DünyaGüncel

ÇEVİRİ | Urumçi’den Şangay’a: Çinli ve Hong Konglu Sosyalistlerin Talepleri

Çinli ve Hong Konglu sosyalistler tarafından 28 Kasım 2022 tarihinde Uygur mücadelesi ile strateji ve dayanışma üzerine bir mektup yazıldı.

Editör notu: Bu yazı, protestoların ilk patlak verdiği 26 Kasım 2022 gecesi anakaradaki ve yurtdışındaki Çinli ve Hong Konglu sosyalistler tarafından yazılan mektubun genişletilmiş halidir. Kısaltılmış Çince versiyon ilk olarak 27 Kasım’da Borderless Movement’ta yayınlanmıştır. Bu versiyon hafta sonu boyunca olaylar geliştikçe revize edilmiştir. İzin alınarak yeniden yayınlanmıştır.

24 Kasım 2022 Perşembe günü Çin’in “Sincan Uygur Özerk Bölgesi”nin başkenti Urumçi’de bir konut binasında yangın çıktı. (1) Yangında çoğunlukla Uygurlar hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi yaralandı. Bu rakamların eksik bildirildiği ve bu trajedinin Çin’in gündelik vatandaşların hareketlerini ciddi şekilde kısıtlayan ve uzun süreler boyunca temel ihtiyaçlara erişimlerini engelleyen başarısız pandemi politikasının bir sonucu olduğu söyleniyor. Bu politikalar milyonlarca Çin vatandaşını etkilemiş olsa da, Sincan bölgesindeki Uygurlar ve diğer etnik azınlıklar uzun süredir Çin hükümeti tarafından toplu gözaltı ve aşırı gözetim dahil olmak üzere artan baskılardan muzdariptir. Sincan aynı zamanda en katı tecrit politikalarının uygulandığı yer oldu ve pek çok kişi yüz günden fazla bir süre evlerinden çıkamadı.

Buna karşılık Urumçi sakinleri 26 Kasım Cumartesi günü şehir çapında benzeri görülmemiş bir protesto başlatarak polise meydan okudu ve hükümet binalarını kuşatarak mevcut tecrit politikalarına son verilmesini talep etti. Bu hatalı tecrit politikaları, yerleşke kapılarının yetkililer tarafından sürgülenerek kapatılmasına ve böylece sakinlerin kaçamamasına neden oldu. Farklı türlerdeki protestolar gece boyunca büyük şehirlere yayıldı. Nanjing’deki Çin İletişim Üniversitesi’nde öğrencilerin öncülük ettiği nöbet ve Wuhan’daki Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden tıp öğrencilerinin kaleme aldığı basın açıklaması gibi bazıları kolektif ve bağımsız kitlesel eylemler şeklinde gerçekleşti. Şangay vatandaşları eylemlerini daha da tırmandırmak için sokaklara dökülerek “Kahrolsun ÇKP! Kahrolsun Xi Jinping!” gibi sloganlar attılar.

Dünyanın dört bir yanındaki rejimler COVID-19 salgını boyunca halklarını hayal kırıklığına uğrattı ve Çin’in otoriter kapitalizm anlayışı, sıradan vatandaşlarının haklarının daha da kısıtlanmasına yol açtı. Çalışma koşulları daha da güvencesiz hale geldi. Ekim ayı sonlarında, Zhengzhou’daki Foxconn işçilerinin, zorla çalıştırma koşullarında hareketlerini ve temel ihtiyaçlara erişimlerini kısıtlayan bir ‘kapalı döngü sistemi’ içinde sıkışıp kaldıkları ortaya çıktı. Birçok işçi çitlere tırmanarak fabrikalardan kaçmaya çalıştı. Yerel hükümet, özel işletmelerinden hesap sormak ve bölgedeki tecrit politikalarını gözden geçirmek yerine, karlılığı sağlamak için kadrolarını Foxconn’un üretim hattına göndererek karşılık verdi. Geçtiğimiz hafta, yeni işe alınan Foxconn işçileri koşullarını protesto etmek için küçük bir isyan başlattı ve yerel hükümet işçileri bastırmak için Foxconn’a yardım etmek üzere yüzlerce hazmat giysili (tehlikeli madde için giyilen giysi ed.) polis gönderdi.

Çin’in dört bir yanındaki öğrenciler ve işçiler, haklarının ellerinden alındığı ve güvenliklerinin tehlikeye atıldığı “Sıfır Covid” politikasının hesabının sorulması talebiyle sokaklara dökülüyor. Korkunç Urumçi yangınında Sincan halkı bir kez daha Çin’in baskıcı politikalarının yükünü taşımak zorunda kaldı. Ancak şimdi ülkenin en dışlanmış insanlarının yaşadığı bu bölge, Çin toplumunda son yıllarda görülen en büyük çaplı seferberliğin kıvılcımı oldu. Sincan’da ve Çin’in diğer bölgelerinde yaşayan Han Çinlileri her zamankinden daha acil bir şekilde Uygurların ve ezilen azınlıkların mücadelesini merkeze almaya ve onlarla birlikte mücadele etmeye devam etmelidir.

Urumçi yangınında hayatını kaybedenler için hesap sorulmasını talep ediyor ve sistemin radikal değişimi çağrısında bulunuyoruz:

Talepler:

1-İnsanları evlerinde zorla alıkoyan ve temel ihtiyaçlara erişimlerini engelleyen mevcut tecritleri kaldırın.

2-COVID-19 için zorunlu PCR testleri kaldırılsın.

3-Enfekte olanların evde izole edilmesine izin verin, ciddi semptomları olanlar ise hastanede tedavi hakkına sahip olsun; enfekte olan ve olmayan bireylerin mobil kabin “hastanelere” zorla nakledilmesini ve izole edilmesini iptal edin.

4-Bireylere kendi sağlık hizmetlerini seçme hakkı tanıyarak çoklu aşı seçenekleri sunun.

5-Sitong Köprüsü protestocusu Peng Zaizhou ve protestolar nedeniyle gözaltında tutulan diğer siyasi tutuklular serbest bırakılsın.

6-Sorumsuzca alınan sokağa çıkma yasağı tedbirlerinin neden olduğu ölümler için ülke çapında yas ilan edilmesi çağrısında bulunun.

7-Pandeminin kötü yönetiminden sorumlu bürokratların istifasını sağlayın.

8-Pandemi kontrol önlemleri tıp uzmanları tarafından bilgilendirilmeli ve halk arasında demokratik bir şekilde yürütülmelidir.

9-İnsanların konuşma, toplanma, örgütlenme ve protesto özgürlüğü haklarını koruyun.

10-Bu protestoların içinde ve ötesinde bağımsız işçi gücünü destekleyin; 996 çalışma programı gibi işçi karşıtı uygulamaları kaldırın ve işçilerin siyasi hayata daha kapsamlı bir şekilde katılabilmeleri için grev ve öz-örgütlenme haklarının korunması da dâhil olmak üzere iş hukuku korumalarını güçlendirin.

Stratejiler:

1-Herhangi biri polis tarafından tehdit edilirse, diğerleri onları desteklemek için ayağa kalkmalıdır.

2-Başkalarının daha radikal sloganlar atmasına engel olmamalı, ancak sistemin değişimi için olumlu ve somut taleplere öncelik vermeye çalışmalıyız.

3-Sistemin kendisini tamamen demokratikleştirmediğimiz sürece sistem içindeki siyasi otoritelerde yapılacak değişiklikler faydalı olmayacaktır.

4-Sokakları ve şehir meydanlarını uzun süreli işgal etme gibi riskli bir taktikten kaçının; yetkililerin protestocuları kolayca bastırmasını önlemek için “Su Ol” tarzı seferberliği benimseyin.

5-Protestoların ötesinde, topluluklar ve işyerleri arasında karşılıklı yardımlaşma ve öz-örgütlenmeyi güçlendirin.

Bugün Çin’de insanlar Sitong Köprüsü protestocusu Peng Zaizhou’nun “daha fazla zorunlu PCR testi değil, demokrasi” talebiyle yaptığı kitlesel eylem çağrısı etrafında harekete geçmeye başlıyor. Bu hareketin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz, ancak Çin’de demokratik mücadele için uzun vadeli stratejik bir program oluşturmaya devam etmek için Hongkonglular, Tayvanlılar, Uygurlar ve Tibetliler de dahil olmak üzere anakarada ve yurtdışında öğrenciler, işçiler ve diğer marjinal gruplar tarafından bağımsız kitlesel örgütlenmeyi teşvik etmeye devam ediyoruz.

Gelişmekte olan bu hareketle dayanışma içindeyiz ve Çin hükümetini vatandaşlarının geçim kaynaklarına ve temel sivil özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz.

Dipnotlar:

(1) ÇKP’nin kitlesel gözaltı ve izleme taktikleri Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki (XUAR, “Sincan”, “Kuzeybatı Çin”, “Doğu Türkistan”, “Uygurya”, “Gulca”, “Tarbagai” olarak da bilinir) birçok topluluğu etkilemektedir, ” “Altay”, “Dzungarstan ve Altishahr” ve/veya “Dzungaria ve Tarim Basin Bölgesi” ve bundan böyle “Sincan” olarak anılacaktır), en görünür şekilde Uygurlar, ancak daha az önemli olmayan diğer yerli ve azınlık etnik gruplar.

Oldukça tartışmalı bir terim olan Sincan (新疆) özel adı ilk kez 18. yüzyıl imparatoru Qianlong tarafından kullanılmış ve 19. yüzyılın sonlarında Zuo Zongtang’ın bölgeyi yeniden işgal etmesi üzerine XUAR’a verilmiştir. Mandarin Çincesinde “yeni bölge”, “yeni kenar” veya “yeni sınır” anlamına gelmektedir.

Dışarıdan gelenler olarak, bölgede yerleşimci sömürge baskısına maruz kalanların kurtuluşunu en iyi nasıl savunabileceğimiz konusunda yoldaşlarla sohbet etmekten memnuniyet duyuyoruz. Bildiğimiz kadarıyla doğru terminolojiyi kullanmak ve ÇKP’nin kitlesel gözaltı ve kültürel soykırım kampanyasının XUAR bölgesindeki çok sayıda topluluğu nasıl farklı şekilde etkilediğini kabul etmek bu çalışmanın önemli unsurlarıdır. Başka sorularınız ve yorumlarınız varsa lütfen bizimle iletişime geçin.

Kaynak: LAUSAN

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu