Makaleler

Siyasi krizden ekonomik krize “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla birlikte gözler hem AKP-Cemaat kapışmasına hem de ekonomik gelişmelere çevrildi. Siyasi krizin ekonomik krize yol açabileceği ekseninde uyarılar basında da yer aldı/alıyor. Konunun burjuva basında yer alış biçimi 2011 kriziyle de örneklendirerek, ekonomik krizlerde belirleyici olan tarafın siyasi krizler olduğu, alt yapıyı da üst yapının belirlediği şeklindedir. Kuşkusuz belirli koşullarda siyasi krizler, çatışmalar, savaşlar ekonomiyi doğrudan etkiler, ekonomik krizlere neden olur. Fakat her siyasi kriz, ekonomik krize neden olmaz, eğer bir ülkede böyle bir durum yaşanıyorsa, krizin nedeni siyaset değil ekonomidir.

Siyasi krize dönüşen ve yönetememe krizine doğru ilerleyen AKP-Cemaat çatışması özgülünde siyasi gelişmeler ülkeyi ekonomik krize sürüklüyor. Siyasi çekişmenin boyutu açısından ekonomik krize sürüklenmenin temelinde siyaset baş aktör olarak gözükse de belirleyici nokta TC ekonomisin kırılgan yapısıdır. Kırılgan ekonomilerde iç veya dış gelişmelerin boyutuna göre dalgalanmalar olur. Siyasi krizin büyümesine paralel de etkilenim artar ve ekonomik kriz patlar. Yarı-sömürge ekonomilerde, tüm ekonomik krizlerin nedeni ekonomiktir anlamı taşımaz bu durum. Değişik siyasi kararlar, sektörlere dair izlenen politikalar, iki komşu ülke arasındaki savaş gibi siyasi gelişmeler ekonomik krizin nedeni olabilecek boyuttadır.

AKP-Cemaat çatışmasıyla ortaya çıkan siyasi kriz, TC ekonomisini krize sürükleyen bir etki yapabilir, ama olası bir ekonomik krizin nedeni olmaz. Bunun nedeni TC ekonomisin şu anki mevcut durumundan ileri gelmektedir. Her ne kadar büyüme oranları, ihracat rakamları açıklanarak iyi ekonomik bir tablo yaratılsa da durum o kadar iç açıcı değildir. Enerjide, sanayide, en çok ihracat yapılan ilk 10 sektörde üretim büyük oranda ithalata bağımlıdır. Ekonomide yakalanan büyüme, sanayi üretim odaklı olmayıp tüketime ve ara malı ithalatına dayalı bir saman alevi büyümedir. Ekonomisi en kırılgan ülkeler arasında cari açığı (dış ticarette ithalat oranının ihracattan fazla olması) ve dış borcunun GSMH’ye oranı en yüksek olan ülke TC devletidir. Ekonomide değirmenin dönmesi her ay 5 ile 10 milyar dolar arasında uluslar arası sermaye akışına (sıcak para deniyor) bağımlıdır.

Temel noktaları itibariyle TC ekonomisin şu anki hali böyledir. Bu durum açıktan ekonominin kendi ayakları üstüne durmayıp, büyük oranda dışa bağımlı olduğunun ifadesidir. Böylesi bir ekonomi buluttan nem kapmaya da müsait bir ekonomidir. Dolayısıyla değil bir sürtüşmeyi, AKP-Cemaat arasında cereyan eden siyasi krizi dahi kaldıracak gücü yoktur. Nitekim ekonomide sadece 3 günlük (26–27–28 Aralık 2013) kayıp; Borsa’da 77 milyar lira, faizde 8 Milyar Lira, dövizde 14 milyar lira, toplamda 99 milyar liradır. Türk lirası karşısında Euro 3 TL’ye, dolar 2.18 TL’ye yükselerek rekor kırdı.

Egemen sınıflar arasındaki çatışmanın, kırılgan ve zayıf ekonomik yapı nedenli ekonomik krizi dönüşmesinin nesnel zemini mevcuttur. Fakat hemen ya da anında ekonomik kriz çıkacağı anlamına gelmiyor bu. Siyasi iktidarsızlığın boyutu ve ilerleyişine karşı ulusal ve uluslar arası sermayenin hareket tarzı ekonomik krizin etkileyeni ve de belirleyeni olacaktır. Zira TC ekonomisin sırtını dayadığı yer sermaye akış hareketidir.

Gelinen aşama, ucuz ithalat ve iç tüketim endeksli yakalanan ekonomik büyümelerle, sağlayan göreceli ekonomik istikrarın, aslında uzun vadede nasıl bir istikrarsızlık olduğunun veya bahsedilen istikrarın sağlanamadığı noktadır. Siyasi krizlerin genel kaynağı ekonomik istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlık da siyasi krizler ekonomik krizi tetikler ve olası krizin önünü açarak ekonomik ve siyasi olarak yönetememe krizi ortaya çıkar.

Ekonomik ve siyasi gelişmeler, topluma yansıma boyutuna göre devrimcilere yeni görev ve sorumluluklar doğurur. Egemen sınıfların yerel seçimler öncesi siyasi krizi ve bunun ekonomik krize dönüşme olasılığının nesnel zemini vardır. Bu zemin hem AKP’nin, hem devletin, hem de sistemin teşhiri için ajitasyon ve propaganda zeminidir. Geriye kalan bu zemini yangına dönüştürmektir.

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu