GüncelYorum

OKUR POSTASI | Cumhurbaşkanlığından Başkomutanlığa: Erdoğan

R. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı sıfatından, Başkomutanlık sıfatına geçmesiyle gerçekleşen Garê operasyonu, hem gerilla güçlerine karşı hemde muhalefete karşı başlatılan yeni bir hamlenin tezahürü olarak gerçekleşti.

R. Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı sıfatından, Başkomutanlık sıfatına geçmesiyle gerçekleşen Garê operasyonu, hem gerilla güçlerine karşı hemde muhalefete karşı başlatılan yeni bir hamlenin tezahürü olarak gerçekleşti.

Toplumsal ve politik muhalefeti kriminalize etmeye yönelik başlatılan Garê operasyonu ülke içinde uygulanan sıkıyönetim sisteminin AKP-MHP iktidarıyla daha çok hissedilmesine neden oldu. Özellikle Garê saldırısının başarısızlığıyla büyük bir mağlubiyet yaşayan iktidar ve yandaşları, kendi iktidar istikrarları için yeni şiddet ve baskı politikalarını uygulamaya zaman kaybetmeden başladılar.

Türkiye halkına ve Kürt ulusuna karşı hesap vermek yerine, hesap sormayı tercih eden AKP-MHP gücü, özellikle Kürt halkı üzerine şiddet uygulamayı bir yönetim modeli olarak benimseye ısrarla devam etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın günler öncesinden Türkiye’ye vereceği müjdenin bir sonucu olması beklenen Garê operasyonu, iktidarın yenilgisiyle neticelenince Erdoğan’ın ulusa sesleniş konuşması, Türk ulusunun moralini bozan bir hezimetle sonuçlandı.

Kürt halkına saldırılarıyla egemenliğini sürdürmeye çalışan AKP iktidarının artık kendi seçmenlerine savaştan ve kan dökmeden başka bir şey verememesi, gelecek seçimler açısından AKP-MHP blokunu ve militarist zihniyeti çıkmazlara düşüren gelişmeler yaşatmaktadır.

Türkiye halklarına siyasi linçler yaşatan AKP hükümeti, ülke yönetiminde yarattığı kaosların üzerini örtmenin ve gündem değiştirmenin bir yöntemi olarak başlattığı Garê operasyonu, hem gerillaların elinde bulunan rehineler ve aileleri açısından hem de Kürdistan savaşçılarının ve halkları açısından Türk devletinin gaddarlığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Yıllardır esir bulunan askerlerin geri alınmasına dair herhangi bir girişimde bulunmayan AKP iktidarının yıllar sonra rehineleri bahane ederek Garê saldırısını gerçekleştirmesi; Kürdistan ve Kürt halkına yönelik doymak bilmez intikam açlığından başka bir şey değildir. Böylelikle Türkiye ve Kuzey Kürdistan coğrafyasında yaşayan bütün halkları temsil eden HDP’ye ve siyasi hükümlerine daha ağır baskı koşulları yaşatılmak istendiği, özellikle saldırının Öcalan’ın tutuklanma sürecinin arifesinde başlatılmasıyla kanıtlanmaktadır.

Devletler açısından siyasal ilişkilerin ve bürokrasinin politik çözümler konusunda ne kadar önemli olduğunu bilen TC’nin, buna rağmen herhangi bir diyaloğa başvurmadan toplumsal sorunları şiddetle çözmeye çalışması, AKP iktidarı tarafından devamlı tekrarlanan bir politik anlayış tarzıdır.

Uluslararası devlet sistemlerine göre, AKP tarafından yapılmış olan Garê saldırısı sonucu, AKP-MHP hükümetinin onca can kaybı nedeniyle istifa etmeleri gerekirken; Osmanlı devlet mirasını sürdüren Tayyip iktidarının Saray’da siyasi egemenliğini sürdürmeye devam etmesi; Erdoğan iktidarının Uluslararası yasaları tanımadığını izah etmektedir.

Garê operasyonu ve sonuçları için BM’in ve Kürdistan Hükümeti’nin gerçeklerin ortaya çıkması için duyarlı olmaları insani ve evrensel bir sorumluluktur. Türkiye yargısının ve sivil toplum kuruluşlarının bu saldırının nedenlerini ve sonuçlarını daha detaylı incelemesi ve sorgulaması, yaşanılması mümkün olabilecek saldırıları önleme adına önemli başlangıçlar olacaktır.

Kürt meselesinde TC’nin Kürt halkına yönelik tek yaklaşım biçimi olan askeri müdahaleler, çözümsüzlükleri artıran ve demokratik devlet sistemini imkansızlaştıran darbeci ve işgalci uygulamaların Kürt halkına karşı gelenekselleşmiş yaptırımlarıdır.

Başkomutanlık ruhuyla Erdoğan ve iktidarının yapmış olduğu Garê operasyonu toplum vicdanı tarafından karşılıksız bırakılırsa; ilerde Erdoğan’ın Rojava’ya ve Güney Kürdistan’a yönelik saldırı politikaları kendini meşrulaştırmak için fırsatlar kollayacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu