bir: her ikisi de, kendi partilerinde ciddi bir iki çizgi mücadelesi yürüterek Nepal’in devrimci dönüşümünün temel sorunları üzerine ideolojik ve politik birlik sağladı. İki: NKP (BML) geçmişindeki revizyonist çizgiyi ve geçmişinin mirasını terk etti ve NKP (Maost)’in izlediği devrimci çizgiye katıldı. Üç: NKP (Maoist Merkez) devrimci çizgiyi terk etti ve NKP (BML)’nin yolunu izledi. Bir başka deyişle, iki zıt yönde yürüyen iki yaya, içlerinden biri U dönüşü yapmadığı veya her ikisi de kendi yönünü değiştirmeye ve diğerini takip etmeye karar vermediği sürece, aynı yöne nasıl dönebildi? Bu önemli bir sorudur.

Herkes için açık olan şudur ki, BML parlamenter kretinizm içinde baştan aşağı gerici bir partidir. Birleşmeden önceki ideolojik ve politik tutumunda hiçbir değişiklik yapmamıştır. Buna rağmen, iki merkez arasında birlik gerçekleşmiştir. Bu nasıl mümkün oldu? Açıkçası, yukarıda sıralanan üç koşuldan üçüncüsü birlik sürecinde belirleyici bir rol oynadı. Kesin olan şudur ki, NKP (Maoist Merkez)’in NKP (BML)’nin hattına tam itaati bu birleşmeyi mümkün kılmıştır. Maoist Merkez liderliğindeki ideolojik ve politik dejenerasyon süreci dışında hiçbir şey, BML’ye itaati kolaylaştıran belirleyici faktör değildi.

Burada bir soru ortaya çıkmakta: Maoist Merkez, BML çizgisini sadece birlik sürecinde mi benimsemiştir? Hayır, bu bir süre önce başlamıştı. Birleşmenin çok öncesinde NKP (Maoist), parti konferansına “21. Yüzyılda Demokrasi” başlıklı dokümanı koyduktan sonra BML çizgisine yakınlaştı. Daha sonra da, Chunwang Merkez Komite toplantısı demokratik cumhuriyeti doğurdu. Kurucu meclis seçimi, devletin yeniden yapılandırılması, 12 maddelik anlaşma vb. olayların her biri, Maoistlerin BML çizgisine kayma sürecinin taşlarını döşedi. Sözde kapsamlı barış anlaşmasına varılarak, Halk Kurtuluş Ordusu’nun (HKO) silahsızlandırılması, halk savaşının sona erdiğinin deklare edilmesi, HKO’nun Nepal ordusuna teslim edilmesi ve ikinci kurucu meclis tarafından gerici bir anayasanın ilan edilmesiyle Maoist Merkez’in ideolojik ve politik olarak BML çizgisine dönüştürülmesi süreci esasen tamamlanmıştır. O zamandan bu yana, iki taraf Maoist Merkez ve BML sadece ismen ayrı var olmuşlardır. Son birleşme ortak ideolojik ve politik niteliklerinin açık bir ifadesiydi. Prachanda’nın yozlaşmasının artık reaksiyona girdiğinin açık bir tezahürüydü. Tüm bu süreç, bir kez daha Mao’nun son tahlilde revizyonizmin gericilik olduğu iddiasını haklı çıkardı.

Redspark: Bu birleşme, devrimcilerin durumunu nasıl değiştirdi?

Genel olarak, iki “güçlü komünist partinin” birleşmesi ulusal ve uluslararası çapta halk içinde büyük gürültü kopardı.

Bununla birlikte, bir devrimci buna iki açıdan bakmalıdır. Birincisi; Geçmişte devrimci bir imaj sergileyen bir liderlik şimdi bu birleşmeyle tutuculukta direnen gerici bir partiye teslim olmuştu. Tüm dünyadaki devrimciler bu durumdan üzüntü duymuştur. Devrimci halk arasında büyük hayal kırıklığına, karamsarlığa ve Maoistlere karşı güvensizliğe neden oldu. İkincisi; Bu olay PK Dahal’ın gerçek revizyonist özünü dünya halklarına göstermiştir. Şimdi onun (Prachanda) sahip olduğu devrimci mirasından yararlanma ve devrimci halkın aklını karıştırma şansı olmayacaktır. Kimse artık onun konuşmalarındaki Maoizm, halk savaşı, yeni demokrasi, HKO, devrim gibi terminolojileri kullandığını kimse duymak zorunda kalmayacak. Emperyalist ve yayılmacı egemen sınıflar, onların sınıf kardeşi haline geldi. Bu birleşmeyle, Prachanda, özüne uygun bir forma sıçrama yaptı; hangi tarafta olduğu sorusuna açıklık getirdi. Maoist Merkez’in BML’yle birleşmesinde dikkat edilmesi gereken olumlu yön budur. Aslında, bu hareket, Prachanda’da hüküm süren revizyonizmi gözler önüne sermiştir. Bu anlamda, kendisine teşekkür edilmeli.

Redspark: Aynı zamanda, sizin Partinizin geçtiğimiz yıl yeni kitle örgütlenmeleri geliştirdiğini görebiliyoruz. Şimdiye dek neler başardınız? Önderlik ettiğiniz kampanyalara örnek verebilir misiniz?

Evet, Badal Grubunun Maoist Merkez’i oluşturmak üzere 2016’da ayrılmasından sonra, partimiz zor bir süreçle karşı karşıya kaldı. Bu zorlu süreçle, bilinçli bir şekilde dört adımda yüzleştik. Birinci adım: ideolojik ve politik dokümanlarımızı kabul etmek ve böylece anlayışımızı pekiştirmek üzere Ekim 2017’de bir ulusal konferans düzenledik. İkinci adım: Örgütlenmeye önem verdik ve hemen hemen tüm ülke çapında dikey ve yatay olarak asgari bir parti ve kitle örgütleri ağı oluşturduk. Üçüncü adım: eş zamanlı olarak örgütlenmeye ve mücadele etmeye karar verdik, ancak verili temel duruma bağlı olarak ikisinden birini esas aldık. Ve dördüncü adım: farklı mücadele biçimlerine vurgu yapmaya ve örgütümüzü bu şekilde genişletmeye ve güçlendirmeye karar verdik. Buna dayanarak, ulusal düzeyde ulusal bağımsızlığa, halkın demokratik haklarına ve halkın geçim kaynaklarına odaklanan çeşitli mücadele biçimleri geliştirmeye çalışıyoruz. Ek olarak, yerel düzeyde devrimci sınıf mücadelesini ve çeşitli sınıf düşmanlarına karşı direnişi geliştirmeye, böylece de parti ve kitle örgütlerini genişletmeye ve güçlendirmek için çok çalışıyoruz.

Redspark: Halk Savaşının teslim olmasından bu yana, Nepal’de birçok şey değişti. Partinizin uygulanması gereken devrimci strateji hakkındaki görüşü nedir?

Sorunuzdaki “Halk savaşının teslim olmasından sonra, Nepal’de çok şey değişti” iddianız yüzeysel olarak doğru. Kesinlikle, biçimsel olarak bazı değişiklikler oldu, ancak özü aynı kalmıştır. Gerçekleştirilen değişiklikler şunlardır: cumhuriyet, federalizm, laiklik vb. Bunlar yalnızca gayet burjuva demokratik gerici kurum altındaki önemsiz reformları temsil ediyorlar. Ülke hala yarı-feodal ve yarı-sömürgedir ve esas olarak da yeni-sömürge durumunda olmaya devam etmektedir. Bu tür ülkelerin asgari politik stratejisi olan yeni demokrasi, gerçekleşmekten oldukça uzaktır. Ancak, Nepal’deki bazı nesnel ve öznel faktörlerde bazı değişiklikler olmuştur. Fakat bu değişikliklerin küresel boyutlarla, yerel olanlardan daha fazla ilişkisi var. Aşağıdaki şekilde kısaca belirtilebilir bunlar.

Kent ve kırsal alanlar arasındaki uçurum azaldı. Bilgi teknolojisinin gelişimi sayesinde, gericilerin gözetim kabiliyeti ülkenin en uzak köşelerine kadar ulaştı. Nepal’deki halk mücadelesinin tarihi, birinin diğerini etkilediği ulusal ve yerel mücadeleler arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Nepal’de barışçıl ve şiddetli mücadelelerinin görkemli bir tarihi vardır ve bu mücadeleler birbirine yardımcı olmuştur. Tüm ezilen halk arasında geniş ve her şeyi kapsayan bir cephe inşa etme ve güçlü bir HKO oluşturma potansiyeli çok büyüktür. Devrimciler, bu ikisini inşa etmek ve önderlik etmek konusunda paha biçilmez bir deneyim edinmiştir. Bunlar, Nepal’de geçmişte büyük halk savaşı ve kitle mücadelelerinden edinilen devrimci mirastır.

Yukarıda bahsedilen faktörler, Nepal’de Yeni Demokratik Devrim’i gerçekleştirmek için uygun bir devrim yolunu belirleyecektir. Bu açıdan partimiz devrim yolunun, ne Rus modelinin ayaklanması ne de Çin modelinin Uzun Süreli Halk Savaşı olacağına karar verdi. Bunu geliştirmek zorundayız. Her iki modelden de uygun taktikleri içerecek, ancak silahlı halkın ayaklanma ilkesine dayanacaktır. Doğrusu, Nepal tipi silahlı halk ayaklanması olacaktır.

Kaynak: https://www.redspark.nu/en/peoples-war/redspark-interview-5-on-the-future-of-maoism-in-nepal/

Çeviri: Özgür Gelecek

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu