Gençlik

BİR YDG’Lİ | Üniversiteler bizimdir, bizim kalacak!

OHAL ve KHK’larla tırmandırılan baskı ve şiddet politikaları her gün başka bir boyut ile karşımıza çıkıyor. 15 Temmuz darbe girişimi ile toplumun devrimci, demokrat, yurtsever kesimini hedef alan TC devleti; güç kaybettikçe saldırganlaşmakta, saldırganlaştıkça hayatın her alanına faşist diktatörlüğü yaymaya çalışmaktadır.

KHK’larla binlerce eğitim emekçisi işinden edilmiş, birçoğu gözaltına alınarak tutuklanmış, işlerinden edilerek geleceksizliğe mahkum edilmenin ağırlığı altında kimileri de hayatını sonlandırmıştı. Ancak tüm bunlara rağmen, Nuriye ve Semih’in bu sürçteki kararlı direnişi, birçok kişiye umut ışığı olmuş, direniş grev ve eylemlerle yayılmıştı. Eğitim emekçilerinin bazıları ise direnişleri karşısında kazanımlar elde etmişti.

Yine böylesi dönemlerde saldırıların özel odağı haline getirilen kadınlar; müftülük, tecavüz vb. yasa tasarıları ile korku ikliminin altında evlerine döndürülmeye, karanlık bir geleceğe hapsedilmeye çalışılmıştı. Ancak kadınlar işyerlerinde, evde, sokakta, okulda hayatın her alanında dayatılmaya çalışılan baskı ve şiddet politikalarına, sömürüye karşı; dirençle, coşkuyla OHAL’de alanları ilk dolduranlar olmuştur.

Kürt ulusuna uygulanan asimilasyon, işgal politikaları artmış, faşist TC, ÖSO ile kol kola girerek Efrin’e saldırmış, halka dönük katliamlar gerçekleştirmiş/gerçekleştiriyor. “Üç günde gireceğiz” dediği Efrin’de aylar süren direnişle karşılaşan TC, ciddi kayıplar vererek güç kaybetmiştir.

“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!”

Bu sefer yüzünü üniversitelere dönen TC, Boğaziçi Üniversitesi’nde “işgalin lokumu olmaz” diyen öğrencileri her yerde hedef göstererek gözaltına alarak tutukladı.  “Komünist gençleri okutmayacağız” diyen RTE, üniversitelere dönük çalışmalarının ilk adımı olarak “yeni üniversite” adı altında üniversiteleri bölmek-parçalamak istemektedir. Halka yeni, daha fazla üniversite olarak yansıtılan bu çalışmaların altında muhalif öğrencilerin birliğini bölme ve üniversiteleri tamamen ele geçirme çabasının olduğunu bilmekteyiz.

İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi gibi birçok üniversitenin bölünmesi gündemleşmişken “üniversite affı getireceğiz ” diyen AKP, seçim vaatleriyle üniversite öğrencilerini kandırmaya,  bütün haklarını ellerinden almaya çalışmaktadır. Tarihinde nice direnişi barındıran İstanbul Üniversitesi bölünmeye çalışılırken yarın ise ODTÜ, Boğaziçi gibi muhalif öğrencilerin etkin olduğu okullar tek tek hedef tahtasında yerini alacaktır.

Ancak hayatın hangi alanında saldırırsa saldırsın, yılgınlıkla değil direnişle karşı karşıya kalan AKP’yi, bu adımı karşısında da direniş bekliyordu. İstanbul’da Cerrahpaşa ve Beyazıt’ta binlerce öğrencinin-eğitimcinin katılımıyla gerçekleşen eylemler sürerken, Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde benzer bir direnişi görmekteyiz. Okullarının bölünmesine karşı duran öğrencilerin direnişiyle karşılaşan devlet bölünme kararını 8 Mayıs’a ertelemiştir.

Devlet, tüm gücüyle saldırırken üniversitelerdeki sese kulak verip üniversitelerde tek ses olup yankılanmanın tam zamanıdır! Kulak verin Beyazıt’tan yükselen öğrencilerin seslerine:  “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!”

Bir YDG okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu