Manşet

Parmak acısında direniş zordur(video haber)

Bugün günlerden 7 Ocak. Kuzu Deri direnişinin 22. Gününde İstanbul’a kar yağıyor. Kış direniş kırıcıdır. Öfkesini parmak uçlarında hissettirir önce. Hafif bir titremeyle başlayan ürperti yerini yerinde durmayan bir rahatsızlığa bırakır. Bu rahatsızlık an an, gün gün, ay ay tekrarlanırken artık hazırlanmıştır iradenin sınanış tezgahı…

 

Telaşlı bakışlar, parmak ucu acılar yok olup giderken, soluk kesen soğuk bilince erişmeye çalışır. Tam da budur iradenin sınanışı.

İşçi direnişleri bu soğukta patrondan çok kışa ayaza karşı koyar. Bu sürecin sonu bir hesaplaşmadır. Patrona dirençli bir başkaldırıdır. Emeğin sonsuz gücünün toplumsallaşması ve buna yapancılaşmanın bertaraf edilmesi için bir teneke ucunda, kor bir ateşte öfke pişirilip umuda dönüştürülür. Bu irade bilinci ya çelikleştirecek ya çelikleştirecek.

 

Kuzu Deri direnişini özgür gelecek gazetesi olarak ziyaret ettiğimiz bugün bilek kesen soğukta yine derin düşüncelerin ve apansız hızlanan adımların gücünde direniş sahasına vardık. Öyle ki Kazlıçeşme durağı tekrar açıyordu kapılarını direnişçi ve ziyaretçilerine. İstasyon durağının her yanı bir direniş destanının yaşandığı fabrikaların mimarilerini saklıyordu bağrında. Kuzu Deri direnişçisi Mehmet Şefikdağ’ın söylemiyle Kazlıçeşme direnişinin gerçekleştiği bir bölgede direniyorum… Tarihin bir serüveninde daima izleyeceğimiz o coşkulu Kazlıçeşme direnişi coşku veriyordu Kuzu Deri işçilerine.

Direniş yerine vardığımızda direnişin desteksiz bırakılmadığını görüyoruz. Bölge halkının kendilerine çorba getirdiğini söylüyor Mehmet Şefikdağ…

Röportaj talebimize olumlu yanıt veren Şefikdağ sendikalı olmanın onurunu anlatıyor. “Sendikalı olmak benim hayatımda çok şey değiştirdi. En azından boyun eğmemeyi öğrendim… Ben overlok ustasıydım. Bilirsiniz usta demek patronun adamı demek. Ama ben hiçbir zaman ustanın adamı olmadım

Kuzu Deri’ye sendikanın girip girmeyeceğine ise “ben kahin değilim ama bence buraya sendika girecek. Mücadelemiz devam edecek” diyor Şefikdağ.

 

İşçi sınıfının okulu olan direnişlerden öğrenmenin her geçen gün önemi artıyor. Son dönemlerde saldırıların arttığı/artacağı bir süreçten geçiyoruz. Bu saldırılar temel anlamda örgütsüzlüğü dayatırken, aynı zamanda devletin kendi sömürü çarkını hızlandırıyor. Kıdem tazminatının gaspı gibi önemli bir saldırının gerçekleşeceği 2013 yılında direnişlerin varlığı ve bunların politikleşip sistem hedefli konumlanması oldukça önemli bir mahiyete sahip. Sınıf bilinçli proleterlerin kayıtsız kalamayacağı direnişlerin ekonomik yönünün örgütlenip sistem hedefli bir güce dönüştürülmesi gerekiyor.

Bilinir ki kapsamlı direnişler aynı zamanda politik güç odakları için bir silkelenişi ifade eder. Bu silkeleniş gücün katlanması iken aynı zamanda sistemin kaldırım taşlarının çatlaması demektir. Bu silkeleniş sınıfın gücü olmak zorunda sınıfın gücü ise zoru başarmak zorunda.

{youtube}http://www.youtube.com/watch?v=oqH6oZXwH9A&feature=youtu.be{/youtube}

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu