GüncelMakaleler

SENTEZ | Emperyalist Güçler Arasındaki Keskinleşen Çelişkiler ve Ukrayna Savaşı’nı Doğru Tartışmak

Ne yazık ki, iki emperyalist blok arasında birini diğerine yeğ tutma eğilimine taraf olup Rusya’nı işgalini haklı bulan kimi yaklaşımlara da tanıklık etmekteyiz.

1949 yılında ABD önderliğinde emperyalist kapitalist sistemin dünyadaki sosyalist devletler ve sosyal mücadelelere karşı açık bir şiddet aracı olarak kurduğu NATO, Sovyetler Birliği’nin yüzündeki “sosyalist” maskeyi atması ve kapitalist sisteme açıktan dahil olmasından sonra varlık nedeni ortadan kalkmış olmasına rağmen dağılmadığı gibi sosyalizm deneyimi sonrasında kapitalist dönüşüme yönelen devletlerin kaynaklarını sömürmek üzere bir işgal aracı olarak kullanılmaya başlandı.

Yugoslavya’nın parçalanmasında etkin rol oynayan NATO, Afganistan’ın kaynaklarının yağmalanması sürecinde de uluslararası finans kapitalin sömürü faaliyetine bekçilik etti. Dünyada gelişmekte olan iki emperyalist güç olan Çin ve Rusya’nın uluslarası ticaret ve sömürü ilişkilerinde kendi lehlerine ama AB ve ABD emperyalistleri aleyhine alan açma hamleleri NATO’nun bir tehdit unsuru olarak bu ülkelere karşı öne çıkarılmasına evrildi.

Birkaç emperyalist blok arasında öteden beri hizmet etmekte olduğu NATO’nun Batı Avrupa ve ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda Rusya ve Çin’e karşı fiili olarak genişlemesi, Çin ve Rusya’nın  sınırlarında askeri yığınağını artırması NATO üyeleri ile Rusya ve Çin arasındaki kapitalist-emperyalist rekabetin askeri bir aşamaya evrilmesidir.

NATO’nun özellikle son birkaç on yıllık süreçte eski sosyalist ülkeleri üye olarak almasıyla Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Slovakya ardından da Arnavutluk ve Hırvatistan’da askeri üsler kurmuş, buralardaki yeni güçleri de Rusya’yı kuşatma stratejisinin parçası haline getirmiştir.

ABD, Avustralya ve Japonya arasında imzalanan AUKUS Anlaşması NATO’nun benzerinin Pasifik için inşa edilmesi anlamına geliyor ve bu oluşumun doğrudan hedefi de Çin. Benzer şekilde ABD’nin son yıllarda Tayvan’da askeri olarak varlığını artırması, Çin’in enerji kaynakları üzerindeki stratejik bir öneme sahip Myanmar’da kimi para-militer gruplar üzerinden bir savaş koridoru yaratma çabaları, Çin’e karşı ABD-İngiliz emperyalizminin kimi ticari kısıtlama ve yasakları uygulamaya koydukları konjonktürde daha da önem kazanıyor.

Askeri karşı anlaşma ve hamleler emperyalistler arasındaki iktisadi çekişmenin siyasi boyuttan askeri boyuta evrildiğinin ABD-İngiliz emperyalizmi ile Çin emperyalizmi boyutunda da açığa çıkması anlamına geliyor.

NATO’nun Rusya’ya karşı yayılma stratejilerinin son ve belki de Rusya’yı en çok zorlama amacı güden hamlesi de Ukrayna’ya yığılan askeri güç oluşturmaktadır. 2014 yılında AB emperyalizminin desteklediği “Turuncu Devrim” sonrasında halka ve muhaliflere karşı şiddet kullanan, katliam yapan faşist güçlerin Ukrayna’da güç kazanması ve mevcut Zelensky hükümetinin de bu güçlerin önünü açarken aynı zamanda NATO üyeliği, AB üyeliği gibi siyasi olarak Rusya’ya karşı hamleler yapması ve aynı zamanda ülkesindeki faşist grupları yine NATO üzerinden Rusya yanlısı bağımsızlıkçı güçlere karşı silahlandırması Ukrayna ile Rusya arasındaki gerilimi artırmıştır.

NATO’nun bölgede yaptığı askeri tatbikatlar, Rusya’ya karşı NATO’nun başlatacağı bir savaş için son hazırlıklar olarak yorumlanmaktaydı. NATO’nun Rusya’ya karşı bütün hamleleri ve Rusya’nın karşı hamleleri iki emperyalist arasındaki gerilimi daha da artırırken nihai olarak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline vardı.

Ukrayna’da gelişen durumu elbette ABD ve NATO’nun Rusya ve İran’ın enerji kaynaklarını ele geçirmek üzere Irak ve Suriye’de başlatmış oldukları savaştan ayrı ele alamayız. Suriye’de 2011’de başlayan ve 2013 itibariyle daha şiddetli hale gelen savaşın esas amacı Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran’ın  enerji kaynaklarının ele geçirilmesiyle tamamlanacak olan daha büyük ve geniş bir planın hayata geçirilmesidir.

Suriye’deki tarihsel-sosyal  durum emperyalist güçlere burada cihadçı çeteler üzerinden bir savaşı örgütleme olanağı sağlarken, Ukrayna’da anti-komünist eğitim ve politikalar sonucu güçlenen faşist grupları kullanma olanağı ortaya çıkartmıştır. Her iki durumda da savaşı esas örgütleyen durumundaki güç bizzat NATO ve ABD emperyalizmidir.

Rusya’nın Ukrayna işgali ve komünist tutum

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında NATO-ABD bloğu ile Rusya arasında bir tercih yapmak; bu iki güçten birini diğerine yeğ tutmak komünistlerin tutumu olamaz. Komünistler emperyalistler arasındaki savaşlarda herhangi bir nedene dayanarak güçlerden birini desteklemez.

Elbette uluslarası komünist hareketin güçlü olduğu durumda emperyalistler arasındaki savaş, dünyanın kimi noktalarında devrimci durumlar ortaya çıkarabilecek ya da buralarda işçi sınıfının devrimci iktidarının kurulmasına olanak verebilecektir ancak bu böyle olmadığı durumda dahi komünistler emperyalist güçleri ve kapitalizmin doğasını insanlığın barış içinde yaşamasına asla olanak veremeyecek olduğunu belirterek teşhir etmeli; propagandasını pasif bir barış istemine değil; tüm dünyada yükselmesi gereken anti-kapitalist, anti-emperyalist savaşın gerekliliği üzerine kurmalıdır.

Bugün dünyada giderek artan emperyalistler arası doğrudan savaş riski ve 3. Emperyalist  Paylaşım Savaşı olasılığı da göstermektedir ki doğanın kapitalistlerce tahribatından savaşlara, açlık kaynaklı kitlesel ölümlerden derinleşen yoksulluğa vb. kapitalizme rağmen ve kapitalizm koşullarında bir çözüm bulmak olanaksızdır.

Kapitalist sistemin yıkılması, tüm dünyada kapitalist devlet aygıtlarının ve bunların oluşturdukları kimi karşı-devrimci birlikteliklerin paramparça edilmesi insanlığın, doğanın ve bir bütün olarak dünyanın geleceği için zorunludur.

Rusya’nın Ukrayna işgali karşısında Ukrayna işçi sınıfı ve emekçileri ile dayanışmak; Ukraynalı devrimci komünist örgütlerle ilişkileri artırıp uluslarası alanda Rusya’nın ve NATO’nun eş zamanlı olarak emperyalist müdahale ve saldırganlıklarını teşhir ve protesto etmek; Donetsk ve Luhansk’teki devrimci anti-kapitalist anti-emperyalist güçlerle ile Ukraynalı devrimci güçlerin birliğini sağlamak uluslararası komünist hareketin görevleri arasındadır.

Dünya  komünistleri  kitlesel ölüm ve yıkımla karşı karşıya bırakılan Ukrayna, Donetsk ve Luhansk halklarının emperyalistler arası paylaşım savaşında yıkıma uğratılmalarına göz yumamazlar. Bu nedenle sadece Rusya ve NATO’nun saldırganlığından bahseden analizlerin ehemmiyeti yoktur. Ukrayna, Luhansk ve Donetsk işçi ve emekçi halkları için uluslarası komünist güçleri derhal harekete geçirilmelidir.

Ukrayna’daki anti-komünist propaganda ve eğitimin bir sonucu olarak NATO ve ABD emperyalistlerinin Ukrayna’daki varlığını olumlu bulan kitlelerin üzerindeki bu gerici ideolojik hegomanya da ancak Ukrayna, Luhansk ve Donetsk işçi sınıfı devrimcileri ile birlikte yürütülecek anti-emperyalist mücadele ile kırılabilecektir.

Ukrayna’da örgütlenen faşist gruplara karşı harekete geçtiği açıklaması yapan  Rusya’nın asıl motivasyonyunun yazının önceki bölümünde işlendiği gibi kendisine yönelen NATO’nun hamlesine karşı hamle olduğu açıktır. Ancak Rusya doğrudan faşist grupları hedef dahi alsa emperyalist işgale karşı durmak komünistler açısından ilkesel bir tutumdur. Şayet burada anti-faşist bir mücadele verilecekse bu görev Ukrayna işçi sınıfının ve halkının omuzlarındadır.

Özü itibariyle gerici bir toplumsal-iktisadi örgütlenme olan kapitalist-emperyalist güçlerin tüm dünyada gerici güçlerle işbirliği ve bunlara verdikleri destek ortadayken onlardan anti-faşist tutum beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.

NATO ve ABD’nin dünyanın pek çok yerinde kanlı katliam ve savaşların sorumlu olması biir diğer emperyalist güç olan Rusya’yı diğerlerinden evla haline getirmez. Rusya bugünkü durumda Suriye’de cihatçı çetelerle Ukrayna’da faşist çetelerle savaşmak durumunda olmasını insanlık açısından “iyi bir emperyalist güç” olmasına değil; 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası örgütlenen NATO’nun tüm dünyada cihatçı, faşist çeteleri örgütleme kabiliyet ve olanağına sahipken Rusya’nın bundan şimdilik aynı derecede “yararlanamaması”ndandır.

Yani koşullar Rusya’yı daha çok pazarını genişletirken diğer emperyalist güçler karşısında savunmaya yöneltmiştir fakat bu Rusya bir emperyalist güç olarak tekrar söyleyecek olursak halklar için olumlu bir fiil ortaya koyabilir demek değildir.

Emperyalistler arasındaki rekabet öyle bir noktaya ulaşmıştır ki; ABD’nin eski başkanı Trump’ın Arap Birliği’nden Balkanlar’a kadar coğrafyada ABD ve NATO güçlerinin stratejik üstünlüğünü Rusya’ya kaptırması, uluslararası finans kapitalin talebiyle Biden’in Trump’ın yerine getirilmesine yol açmıştır.

Şu durumda emperyalistler arası karşı hamlelerin birbirini izleyeceği, herhangi bir emperyalist gücün sevk ve idaresinde yaşanacak kararsızlığın uluslarası finans kapitalin müdahalesi ile ortadan kaldırılacağı, giderek artan şekilde silahlanma ve güç kullanımına başvurulacağı, bu durumunda 3. Emperyalist Paylaşım Savaşı tehlikesini içinde barındırdığı açıktır. Bu açıklığa karşı bütün dünya komünistleri uluslararası komünistlerin birliğini örgütlemek ve emperyalistler arası savaş durumunda kendi ülkelerinde kapitalist sistemi yıkacak devrimci savaşı yönetmek zorundadırlar.

Dünya komünistlerinin özellikle son otuz yıllık süreçte yaşadığı kimi ideolojik gerilemeler karşısında bugün birok çevreden yükselen pasifist barış sloganları manidardır. Her savaşı devrimci iç savaşa dönüştürmek, her krizi politik devrimci bir krize çevirmek gibi ödevleri olan komünistlerin savaş karşısında tutumu “işçi sınıfı ve halklar arasında barış; kapitalist- emperyalist sisteme karşı savaş”ı büyütmek olmalıdır.

Ukrayna’daki fiili Rus emperyalizmi işgali sonlanacak olsa dahi saydığımız nedenlerden ötürü NATO ve ABD emperyalist güçleri ile Rusya ve Çin emperyalist güçleri arasındaki çelişkiler derinleşmeye, dünyanın başka yerlerinde başka savaş ve çatışmalarla giderek tırmanmaya devam edecektir. Emperyalistler arasındaki savaşlara son vermenin yegane yolu sınıf mücadelesinin dünyanın her yerinde yeniden yükseltilmesi, yeniden tüm dünyada sosyalizmin insanlık için umut haline getirilmesi ile mümkündür

Rusya’nın kendi menfaati açısından Ukrayna’yı işgali, komünistler açısından haksız ve emperyalist işgal olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bir kapitalist ya da emperyalist devlerin menfaati komünistlerin haklılık kriteri olarak esas alabilecekleri bir duruma işaret etmez. Ne yazık ki, iki emperyalist blok arasında birini diğerine yeğ tutma eğilimine taraf olup Rusya’nı işgalini haklı bulan kimi yaklaşımlara da tanıklık etmekteyiz.

Diğer taraftan Rusya’nın işgaline karşı olmak ama aynı zamanda Ukrayna’nın faşistlerle işbirliği halindeki ve NATO’ya uşaklık eden Zelensky hükümetine destek vermek ya da NATO-AB-ABD emperyalist güçlerinin sözüm ona Ukrayna’nın işgaline karşı girdikleri kurtarıcı rolüne onay vermek demek değildir. Bütünüyle emperyalist saldırganlığa karşı olmak ama aynı zamanda emperyalistler arası savaşa vekalet eden, emperyalistler arası savaşın bir parçası olarak diğerine ya da diğerlerine karşı rol kapma hevesindeki yarı-sömürge kukla rejimlere de karşı olmak; işte mevcut emperyalist saldırganlık tablosu karşısındaki tutum bu olmalıdır.

Avrupa’da pekçok ülkede Rus emperyalist saldırganlığı gerekçe gösterilerek Rus ulusundan işçi emekçilere karşı girişilen işten çıkarma, kınama, hedef gösterme saldırılarına karşı Rus işçi ve emekçilerle dayanışmak yine uluslararası komünist hareketin güncel ödevlerindendir. Almanya gibi devlet biçimine bürünmüş faşizm deneyimi olan ülkelerde burjuvazinin “özür” açıklamaları samimiyetten uzaktır ve bu ülkelerde halen faşizmin güçlü bir zemini vardır.

Rus işçi ve emekçilere karşı işten çıkarma, kafelere almama ya da Ruslar tarafından işletilen kafelere boykot uygulama gibi faşizme özgü örnekler bunun delilidir. Rus işçi emekçilerin de emperyalistler arası gerginliği tırmandırma siyasetine karşı yapılacak eylemlere dahil edilmeleri ve Ukraynalı işçi ve emekçiler ile Rus işçi ve emekçilerin emperyalistler arası savaşta kendi ülkelerinin devletinden yana değil; kardeş , yoldaş Rus-Ukrayna işçi sınıfının yanında olduklarını vurgulamaları önemli olacaktır.

Böylesi bir gelişmeyi örgütleyebilecek olan yalnızca uluslararası komünist harekettir. Vakit kaybetmeksizin her iki ülke komünist-devrimci parti ve örgütleri ile ilişki kurmak ve emperyalist saldırganlığa karşı işçi sınıfının birliğini inşa etmek en yakıcı görevdir.

Şimdi bütün dünya işçileri ve ezilen halkları için işçi emekçi halklar arasında barış; emperyalist kapitalist sisteme karşı savaş sloganını yükseltmelidir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu