Manşet

Newroz şehidi Hacı Zengin son yolculuğuna uğurlandı

İstanbul: Devletin Newroz’a tahammülsüzlüğünü bir kez daha gösterdiği 2012 Newroz’unda milyonlar alanlara çıkarak, devletin yasağını tanımadığını göstermişlerdi.

18 Mart günü İstanbul’da da alanlara çıkan binlere saldıran devlet; aralarında iki Özgür Gelecek gazetesi muhabirinin de bulunduğu 150’yi aşkın kişiyi gözaltına almış, yüzlerce kişiyi yaralamış ve BDP İstanbul Arnavutköy İlçe Yöneticisi Hacı Zengin’i katletmiştir. Yoğun gazdan etkilenen, vücuduna gaz bombası isabet eden ve polis tarafından darp edilen Zengin; hastaneye götürülürken yaşamını yitirmişti.

19 Mart’ta tüm gün süren cenaze töreniyle Zengin, Arnavutköy Haraççı Mezarlığı’na götürülerek son yolculuğuna uğurlandı.

Adli Tıp Kurumu’nda saatlerce beklettiler

19 Mart günü sabah saatlerinden itibaren Zengin’in cenazesinin bulunduğu Yenibosna Adli Tıp Kurumu (ATK)önünde bir araya gelen kitle, cenazeyi buradan alarak Arnavutköy’e gitmek için beklemeye başladı. Ancak saat 11.00’de verilmesi beklenen cenaze, “İşlemler bitmedi” denilerek saatlerce beklenince ortamdaki gerilim artmaya başladı.

Saat 15.00’e yaklaştığında kitle artmış ve hala cenaze verilmemişti. Bunun üzerine kapılara dayanan kitle sloganlara durumu protesto etti. Yaklaşık yarım saat sonra da cenaze ailesine teslim edildi.

“Hacı Zengin, Newroz şehidimizdir!”

Zengin’in cenazesi ATK’dan alınarak BDP Arnavutköy ilçe binası önüne getirildi. Burada bekleyen binlerce insan, cenazeyi “Şehîd namirin” sloganlarıyla karşıladı. Burada ilk olarak konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, ilk belirlemelere göre Zengin’in vücudunda darp izleri bulunduğunu ve ölüm sebebinin kesin sonucunun 2 ya da 3 ay sonra belirlenebileceğini söyledi.

Zengin’in katilinin kesinlikle devlet olduğunu ve ikinci bir Metin Lokumcu vakası ile karşı karşıya olunduğunu belirten Kışanak, polisin gaz bombasını öldürücü bir silah olarak kullandığının altını çizdi. Bu ülkede Newroz meydanlarının bedeller ödenerek özgürleşebildiğini söyleyen Kışanak, “Hacı Zengin yoldaşımız da bu mücadeleye yaşamını ortaya koyarak katkıda bulunmuştur. Kendisine minnettarız. Söz veriyoruz. Mücadelesi mücadelemiz, direniş direnişimizdir. Bu bizim tarihsel görev ve sorumluluğumuzdur. Katilleri yaptıklarına pişman edeceğiz” dedi.

Kışanak’ın ardından milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Levent tüzel ve çeşitli kurum temsilcileri ve parti başkanları da konuşmalar yaptılar.

Konuşmaların ardından kitle Haraççı Mezarlığı’na doğru yürüyüşe geçti.

En önde gençler vardı. Ellerinde Kürdistan bayrakları ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posteri vardı. Yaşları 11 ile 20 arasında değişen bu kesim marşlarla, sloganlarla kortejin önünde yerlerini aldılar. Gençlerin arkasında cenaze arabası ve ardından da “Newroz, direniş ve özgürlük şehidimiz Hacı Zengin arkadaş ölümsüzdür! Şehîd namirin!” pankartı taşıyan binler sloganlarla yaklaşık 4 kilometre ötedeki mezarlığa doğru yürüdü.

Yürüyüş boyunca “Katil Erdoğan”, “Münafık Erdoğan”, “Şehîd namirin”, “Şehîd riya me, riya te ye”, “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganları atan kitle, mezarlığa yaklaştığı sırada evlerden birinden Türk bayrağı çıkarılınca kısa süreli bir gerginlik yaşandı.

Haraççı’da bulunan Şehitlik Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından, Zengin Haraççı Mezarlığı’nda sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde toprağa verildi.

Eylemden izlenimler:

* Bayrak provokasyonunun ardından kitlenin “Erdoğan, Beyoğlu’nda bize ateş açanlara ‘vatandaş hassasiyeti’ diyordu. Bu da bizim hassasiyetimiz, hoşgörsünler!” dediği gözlendi.

* BDP ilçe binası önündeki bekleyiş sırasında 2 ya da 3 yaşında Rojhat isminde bir çocukla tanıştık. “Serok yap oğlum!” sözünü duyunca zafer işareti yapan Rojhat, aynı zamanda Amed hapishane direnişinde bedenini ateşe vererek şehit düşen Dörtler’den Akif Yılmaz’ın yeğeni oluyormuş.

* Küçük çocukların ve gençlerin yakından resmini çekmeniz zor. Çünkü gençler, tutuklanmaktan korkuyorlar ve bu yüzden hassas davranıyorlar. Düşünsenize; 11 yaşında bir objektife hayat dolu gülümseyemiyor, “bu fotoğraf beni tutuklatır mı?” kaygısı yüzünde bir gölge oluşturuyor! Haksız bir kaygı değil bu!

Eylem boyunca bekleyenlerle “devletin bu sene Newroz’u neden yasakladığı” üzerine sohbet ettik.

İşte o cevaplardan birkaçı:

Ayşe Yılmaz: Bu yasak, devletin Kürt halkının kararlı tutumundan kaynaklı göstermiş olduğu bir korkaklık tavrıdır. Halkın gücünden, halkın sesinden, halkın sözünden ve kendi taleplerini gerçekleştireceğinden korktuğu için yasakladı. Beklediğimiz bir tavırdı, sürpriz olmadı. Burada kazanan Kürt halkı oldu. Hacı Zengin’in öldürülmesi alçakça bir saldırıdır. Devletin kirli elinin üzerimizde dolaştığını gösteren alçakça bir olaydır.

Fahrettin Sag: Eskiden olsa gençlere kızardım. Niye bankaları yakıyorlar, niye dureklara, otobüslere zarar veriyorlar diye. Ama şimdi bu kadar yaşlı olmasam ben de elime taş alır; yakar, yıkarım. Devlet niye yasakladı biliyor musun? Kıskandı çünkü. Gültan Kışanak demişti ya, “biz onlara cevap oluruz”; korktular bizden. Yasakladılar ama yine gittik. Amed’de milyonlar cevap verdi onlara.

Süleyman Durdu: Kürt hareketi, dünyanın dikkatini verdiği bir harekettir. Dünyanın gözü üzerimizdedir. AKP Kürtleri, “Bitirdim, bitireceğim” deyip duruyor. Ama kendi kendini kandırıyor. Biz buradan Erdoğan’a diyoruz ki, eğer Newroz’a hala yasak getirmeye çalışırsa; nasıl ki Amed göğsünün gere gere girdi meydana. Newroz ateşini yaktı, halayını çekti. Gün gelir, biz de burada aynısını yaparız. Bu kalleşliğin maskesini Amed halkı düşürdü.

Mülkiye Orak: Bizi hazmedemediler. Keşke cenazemiz olmasaydı. Ben de Aksaray’dan katıldık Newroz’a. Barı annelerine, çocuklara, bebeklere kadar herkese gaz sıktılar. Ellerinden geleni yaptılar bizi geri döndürmek için.

Abdurrahman Kalkan: Bizim korkacağımızı zannettiler. Ama hayır, Kürt halkı ne bu devletten ne de ölümden korkar. Bu Newroz’da da Kürt halkı bunu göstermiştir. Demiştir ki “An azadî an azadî!” Heval Osman Baydemir diyor ki; “Bu kabak siyasetidir.” Kabak nedir? Kabak anlamaz! Onlar da bizim diz çökmeyeceğimiz anlamıyorlar.

Sabuha Beşenk: Ben Newroz’a Bahçelievler’den gittim.  Newroz’a gittiğimizde bizi arabadan indirip üzerimize gaz sıktılar. Bizi oradaki bir dükkana koyup, kepenklerini kapattılar, geç vakitlere kadar orada tuttular. 4 arkadaşım şimdi evindeler ve dün yedikleri gaz ve coptan kaynaklı yerlerinden kalkamıyorlar. Devlet, Newroz’un bu sene kalabalık olacağını biliyordu, o yüzden yasakladı.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu