Güncel

YORUM | Hasta Tutsaklar Ölüme Sürükleniyor!

"Devrimci tutsaklarla aramızdaki mesafe apaçık bir duvardan ibarettir. Hak ve özgürlük isteyen herkes bu duvarla tehdit edilmektedir. Bu açıdan duvarın dışında olanlar, içinde olanlardan daha büyük bir sorumluluğa sahiptir."

Faşizmin tutsaklar üzerinde uyguladığı saldırı politikaları her geçen gün yoğunlaşıyor. Faşizm, halkı bastırma, korku yayma direnen ve mücadele edenlere gözdağı verme, imha etme politikalarıyla devrimci tutsakları katletmeye çalışıyor.

Tutsakların direnişler sonucu kazandığı hakları gaspederken ayakta sayım dayatmalarıyla her gün yeni saldırıları devreye sokuyor. Tutsakların tedavi süreçlerinin uzatılması, hastane sevklerinin engellenmesi hijyen koşullarının oluşturulmaması hastalıkların daha fazla ilerleyebileceği koşullara yol açıyor. Süleyman Demirel’in “Asmayalım da besleyelim mi?” politikalarını hasta tutsakları ölüme sürükleyerek sürdürüyorlar. Bu yıl içerisinde 100’e” yakın tutsak tedavi hakkı engellenerek katledildi.

Hasta tutsaklar tedavi göremediği için sağlıkları her geçen gün daha kötüye giderken, adli tıp raporlarıyla “hapishanede kalabilir” raporu verilen tutsaklar tahliye edilmeyerek ölüme mahkum ediliyor. Yasal hakların engellenmesi dilekçelerin hapishane yönetimleri tarafından kabul edilmeyip ortadan kaldırılması, mektup, görüş ve haberleşme ağlarının engellenmesi, sürgünler vb. tutsakların yaşadığı tecriti derinleştirirken hasta tutsakların sesinin duyulmasını da engelliyor.

Özellikle geçtiğimiz yıllarda tecrit ve hapishanelerdeki saldırılar karşısında açlık grevine girmek zorunda kalan, bedenini açlığa yatırarak yaşam haklarını savunan devrimci tutsakların tedavileri engellenerek en temel insani haklar için bedel ödeyen devrimci tutsakların ödediği bedel kat be kat artırılmaya çalışılıyor.

 

Süphan Çabuk katledildi!

12 Ekim günü hapishanede tedavi hakkı engellenerek katledilen Süphan Çabuk’un yaşadıkları adeta faşist diktatörlüğün tutsaklara yönelik polikalarını özetliyor. 2016 yılında öz yönetim serhildanları devam ederken gerçekleştirdiği iddia edilen bir askeri eylem sonucunda tutsak düşmüştü Süphan Çabuk. 2020 yılına kadar Diyarbakır D Tipi Hapishane’de kalan Çabuk bu süreçte birçok işkenceye maruz kaldı, birçok hak ihlaliyle karşılaştı. Yaşadığı hak ihlallerine karşı 2019’da gerçekleşen açlık grevi direnişine katıldı.

Sürgün edildiği Rize Kalkandere L Tipi Hapishane’de hasta olmasına karşın tedavisi engellendi. Kan pıhtılaşması hastalığı bulunmasına karşı tedavi edilmeyen Çabuk tedavi hakkı engellenerek katledildi ölüme sürüklendi. Hasta tutsakların tedavisi engellenerek yaşam hakları elinden alınıyor. TC devleti idam cezasını kaldırarak Avrupa Birliği standartları adı altında tutsakları katletmenin başka yol ve yöntemlerini arayarak devam ediyor. Hasta tutsaklara dönük imha politikası sürdürülürken “hapishanede tek başına kalamaz” raporu alan tutsaklara dönük saldırılarla devrimci tutsaklar katledilmeye çalışıyor.

Ağır demans hastası Aysel Tuğluk’un hapishanede kalamayacağı ortadayken annesinin cenazesine dönük insanlık dışı saldırı gerçekleştirilen Tuğluk tahliye edilmeyerek halka gözdağı verilmeye devam ediyor. 85 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, 26 yıldır tutsak olmasına karşılık yine aynı gerekçeyle tahliyesi engelleniyor.

İnfaz Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle “af” aldatmacasıyla çeteler, kadın katilleri, uyuşturucu baronları serbest bırakılırken devrimci tutsaklar ölüme sürüklenmeye çalışılıyor. Tutsaklara dönük tecrit politikaları derinleştiriliyor. İHD’nin gerçekleştirdiği hasta tutsaklara dönük eylemler polisler tarafından taciz ediliyor, barış annelerinin gerçekleştirdiği eylemler işkence ve gözaltı saldırılarıyla karşılanıyor.

Tutsaklara dönük imha siyaseti yürüten faşist diktatörlüğe karşı devrimci, demokrat, yurtsever her kesimin bu saldırıların muhatabı olduğunu tekrar tekrar bilince çıkarmak gerekiyor. Adli Tıp Kurumlarından, polisine, savcısına, hakimine, askerine, gardiyanına kadar adeta infaz timi edasıyla faşizmin her türlü insanlık dışı uygulamalarını gerçekleştirmeye ahd etmiş bu sisteme karşı halkın topyekün sesini yükseltmesi içerde dışarda her alanda mücadele etmesi gerekmektedir.

Devrimci tutsaklarla aramızdaki mesafe apaçık bir duvardan ibarettir. Hak ve özgürlük isteyen herkes bu duvarla tehdit edilmektedir. Bu açıdan duvarın dışında olanlar, içinde olanlardan daha büyük bir sorumluluğa sahiptir. Devrimci tutsakların sesi bizim sesimiz, bu sesi duyurmak ise hepimizin görevidir. Bu bilinçle başta hasta tutsaklar olmak üzere devrimci tutsakların sesini duyurup, tecrit duvarını yıkalım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu