Kadın

(Makale)Nefret suçu

Bu suç türünü, toplumsal yaşamda gerçekleşme biçimiyle bir görünen bir de görünmeyen olarak ikiye ayırmak mecburidir. Görünen kısmı doğrudan fiili saldırılar, işkence ve katletme ile sonuçlanan olaylarda karşımıza çıkarken, toplumsal kabul boyutuyla, sessizliğe gömülen gerçeklik görünmeyen kısmı olarak karşımıza çıkıyor.

LGBTİ bireyleri, yaşamın her karesinde nefret suçunun her iki biçimini de en ağır şekliyle yaşıyor. Kendi seslerini Onur Yürüyüşleri ile kendileri yükseltirken, toplumsal reddin en acımasız yaklaşımıyla da savaşıyorlar.

Akıp giden gerçekliğin karşısında toplumun tüm üyelerini saran sessizlik, müdahalesizlik, toplumsal kabule dönüşerek, yaşanan soruna karşı toplumdan yükselen “HAYIR” sesi “LGBTİ bireylerine Hayır” anlamında nefret suçunu besliyor.

Türkiye’de LGBTİ bireylerine karşı nefret suçu, toplumun gözü önünde aleni işleniyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Irak Şam İslam Devleti’nin işgal ve terörü, Bayrak indirme provokasyonu arasında, İçişleri Bakanlığı, bilgisayar kayıtları incelenen F.E. adlı polis memurunun LGBTİ ireyi olduğu anlaşılması sonrası görevine son vererek bir nefret suçu işledi. F.E. adlı polis memuru işlediği bir suçtan dolayı değil, cinsel yöneliminden dolayı görevinden atıldı.

Yaşanan bu trajedi nefret suçunun, fiili oluşundan dolayı, görünen kısmına dahildir. Görünmeyen kısmı ise F.E’nin cinsel yönelimini ve cinsel kimliğini özgürce yaşayamaması ve İçişleri Bakanlığının işlediği suça karşın toplumsal sessizliğin varlığıdır.

LGBTİ bireylerine karşı işlenen nefret suçunda görünen yan görünmeyen yanın sonucudur. Fiili ve fiziki saldırıları besleyen, bu saldırılara karşı sessizlikte cisimleşen görünmeyen yandır. Konu özgülünde her sessizlik, yapılan saldırıların toplumsal kabulü olarak anlam kazanmaktadır.

Toplumsal kabul aşamasında görünmeyen kısımda bir sonuç olarak karşımıza çıkar. Bir olayın, olgunun toplumsal anlamda kabulü, toplumsal düşüncedeki konumuyla doğrudan ilintilidir. LGBTİ bireylerine karşı her türlü saldırının; taciz, tecavüz, işkence, linç ve katletme, dışlama, horlama, hakaret gibi cinsel kimliği ve yönelimini tanımama saldırılarının toplumsal kabulü, bu saldırıları normal ve LGBTİ bireylerini hastalıklı gören toplumsal düşüncenin ürünüdür.

Toplumsal düşünceye yön veren, onu şekillendiren ataerkil toplum yapısı ve düşünüş tarzıdır. Erkek egemenliğinde kendini şekillendiren ataerkil düşünüş tarzı, cinsel kimliklerde erkeğe üstünlük tanırken, LGBTİ bireylerini erkek egemenliğine, erkek iktidarına bir saldırı olarak görür. Normatif erkek denilen, ataerkil erkek tanımına uymayan tüm cinsel yönelimler afaroz edilmekle kalmayıp, toplumsal red kapsamında saldırıya açık hale getirilir ve tüm saldırılar mübah görülür.

Ataerkil zihniyetle şekillendirilen toplumda ve toplumsal düşüncede nefret suçu tanımı yoktur. Tam tersine LGBTİ bireylerine karşı nefretin, toplum tarafından kabul gördüğü algısı vardır. Sokak ortasında LGBTİ bireylerine kurşun sıkmanın, tenhalarda ve karakollarda tecavüz etmenin, her fırsatta katletmenin, sırf eşcinsel diye işten atmanın rahatlığı, cinsel yönelimi reddeden ataerkil zihniyetin toplumu homofobikleştirmesindendir.

F.E. adlı polis memuru özgülünde tüm LGBTİ bireyleri üzerindeki baskı, şiddet ve toplumsal red nefret suçunda bütünleşerek yaşamın her alanında karşımıza çıkıyor. Toplumun tüm beyin hücrelerine kadar işleyen homofobik ataerkil zihniyetin temizlenmesi, çevremizden, en yakınlarımızdan başlayarak, cinsel kimliğin, yönelimin dolayısıyla LGBTİ bireylerinin toplumsal yaşamda ataerkiye rağmen var olduğunu haykırmak, sessizliği yırtıp atmaktır.

(Bir YDK’lı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu