Dünya

NRW’de aydınlar Kaypakkaya’yı anlattı

İbrahim Kaypakkaya’nın burjuva-feodal faşist devletin, asker ve sivil güçlerince, Diyarbakır zindanlarında katledilişinin 40. yıldönümünde, 28 Nisan 2013 tarihinde NRW bölgesinde düzenlenen panelle anıldı. Panelist olarak katılan, araştırmacı yazar Volkan Yaraşır, tarihçi yazar Erdoğan Aydın ve Partizan temsilcisinin de, yer aldığı etkinliğe 100 kişiyi aşkın kitle katıldı. Yapılan saygı duruşunda, enternasyonal proletaryanın önderleri başta olmak üzere, ülkemiz devrimci hareketin önderleri olan, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve Türkiye proletaryasının komünist önderi İbrahim Kaypakkaya şahsında yapılan saygı duruşundan sonra kısa bir açılış konuşması  sonrası  panel başlatıldı.

Panelistlerden  ilk sunumu Partizan temsilcisi yaptı. Partizan temsilcisinin yaptığı sunumda; Kaypakkaya’nın ortaya çıkışıyla ülkemize özgün yaptığı analizlerde, Kemalizm, Ulusal sorun, Devlet ve Faşizm tahlilinde özellikle Türkiye devrimci hareketine önderlik eden zamandaşlarıyla bir adım önde durmuştur. Yine uluslar arası saflaşmada kendini diğer modern revizyonistlerden ayrıştırarak, partinin MLM ideolojisinde mayalanmasını esas almıştır. Diyerek Kaypakkaya partiyi kurarken de, esas olarak MLM partiyi, bilimsel ve doğru bir rota üzerinde, tüm noktaları bilimsel bir alanı kapsayarak ve dayanaklarını oluşturmuştur. Yine Kaypakkaya sübjektif değil, objektif tezlere sahiptir. Kaypakkaya’nın Temel davranış ve pratiği sınıf hareketine verdiği önemle önemli bir yerde durmaktadır. Diyen Partizan temsilcisi ardından, çokça söylendiği gibi Kaypakkaya bir köylü devrimcisi değil, o tamamen işçi sınıfı ve partisini işin merkezine koyarak yönelim belirlemiştir. Yine devamla, Kuzey Afrika Hattında gelişen hareketlerin kendiliğinden hareketler olması nedeniyle, yıkılan diktatörlüklerin yerine başka diktatörlükler kurulmuştur. İşte Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu temel teorik tezlerinden partisiz ve öncüsüz olunamayacağı gerçeği, bu gelişmeler içerisinde Kaypakkaya’nın büyüklüğünü ve bilimselliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Yine partiyi bilimsel temellere dayandırması ve MLM ideolojide mayalanması da, Kaypakkaya’nın diğer devrimci önderlerden farkıdır.

Kaypakkaya  ayrıca, mücadele biçimleri bakımından devrimin yolunu çizmiş ve subjektifizmden revizyonizmden ayrışarak devrime önderlik etmiştir. devrimin üç silahı olan, Parti, ordu, cephe meselesinde, doğru temellere yaslanarak ortaya koymuştur. Yine, Kaypakkaya’nın parti meselesinde de, partinin savaşçı bir parti olma özelliğinin olmasıdır, denilerek Kaypakkaya’nın Devlet tahlili ve Faşizmin ülkemizde aldığı biçim meselesini doğru bir noktada ortaya koymuştur. Faşizm konusunda Ne demiştir Kaypakkaya, “Komprador burjuvazinin ve toprak ağalarının ortak diktatörlüğüdür” söylemi ve analizi ülkemizde aldığı biçimin doğru bir belirlemesi olarak ortaya koymuştur. Yine 15-16 Haziran işçi direnişi, iç ve dış etkenler olmak üzere, büyük proleter kültür devrimi, Vietnam, 1968 öğrenci hareketleri ve bu dönmelerde gelişen anti-emperyalist mücadeleler, Denizleri, Mahirleri ve İbrahimleri ortaya çıkarmıştır. Tüm bu üç devrimci ve komünist çıkış bizim çıkışımızdır. Elbete bunları sahipleniyoruz ve rehber ediniyoruz. Ancak, Kaypakkaya’nın burada özel bir yerde durduğunu da vurgulayarak altını çizmemiz gerekiyor. Ve Kaypakkaya’nın Ulusal meseledeki öngörüsü, Cumhuriyet dönemi ve ittifaklar meselesinde de ortaya konulan önemli noktalar olduğu görülmelidir. Demokratik Halk Devrimi ve sosyalist proleter devrim arasında öz olarak farklılıklar olmasa da, biçim olarak farklılıklar vardır. Sorun sosyo-ekonomik yapıyla direk ilintili bir durumdur. Ve demokratik halk devriminin bugün tek ve geçerli bir geçiş dönemi olduğunu anlamak gerekiyor.” diyen Partizan temsilcisi sunum süresini tamamlayarak konuşmasını sonlandırdı.

Ardından, ikinci konuşmacı olan, Tarihçi yazar Erdoğan Aydın ise, öncellikle Partizan geleneğinde  farklı fikirlerin varlığına gösterilen önem ve saygı nedeniyle, yine bu farklı fikirlere zemin hazırlayarak, önemsendiği ve yarattığı bu fırsattan dolayı partizana teşekkür ederek konuşmasına başladı. Ve panelist Erdoğan Aydın sunumunda, önceki panelist arkadaşın ortaya koyduğu bazı noktalara katılmakla beraber ancak, geçmiş tarihi sorgulamak ve kopuklukları tamamlamak ve mevcut kitlelerin durumunu ortaya koymak gerekiyor. Yine burada büyük bir insandan büyük bir devrimciden konuşuyoruz. Ve bunu sorgulamak geçmişi anlamak açısından önemlidir. 1971 devrimci hareketin önderlerinin önemini ortaya koyarken, enerjileri ve militan ruhları önemlidir. Ve bu üç akımda genç olması nedeniyle, bir çok eksiklikleri barındırmakla beraber, bunlara da haksızlık yapmamak gerekiyor. Ve yaptıkları tahliller, analizler önemlidir. Kemalizm, Ulusal sorun ve Devletin egemen ideolojisinden köklü kopuşu görmek gerekiyor. Özellikle, Kemalizm’den kopuşu Osmanlıdan alıp gelmek gerekiyor. Kemalizm meselesi bir diktatörlük olabilir, ama faşizmden ayrı ele alınıp değerlendirmek daha doğru olacaktır. her diktatörlüğün faşizm olmadığı geçmiş tarihsel dönemlerde örnekleriyle ortaya çıkmıştır”. Erdoğan Aydın konuşmasında devamla; Kaypakkaya’nın Ulusal meselede önemli noktaları ortaya koyduğu bilinmektedir. Yine sosyo-ekonomik  yapı meselesinde Kürt çelişkisini öne çıkarmamasında eksik kalmıştır. Bu gelişme bugün parti açısından da kendini ortaya koymuştur. Bugün ülke anti-feodal değildir. Ben kapitalizmin hakim olduğunu düşünmekteyim. Belirlemesinde bulunan Erdoğan Aydın devamında ise, Kemalizm meselesinde, Kaypakkaya’nın  kopuşu önemlidir ve hakkını teslim etmek gerekiyor. Ayrıca, günümüzde Sovyetler, Çin deneyimi dışında yeni çözümlemeler yapmak zorunludur. Bunlarla yetinmemeliyiz. Mevcut iç ve dış çelişkiler sosyo-ekonomik meselede yeni bir açılımın olması gerekiyor ve zorunludur. Ulusal meselede ise, savaştan barışa geçiş ve uluslar arası gelişmelere bağlı olarak ele almak gerekiyor” diyerek  konuşmasını sonlandırdı.

Üçüncü ve son panelist olan araştırmacı yazar Volkan Yaraşır ise, özetle sunumunu şu noktalar üzerinde yoğunlaştırdı. Kaypakkaya’nın ideolojik, teorik sistematiği ve mimarisini ele aldı. Panelist Volkan Yaraşır, Kaypakkaya’nın devrimci komünist varoluşunu tarihsel yerel ve küresel eksende ortaya koyarak, Anadolu halk isyanları yanında, 1960 sonrası Türkiye sınıf mücadelesinin momentleri ve 1968 Küresel isyanı, Vietnam savaşı, Kültür devrimi ile beslenen İbrahim Kaypakkaya’nın son derece yıkıcı bir teorik sistematik oluşturduğunu söyledi. Volkan Yaraşır devamla konuşmasında, Kaypakkaya’nın teorik analizleri Çin devrimine dayanarak, militan diyalektikle Kemalizm ve Ulusal sorunun üzerine derin inceleme ve yıkıcı çözümler yaptığını ifade etti. Yine, İbrahim Kaypakkaya’nın kompack bir özellik taşıdığını devrim ve parti anlayışı, savaşma ve örgütleme tarzı ve analizi tarih tezinin bir bütünlüğü olduğunu belirterek, bunu anlamak Kaypakkaya’nın parti anlayışı, halk savaşı, Kemalizm ve Ulusal sorunun bir kavram haritası olduğunu ifade etti.

Yine Volkan Yaraşır, konuşmasında bugün asıl yapılması gerekenin, Kaypakkaya’nın yıkıcı teorik analizleriyle, yıkıcı görüşleri birleştirmek gerektiğini söyledi. Kaypakkaya’nın Türkiye devriminin güncelliğini ifade ettiğini belirten panelist Volkan Yaraşır, bugün usanmadan sınıf mücadelesi içerisinde yer almamız gerektiğini söyledi. Kaypakkaya’nın ruhu ihtilalci silahlanmanın bugünün acil görevleri olduğunu açıkladı. Kürt özgürlük hareketinin bu gün ulaştığı momentinin böyle anlaşılabileceğini belirti. Devamla, Kaypakkaya çizgisini savunduğunuzda legalist ve parlamentarist olamasınız. Çünkü Kaypakkaya çizgisi ve teorik görüşleri legalizme ve parlamentarizme karşı panzehirdir. El yakar. Diyerek devamla, Rusya da 1905 lerde bazı gelişmeler olur. Ve bunlara karşı Lenin bir çıkış yapar. Buna karşın Lenin Materyalizm ve Ampiriokritisizmi yazar. Bu gericiliğe karşı bir Lenin çıkışıdır. Kaypakkaya’da dönemin çıkışında böyledir. Kaypakkaya’da muazzam bir kimlik mevcuttur. Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu kahramanlıkla anılmaktadır. Ancak, gerçek bu değil. Yine Kaypakkaya çok zekiydi demekte doğru değil. Zaten çok zeki olduğu içinde doğmadı. Kaypakkaya tamamen koşuların içerisinde büyük bir devrimci ve komünist olarak doğdu. Sovyet ve Çin deneyiminde çıkardığı muazzam sonuçlara yaslanarak ortaya çıktı. Yine Türkiye’de işçi sınıfının gelişmesini Türkiye sol hareketi doğru okuyamıyor. Ve baktığınızda işçi sınıfı örgütleri hak kopararak gelişiyor. 1968-1969 gelindiğinde bu dinamizmin içinde Kaypakkaya’yı görürsünüz. Daha sonra 15-16 Haziran işçi direniş hareketinde, Kaypakkaya’nın ortaya koyduğu perspektif ve devleti görme meselesindeki muazzam söylemi var. Devletin işçiler üzerine doğrulttuğu süngüyü görünüz der. Ve büyük komünist devrimci Kaypakkaya kendiliğinde doğmadı bir günde 20 yılı yaşadı.

Volkan Yaraşır konuşmasında devamla; Kaypakkaya’nın ulusal sorun, Kemalizm noktasındaki önemli tespitleri var. bu yaptığı tespitler ve teorik belirlemeleri Lenin tarzıdır. Ve ülkemizde dönemin modası olan bir çok ekolle karşı Kaypakkaya kontr bakarak Kemalizm meselesinde Şunurov’dan alıntılar yaparak ezberi bozuyor. Yene TKP yaklaşımına karşı, Kaypakkaya çok ileri ve teorik açılımlar yapmıştır. Kaypakkaya’nın çok öngörülü ve tarihsel bakış açısı, üzerinde açığa çıkan noktalarda Kemalizm ve ulusal sorun meseleleri ve analizleri bir tarih tezidir. Ve Devlet antrolojisi meselesidir. Halk kurtuluşu değil Proleter bir kurtuluşu ortaya koymuştur Kaypakkaya. Yine Mahirlerini tanımlamaları, kuramları önemli ve dönemin ruhuna uygundur. Ancak, Kemalizm ve ulusal meselede yetersiz ve geri kaldılar, diyen Volkan Yaraşır konuşmasının son bölümün de ise, Kaypakkaya, Sovyet ve Çin üzerine kurduğu diyalektik anlayış ve öngörüsüyle, KP’nin bilimsel tanımı ve anlayışı, Devrim anlayışı Halk ve Proleter anlayışı, ayrı bir yerde durmaktadır. Yine Kaypakkaya Türkiye devriminin ikonudur. Kaypakkaya büyük bir komünist büyük bir devrimcidir. Günümüzün yol göstericisidir” diyen araştırmacı yazar Volkan Yaraşır sunumunu bitirdi.

Ardından verilen aradan sonra, soru ve konuşma bölümüne geçildi. Bu bölümde de, sorulan sorulardan sonra kurumlara söz hakkı verildi. Kurumlardan sonra kişisel konuşmalardan sonra, tekrardan sırasıyla panelistlere; cevap ve toparlama bölümü için söz verilerek Panel coşkulu ve tartışmalı bir şekilde bitirildi.

AHM-ATİK Haber Merkezi

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu