Güncel

Cumartesi Anneleri 757. hafta | ‘Adalet devletin temeliyse’ Türkiye’de devletin temeli çürümüştür

Cumartesi Anneleri eylemlerinin 757. haftasında 12 Eylül AFC’sinin gözaltında kaybettiği Hüseyin Morsümbül’ün akıbeti soruldu

İstanbul: Cumartesi Anneleri 757. hafta eyleminde 12 Eylül askeri faşist cuntasının Bingöl’de gözaltında kaybettiği Hüseyin Morsümbül’ün akıbeti soruldu. Eylem Galatasaray Meydanı’nın 58 haftadır yasaklanmasından dolayı İHD İstanbul Şubesi’nin önünde yapıldı. Eylem öncesi ve sırasında İHD’nin çevresi polis ablukası altına alınırken giriş-çıkışlarda arama yapıldı. BU haftaki eyleme HDP’li vekiller Ömer Öcalan ile Oya Ersoy da katıldı.

Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesinin tüm aktörleri sorumludur

Eylemde ilk olarak basın metni okundu. Besna Tosun tarafından okunan metinde kayıp yakınlarının mücadelesine değinilerek adaletin yerini bulması, taleplerinin gerçekleşmesi için “insan hak ve özgürlüklerine dayanan, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlete ihtiyaç olduğu” belirtildi. Türkiye’deki hukuksuzluğa dikkat çekilerek devam eden açıklamada: “Eğer yasama, yürütme ve yargıda adalet yoksa orada hukuk devleti de yoktur. Mahkeme duvarlarında yazıldığı gibi ‘Adalet devletin temeliyse’ Türkiye’de devletin temeli çürümüştür” denildi.

Ardından 12 Eylül AFC’si tarafından Bingöl’de 18 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alınan ve akıbeti bir daha öğrenilemeyen Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedilme sürecini paylaşan Tosun:

“Yıllardır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden başta dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak ve Bingöl İl Alay Komutanı Beşir Akın sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden olayın gerçekleştiği dönemde Bingöl Jandarma Komutanlığında görev yapan amir ve personeller sorumludur. Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden 12 Eylül Darbesinin tüm aktörleri sorumludur” ifadelerini kullandı.

Tosun’un ardından Hüseyin Morsümbül’ün yengesi Ayten Morsümbül seslendi. Morsümbül, Hüseyin’in annesi Fatma Morsümbül’ün 36 yıl oğlunu aradıktan sonra oğluna hasret bir şekilde hayatını kaybettiğini belirtti. Fatma Anne’nin bıraktığı yerden Hüseyin’in akıbetini öğrenene kadar mücadeleye devam edeceğini de vurgulayan Ayten Morsümbül:

“Fatma Ana yok ama ben buradayım. Onun davasını, adalet arayışını ben sürdüreceğim. Sağ olduğum sürece buradayım. Hüseyin’i ben arayacağım, kemiklerini ben isteyeceğim. Onun yerine kemiklerini ben sırtımda taşıyacağım. Polis değil adalet istiyorum ben. Bu annelerin acıları yeter” ifadelerini kullandı.

Ayten Morsümbül’ün ardından, İHD Eşgenel Başkanı Av. Eren Keskin konuştu. Keskin, Türkiye tarihinin katliamlar tarihi olduğu ve bu katliamlarla ilgili değişmeyen tek şeyin cezasızlık olduğunu belirterek Hüseyin Morsümbül davasında da aynı şeylerin yaşandığını vurguladı:

2003 yılında Hüseyin Morsümbül vatandaşlıktan çıkarılmış.

“Aslında aile hep bir soruşturma var zannediyor ifade verdikleri ilk günden itibaren bir dosya olduğunu zannediyor. Ama aileye böyle bir dosya olmadığı bilgisi verilmiyor. Aile gördüğü baskılar nedeniyle Kürdistan’dan göç emek zorunda kalıyor”

Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesine ilişkin dava sürecini de aktaran Keskin:

“Biz önce 2011 yılında içişleri bakanlığına bir başvuru yaptık ve olayla ilgili bilgi istedik. Bakanlık bizi savcılığa yönlendirdi suç duyurusunu yaptık. Burada nüfus kayıtlarında inceleme yaptık ve gördük ki ailelere kayıplarınızı bulacağız diyen Tayyip Erdoğan döneminde 2003 yılında Hüseyin Morsümbül vatandaşlıktan çıkarılmış. Yok ettiğiniz insanı bir de vatandaşlıktan çıkarıyorsunuz. Benzer dosyalarda ya kaçtı belgesi düzenlemişler ya da vatandaşlıktan çıkarmışlar. Suç duyurumuzu yaptıkların sonra 4 yıl dosya savcılıkta kaldı. 4 yılın sonunda gördük ki hiçbir araştırma yapılmamış”

Türkiye’nin BM Gözaltında Kayıplara Karşı Sözleşme’yi imzalamadığını da aktaran Keskin, bu sebeple birçok kayıp dosyasının zaman aşımına uğratılarak kapatıldığını vurguladı.

Hüseyin Morsümbül

12 Eylül askeri darbesinin ardından, 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. “Oğlumu nereye götürüyorsunuz” diyen annesine ” ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir” denildi.
Hüseyin geri gelmeyince ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığına gitti. Ancak kendilerine “Bizde yok” cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanefi Morsümbül ağır işkence gördü.Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
İHD avukatının 2011 yılında yaptığı suç duyurusu ile Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedildiği dönemde görevli dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı. Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi.
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemediği gerekçesi ile lek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. 20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu