GüncelManşet

(Panorama) Yeni yılda da Kürt’e düşen; isyan, direniş, serhildan ve zafer olacak!

Ocak

2014 yılı, Rojava’nın kuruluşunun ilan edilmesiyle başladı adeta. Elbette bu gelişme Türkiye’de büyük yankı uyandıracaktı fakat Ocak ayında TC, bir yandan tutuklu BDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak’ı “hak ihlali” yaşandığını düşünerek tahliye ederken (4 Ocak), diğer yandan ise başta Kürt tutsaklar olmak üzere hapishanelerde hasta olan kişileri “tehlikeli oldukları” gerekçesiyle tabutlamadan çıkarmadı. Sonuç olarak Bitlis E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulduğu tek kişilik hücrede; aç bırakılan, kalp krizi geçiren, zamanında müdahale edilmeyen ve 18 gündür hastanede yaşam mücadelesi veren 45 yaşındaki Seyithan Taşkıran adlı tutsak, 4 Ocak’ta hayatını kaybetti.

2 Ocak tarihinde ise, Sincan Gençlik ve Çocuk Hapishanesi’nde bulunan 12 çocuk tutsağa gardiyanlar tarafından işkence yapıldığı ortaya çıktı. Özellikle PKK ve KCK davasından tutuklu çocuk tutsaklara tecavüz edildiğinin ortaya çıkmasından bu yana hak ihlallerinin daha bir görünür olduğu çocuk hapishanelerinden bir bir istismar haberleri geldi. Ancak Sincan, bu hapishaneler arasında en saldırganı olarak tarihe kazındı. Yine yaklaşık iki yıldır savaşın sürdüğü Rojava, kantonlar şeklinde örgütlenerek kendi yönetimini ilan etti.

 

Şubat

Rojava kantonlarının özerkliğini ilan etmesinden sonra birçok ili de kutlamalar yapıldı. KCK davalarından tahliyeler olurken, diğer yandan da devlet, Şubat ayı boyunca birçok ilde özel harekat polisleri eşliğinde operasyon yaptı, birçok kişiyi tutuklandı. Dolayısıyla devletin hazırladığı “Demokratikleşme Paketi”nin samimiyetsizliği büyük tartışma yarattı.

Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin yıldönümünde yapılan eylemlere birçok yerde devlet saldırısı gerçekleşti. Wan, Cizîr, Adana, Merdîn, Lice, Şirnex, Erzirom ve Elîh’te polis oldukça sert saldırdı. Ocak ayında Roboskî sınırında inşa edilen “güvenlik yolu” protesto edilirken, devlet protestolara gerçek mermiler ile saldırdı. Zaman zaman gerilla bulunduğu iddiasıyla gerçekleştirilen saldırılar, yeni katliamlara adeta davetiye çıkardı. Rojava’da ilan edilen özerklikten sonra TC, birçok noktada Rojava sınırına askeri yığınak başlattı. IŞİD, sınıra yakın bölgelerde hakimiyetini artırdı.

 

Mart

Yaklaşan seçimlerle birlikte T. Kürdistanı’nda HÜDA-PAR; Fethiye, Rize, Tekirdağ, Foça, Niğde,Maraş, İstanbul, Ankara’da ise sivil faşistler aracılığıyla HDP ve BDP’ye devlet tarafından saldırılar örgütlendi. IŞİD, Rojava’ya dönük saldırılarını Heseke’de yayımladığı bildiri ile başlattı. Yayımlanan bildiride Rojava’nın Kürtlerden arındırılması için saldırı başlatılacağı duyuruldu. IŞİD, Qamişlo’da Ekoloji ve Belediye binasına intihar saldırısı düzenledi.

Amed’de, Hewsel’de ağaç kıyımına karşı bir ay sürecek çadır eylemi başlatıldı. Bu sürece, Türkiye’nin birçok noktasından da destek geldi. Rojava-Türkiye sınırından geçiş yapmak isteyen halka TC askerleri tarafından ateş açıldı. Türkiye’nin yanı başında yükselen mücadeleye olan saldırganlığı, bu ölümlerde vücut buldu.

17 Mart’ta Rojava’nın Kobane kantonu dış ilişkiler heyeti Ankara’ya geldi. Heyet, konsolosluklar nezdinde bir dizi temasta bulunacaktı ancak bakanlıklar görüşmeyi kabul etmedi. Xalepçe katliamının 26. yıldönümü nedeniyle protestolar yapılırken; Newroz kutlamaları iki hafta öncesinden başladı, eylemlere dönük polis saldırılarında iki kişi ağır yaralandı.

Yerel seçimlerin sonucunda BDP ve HDP oy oranlarını artırırken, provokasyon çıkarıldı. Meletî,Tetwan, Riha, İstanbul, Bedlîs ve birçok yerde elektrikler kesildi, oylar çalındı. Devlet, elektrik kesintilerini, “Trafoya kedi girdi” diye açıkladı.

 

Nisan

Seçimlerden sonra YSK’ya itiraz rekoru kırıldı. Usulsüzlükler protesto edildi. BDP milletvekilleri, HDP’ye katıldı. Rojava’nın Kobane Özerk Kantonu’nda IŞİD çeteleri ile YPG güçleri arasında çatışmalar devam etti. IŞİD, Qamişlo’ya intihar saldırıları düzenledi. KDP, Federal Kürdistan Bölgesi ile Rojava sınırında “güvenlik” bahanesiyle hendek kazmaya başladı. TC de Kobane ve Efrin sınır hattına hendek kazarken; hendeklerin, KDP ve MİT anlaşması sonucu kazıldığı iddia edildi. Rojava direnişini kırmak ve olası bir saldırıda zor durumda bırakmak amacıyla açılan hendekler, Nusaybin-Qamişlo sınırında protesto edildi; Rojavalılar sınırda hendeklere karşı nöbet başlattı.

Türkiye’de TC, Irak’ta KDP protesto eden kitlenin üzerine ateş açtı. Peşmerge, sınırı geçmek isteyen bir genci öldürdü. Ayrıca TC, sınır hattına askeri sevkiyat yaptı. Colemerg’in Meskan Dağı’nda kalekol yapımını binlerce kişi protesto etmeye başladı. Günlerce sürecek olan ve çadır direnişine dönüştürülen eylemlere asker oldukça sert saldırdı, gerçek mermiler kullandı.

 

Mayıs

1 Mayıs kutlamaları yapıldı, T. Kürdistanı’nda ve Rojava’daki kutlamalarda KDP ve TC’nin sınırda kazdığı hendeklerin protestosu damga vurdu. Lice’de kalekol protestosu devam etti. Ay boyunca Lice’de çatışmalar devam ederken, çok sayıda kişi polis saldırısıyla ciddi şekilde yaralandı.

8 Mayıs Dersim’in Ovacık ilçesinde, Kuşluca Jandarma Karakolu’na inşaat malzemesi taşıyan bir kamyon TKP/ML TİKKO gerillaları tarafından uyarı amaçlı yakıldı.

Rojava’nın Cezire kantonunda bulunan Serekaniye’de YPG, IŞİD’e karşı operasyon başlattı. Yaşanan çatışma sonucunda şehir merkezi, IŞİD’den temizlendi. Heseke’de ise Suriye rejim güçleri YPG’ye saldırdı, çatışma sonucunda rejim askerleri kayıp verdi. Rojava-Türkiye sınırından geçiş yapmak isteyen bir çocuk vuruldu, bir kadın ise öldürüldü.

Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden katliamı, ülkenin birçok ilinde protesto edildi. T. Kürdistanı’nda Dersim, Amed, Şirnex, Colemerg, Sért, Wan ve birçok şehirde eylemler yapıldı; yapılan eylemlere asker ve polis sert bir biçimde saldırdı.

Mayıs ayı şehitleri, birçok ilde anıldı. HDK ve Partizan tarafından örgütlenen Dörtler ve Kaypakkaya anmalarının Taksim ayağında polis saldırısı yaşandı, çok sayıda gözaltı gerçekleşti. Ayrıca Kaypakkaya, Partizan tarafından mezarı başında anıldı.

Gezi İsyanı, yıldönümünde hemen her şehirde eylemlerle karşılandı. Yapılan eylemlere birçok bölgede polis saldırısı yaşandı. Saldırılar, Gezi sürecini aratmadı.

 

Haziran

T. Kürdistanı’nda Haziran ayı ve sonraki süreci kapsayan halk direnişi damgasını vurdu. Amed’in Lice ilçesinde karakol- kalekol yapımlarına karşı halk, TC ordusunun katliamcı zihniyetine karşı yaklaşık 1 ay boyunca direndi. TC ordusu hemen her gün Lice’deki çadırlara sabah saatlerinde ya da canları ne zaman isterse baskın yapmaya ve halka saldırmaya başladı. Saldırılar sonucunda Ramazan Baran, Hacı Akdemir, Abdullah Akkulu yaşamını yitirdi ve yaklaşık 10 kişi yaralandı.

13 Haziran’da IŞİD, Musul’u işgal etmesinin ardından Irak’ta iki kenti daha ele geçirdi.

 

Temmuz

IŞİD, 4 Temmuz’da Şengal’e saldırılarını yoğunlaştırdı. IŞİD 5 Temmuz’da Musul ve Telafer’de bulunan birçok mezar, türbe ve Şii camii dinamitle yerle bir etti. 15 Temmuz’da T. Kürdistanı’ndan halk, Kobane’ye destek amaçlı Riha’nın Birecik ilçesinde yaklaşık 1 ay sürecek olan nöbet çadırı eylemi başlattı. Riha’nın dışında Qamişlo- Nîsebin sınır hattında da halka destek olmak için nöbet çadırı eylemi başlatıldı.

Günler, çadır eylemleriyle ilerlerken 17 Temmuz’da IŞİD Kobane’nin doğu ve batı cephesine saldırmaya başladı. Saldırılar zaman geçtikçe büyümeye başlayınca 19 ve 22 Temmuz’da Rojava halkıyla dayanışma için Colemerg, Şirnex, Sêrt ve Amed’den Kobanê’ye yardım tırları gönderildi. Çatışmaların azalması üzerine ve Temmuz ayı başında kurulan nöbet çadırlarının kaldırıldığına dair açıklama yapıldı.

 

Ağustos

Ağustos’un ilk haftalarından itibaren geldiğimiz sürece kadar Türkiye ve dünya basınına büyük, destansı bir direniş tarih sayfalarına geçti. 3 Ağustos’ta IŞİD’in Şengal’i işgal etmesiyle ortaya korkunç bir tablo çıktı. Bu tabloda yaklaşık 3 bin kişi katledildi. Şengal dağlarındaki trajedi uzun süre devam etti. Bu savaşta da en çok mağdur olanlardan biri çocuklardı. IŞİD, küçük çocukları yüzlerinde yarım kalan sıcak gülüşleriyle beraber diri diri toprağa gömdü.

4 Ağustos’ta Şengal’de savaş üstünlüğünü kazanan YPG-HPG, güvenlik koridorları oluşturdu. Bu koridorlardan yaklaşık 20 bin Êzidi Rojava’ya geçti; geri kalanlar ise Roboski, Silopi, Mêrdin ve Amed’de oluşturulan kamplara yerleştirildi. HPG’nin Şengal hamlesi, tüm dünyada büyük sempati ve destek topladı; emperyalistleri planlarını değiştirmek zorunda bıraktı. Cezaa’da IŞİD ile YPG arasında Ağustos ayı boyunca süren çatışmada, YPG BİM savaşın bilançosunu açıkladı; 3’ü emir 473 çete üyesi öldürüldü, 52 YPG savaşçısı ölümsüzleşti.

YPG’nin açıklamalarına göre; 2–7 Ağustos tarihleri arasında Şengal ve Rabia’da yaşanan çatışmalar sonucunda 170 IŞİD’li öldürülürken, 9 YPG’li şehit düştü. 8 Ağustos’ta Maxmur’da çıkan çatışmada, haber takibi yaptığı sırada Deniz Fırat şehit ölümsüzleşirken, 10 Ağustos’ta Fırat’ın cenazesi Wan’da toprağa verildi ve binlerce kişi Deniz’i, özgür bir gelecekte görüşme umuduyla ölümsüzlüğe uğurladı.

19 Ağustos’ta yine Amed’in Lice ilçesine bağlı Sîsê köyünde PKK komutanlarından Mahsum Korkmaz’ın (Êgit) heykeline ilişkin Lice Sulh Ceza Mahkemesi tarafından alınan yıkım kararının ardından sabah saatlerinde bölgeye operasyon yapan asker, halkın üzerine ateş açtı. Askerin açtığı ateş sonucu bir kişi hayatını kaybetti. 20 Ağustos’ta AKP hükümeti, T.Kürdistanı’nda sürekli gerçekleştirdiği elektrik kesintilerini bu sefer de Derik ve Kızıltepe’de uyguladı. Kesintileri protesto eden köylülere ise asker saldırdı.

 

Eylül

2011 Temmuz ayında kuruluşunu ilan eden Rojava kantonlarda savaşa rağmen inşa ediliyordu. 1 Eylül’de Qamişlo’da Mezopotamya Akademisi açıldı. Eylül’ün sonlarına doğru Pirsûs’ta bulunan Mürşitpınar Sınır Kapısı’nda ve Kobanê’ye sıfır nokta olan Dewşan, Etmenak, Qop, Elizêr köylerinde gece gündüz uykusuz nöbet direnişi başlatıldı.

Büyük özveriyle ilerleyen direniş nöbetlerine, TC askeri ve polisi sürekli gaz bombalarıyla ve silahlarla saldırılar düzenledi; saldırılar sonucunda 70’e yakın gözaltı gerçekleştirilirken, çok sayıda kişi de yaralanıyordu. 30 Eylül’de ise TC askeri, Pirsûs’un Kobanê’ye sınırı olan köylerde hendek kazımlarına başlayarak geçişleri engellemeye çalışmıştı. Eylül ayında ABD, IŞİD’e karşı müdahalede bulunulması için koalisyon oluşturmayı önerdi. Yaklaşık 10 ülkenin içinde olduğu koalisyonda Türkiye yer almadı.

 

Ekim

1 Ekim’de IŞİD ve TC askeri aynı karede haberi, Kürt halkındaki serhıldan ruhunu körüklemeye başladı. Ekim’in başından beri her üç cephede şiddetli çatışmaların yaşandığı Kobanê’nin Miştenûr tepesine dönük çeteciler tarafından gerçekleştirilen 5 saldırının YPG/YPJ güçleri tarafından kırıldığı açıklanırken, 4 Ekim gecesinde Miştenûr tepesinde YPJ’li Arîn Mîrkan, IŞİD çetelerine dönük kahramanca fedai eylem gerçekleştirdi. 5 Ekim’de IŞİD’e karşı girdiği çatışmada MLKP Rojava savaşçısı Suphi Necat Ağırnaslı şehit düştü.

Kobanê’de çatışmaların yoğunlaşması ve geçişlerin izin verilmemesi üzerine T. Kürdistanı’nda büyük bir serhildan yaşandı. 6-8 Ekim Kobanê Serhildanı diye anılacak olan eylemler, KCK ve HDP’nin Kürt halkının sokaklarda olması gerektiği çağrısını yaptıktan sonra yoğunlaştı. Bir anda her yer Kobanê, her yer direniş alanına dönüşü. T. Kürdistanı’nda yaklaşık 35 şehirde büyük serhildanlar ve ölümler yaşandı. 3 gün boyunca yaşanan çatışmalardan hafızalara kazınan; 140 kişinin yaralanması ve 48 kişinin ölmesi oldu; ölüm ve yaralanmalar, tek başına asker ve polis kurşunlarıyla değil aynı zamanda Hizbullahçıların politikaları ile de bağlantılıydı. Bütün bunlar yaşanırken, devletin yaptığı en gerici hamlelerden biri 7- 9 Ekim arasında yaklaşık 7 ilde OHAL ilan etmesi oldu.

IŞİD’in saldırısıyla birlikte T. Kürdistanı’ndan çözüm sürecinin bittiğine dair yorumlar yapılmaya başlandı ve Karayılan, çözüm sürecinin artık son bulduğuna dair bir açıklama gerçekleştirdi. Demirtaş ise Öcalan’ın sürecin bittiğine dair açıklaması olmazsa sürecin uzayacağını söylemişti.

Eylül aylarında başlayan çözüm süreci tartışmaları Ekim ayında Kobanê serhıldanından sonra farklı bir boyut almaya başladı. AKP’nin sürecin biteceğine dair yaptığı açıklamalar ve yasallaştırdığı “güvenlik paketi”, HDP cephesinden olumsuz karşılanırken; barış gerçekleşene kadar sürecin devam edeceği vurgulandı. 29 Ekim’de, Rojava direnişine kulak tıkayan Peşmerge, 31 Ekim’de Mürşitpınar Sınır Kapısı’ndan Kobanê’ye geçti.

 

Kasım

Bu ay, gündeme tutuklama ve gözaltı ayı olarak girdi. Dünyada ilan edilen 1 Kasım Dünya Kobanê günü T. Kürdistanı’nda büyük mitinglere ve barış söylemlerine sahne olmuştu ama TC, Ekim serhildanından korktuğu için; “makul şüpheli” gerekçesiyle “temizlik” yapmaya başlayarak 894 kişiyi gözaltına aldı, 386 kişiyi tutukladı.

Kasım başlarında Kobanê’ye geçmeye hazırlandığı sırasında, bir uzman çavuş tarafından hedef alınarak vurulan Kader Ortakaya şehit düştü. Kader’in şehit düşmesi T. Kürdistanı’nda büyük bir öfkeyle karşılandı ve her yerde protesto eylemleri gerçekleştirildi. 10 Kasım’da Amed’de, bir araya gelen kadın kurumları “25 Kasım KadınaYönelik Şiddete Karşı Uluslararası MücadeleGünü”nü Kobanê direnişini büyütmek üzere sınıra gitti ve sınır, 25 Kasım’da bütün kadınların “Kobane’de Arîniz, sınıra karşıKaderiz” sloganıyla birleştiği yer oldu.

29 Kasım’da açıklama yapan YPG BİM, IŞİD çetelerinin Kobanê’yi işgal etmek amacıyla başlattıkları saldırıların 76. gününde devam ettiğini söyleyerek, “IŞİD, Rakka, Minbic gibi önemli merkezlerindenyaptıkları takviye güç veağır silah desteğiyle dün geceden beriKobanê’nin güney ve doğu cephelerindensaldırı düzenlemektedir” demişti.

 

Aralık

12 Aralık’ta yapılan açıklamada TKP/ML TİKKO savaşçıları direnişin parçasını olduklarını bildirdiler. MLKP Rojava savaşçısı Sibel Bulut’un Kobanê’de 12 Aralık’ta IŞİD çetecilerine karşı güney cephesinde yürütülen operasyonda yaşamını yitirdiği duyurulurken, Sibel Bulut’un anması Dersim’de binlerce kişi tarafından yapıldı.

20 Aralık’ta Şengal-Rojava koridorunun açılması için başlatılan operasyon kapsamında Rojava’nın Cezaa bölgesi ile Irak Kürdistanı tarafında 7 köy daha çetelerden temizlenirken yaklaşık bir aydır IŞİD işgali altında kalan Şengal’in en büyük kasabası olan Xanesor kasabası özgürlüğüne kavuştu. IŞİD çetecilerinin 15 Eylül tarihinden itibaren yoğun saldırılarla işgal girişiminde bulunduğu Kobanê’de sergilenen büyük direniş, IŞİD’in bölgeyi bir bütün olarak ele geçireceği üzerine yapılan hesaplara rağmen 23 Aralık’ta 100’ncü gününü doldurdu.

Rojava’da direniş ilmek ilmek örülürken; devlet, bu sefer de HÜDAPAR eliyle Cizre’de katliam yaptı. YDGH şahsında Kürt Hareketi’nin denetim kurduğu Cizre’de devlet provokasyon yaratarak “İslamcı” katillere 3 kişiyi öldürttü. Sonuç olarak; direnişle gözünü açan 2014, bir sonraki yıla direniş devretti. TC’nin ve emperyalistlerin uzun süreli hesapları göz önünde tutulduğunda, birkaç yılın daha bu tempo ile gideceğini görmek zor olmuyorken; Kürtlerin de tüm dünyaya kanıtladıkları destansı direnişinin de yeni zaferlere gebe olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok sanırız. Yani, yeni yılda da Kürde isyan, serhildan ve mücadele düşüyor.

 

[widgetkit id=1019]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu