Makaleler

Prachanda’nın neo-revizyonizminin uluslararası boyutları -1- (Basanta)

Aşağı yukarı 6 yıl önce “Prachanda Yolu’nun Uluslararası Boyutu” başlıklı bir makale kaleme almıştım.

Partinin İngilizce yayın organı The Worker (İşçi)’ın 10. sayısında yayımlanan bu makale uluslararası komünist hareket içinde tartışma yaratmıştı. Prachanda Yolu gerçekten MLM’nin yaratıcı bir şekilde geliştirilmesi miydi, yoksa sadece ondan sapma mıydı sorusu tartışma konusu olmuştu.

Halk savaşında birbiri ardına yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında, onlar için bu teze karşı tavır almak kolay bir görev değildi. Fakat, devrimci partilerin çoğunluğu, NKP (Maoist)’teki ideolojik sapmadan kaynaklı olduğunu düşünmekten ziyade bu tezi benimsemedi.

5 yıllık uzun fırtınalı halk savaşının deneyimlerinin bir sentezi olduğu söylenen Prachanda Yolu’nun dalgası tüm dünyaya yayıldı. Bu çok da anormal değildi.

Parti Prachanda Yolu’nu Nepal devriminin meydana getirdiği özgün düşünceler dizisi olarak tanımlamıştı. Ben bu yazıyı, partimiz NKP(Maoist) o vakit bu düşünceleri benimsediği için yazmıştım. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Prachanda bundan memnundu.

Şimdi 6 yıl sonra, yine Prachanda’yı merkez alan kısa bir makale yazmaktayım. Bunun başlığı ise: “Prachanda’nın Neo-Revizyonizminin Uluslararası Boyutları”. Bazı okuyucular Basanta’nın doğru olduğunu, çünkü Prachanda’nın daha önceki MLM pozisyonundan U dönüşü yaptığını düşünebilir.

Bazıları ise Marksizm’i, yaşayan bir bilim olarak kavrayan ve buna uygun olarak yaşama geçiren Prachanda’nın revizyonist olduğu iddiasının Basanta ve onun ekip arkadaşlarının mekanik ve dogmatik düşünüşünün bir sonucu olduğunu söyleyebilir.

Yine bazıları da Basanta ve ekip arkadaşlarının geçmişte neden Prachanda’nın neo-revizyonizmini Prachanda Yolu olarak methetmek yerine onu tanımlamakta başarısız olduğunu sorabilir. Devrimciler Basanta’nın doğru olduğunu kabul edecekler; fakat revizyonistler ve tasfiyeciler bunun tersini yapacaklar. Doğal olarak, bu makale Prachanda’yı bu kez mutlu etmeyecek.

Herkes Nepal Birleşik Komünist Partisi (Maoist) içinde esas olarak son dört yıldır Marksizm ve sağ revizyonizm arasında yoğun ve şiddetli bir iki çizgi mücadelesi olduğundan haberdar durumda.

Fakat son günlerde, bu süreçten dönüldü ve devrimciler Prachanda liderliğindeki partiden ayrılarak yeni bir parti inşa ettiler. Ve ben NKP(Maoist)’in bir üyesi olarak, bu makale ile buradayım. Henüz halk savaşının fırtınalı yıllarıyla sonraki sürecin ortaya çıkardığı tüm deneyimleri sentezlemedik. Yakın zamanda gerçekleştirilecek olan Parti Kongresi bunu yapacak.

Şimdilik, halk savaşının biriktirdiği yeni deneyimlere göre bir ön tavır almış durumdayız; fakat onları Prachanda Yolu çerçevesinde sentezlemek doğru olmayacaktı. 15 Haziran 2012 tarihinde örgütlenen ulusal toplantı devrimcilerin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koydu. Ve fideizm, liberalizm ve metafizik olarak üç ideolojik hatanın bulunduğu sonucuna ulaştı.

Bu zayıflıklar, özellikle örneğin Prachanda Yolu ve önderliğin merkezileşmesi gibi ideolojik sentez sorunu üzerine ortaya kondu. Diğer yandan, toplantı oybirliğiyle, Prachanda’nın ideolojik ve politik dejenerasyonunu tanımlayan uygun terminolojinin neo-revizyonizm olduğu sonucuna vardı.

Prachanda’da dikkat çeken neo-revizyonizm, Marksizm’in temel ilkelerine direkt ve dolambaçsız bir şekilde saldırmış olan geçmişteki revizyonistlerden farklı biçimlerde ortaya çıkmıştır.

Bir örnek olarak, Proudhon ve Lasalle, burjuva toplumunda sürekli reform ve katı disiplin sürecinin kapitalizmi komünizme ulaştıracak yolu döşeyebileceği tartışması ile bilimsel sosyalizme karşı çıkmıştı.

Bernstein, Marksizm’in temel ilkelerinden olan sınıf mücadelesi ve artı değer teorisinin artık hükümsüz olduğu sonucuna varmıştı. Kruşçev devrimde şiddetin ve sosyalist toplumda proletarya diktatörlüğünün rolüne karşı tavır aldı. Liu Şao Çi ve Deng Siao Ping, Mao Zedung tarafından ileri sürülen proletarya diktatörlüğü altında sürekli devrim teorisine karşı durdular.

Onlar Maoizm’in devrimi kavra ve üretimi geliştir ilkesine karşı çıkarak üretici güçlerdeki gelişimi tek yanlı olarak vurgulamışlardır. Bizde ise, Prachanda sözü edilen liderlerin geçmişte yaptıkları gibi Marksizm’in temel içeriğine karşı henüz açıktan bir duruş gerçekleştirmemiştir. O, bunu MLM’nin yaratıcı gelişimi adına yapmaktadır.

Koşullar yeni bir evreye ulaştığında, eski düşünüş şekilleri politik partiler için yeni pozisyonlarını desteklemek açısından uygun olmaz. Bu sadece Marksistler için değil, aynı zamanda revizyonistler ve diğer partiler için de doğrudur.

Mao, revizyonistlerin Marksizm maskesi altında halkı aldatan gericiler olduğunu söylemişti. Bu yeni koşullarda, revizyonistler, devrimcileri yanlış yönlendirmek için yeni düşünüş tarzları bulmaya ihtiyaç duyarlar. Prachanda bunu gayet iyi yapmaktadır.

Nitekim kendisi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yaratıcı bir şekilde uygulanması ve geliştirilmesi adı altında sürekli olarak revizyonizmin tohumlarını ekmiştir. O, henüz Kruşçev gibi proletarya diktatörlüğüne direkt olarak karşı çıkmadı.

Fakat onun iddia ettiği Marksizm’in geliştirilmesi gerçekte revizyonizmin geliştirilmesiydi. Bu şekilde, onun önderliğinde partide Marksizm, revizyonizmle yer değiştirdi. Klasik ve modern revizyonizm, diyalektik ve tarihsel materyalizm, sınıf mücadelesi teorisi, devrimde şiddetin rolü ve proletarya diktatörlüğü vb. vb. Marksizm’in temel ilkelerine açıktan karşı çıkmazlar.

Fakat neo-revizyonizm, dogmatizme karşı çıkmak, Marksizm’i yaratıcı bir şekilde uygulamak ve devrimin özgünlüğü maskesi altında esas itibariyle aynı şeyi yapar. Yaratıcı uygulama ve geliştirme adına Marksizm’in özünü karartmak neo-revizyonizmin temel karakteridir. Bu suretle Prachanda’nın neo-revizyonizminin en dikkat çeken özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Prachanda usulca, Mao’nun katkılarının evrenselliğine saldırmaktadır. Birlik Merkez’le Maşal arasında gerçekleştirilen parti birliği sonrasında, Birleşik Nepal Komünist Parti (Maoist), temel ilke olarak Marksizm-Leninizm-Maoizm/Mao Zedung Düşüncesi’ni benimsedi.

O, bu iki terminolojinin (Maoizm ya da Mao düşüncesi) kullanılmasının, Mao’nun katkılarının evrenselliğini ifade etmek için yapıldığı sürece bir farkı olmayacağını savundu. Bu, Maoizm ile Mao düşüncesi arasındaki farkı (ki bu fark Mao’nun katkılarının evrenselliği ve özgünlüğünü ifade etmektedir) bulandırmak için gerçekten ustalıkla söylenen bir yalandır.

Bu şekilde, parti ve devrimci hareket içindeki Maoizm kavrayışını zayıflatmaktadır.

Mao üretim, sınıf mücadelesi ve bilimsel deneyin bilginin üç kaynağı olduğunu söylemişti. Ek olarak, Marksizm’in pratikten teoriye ve teoriden pratiğe sonsuz bir spiral yoluyla gelişmeye devam ettiğini vurgulamıştır.

Fakat tamamen aksine Prachanda Marksizm’in kendisi için sıradan bilgi sorunu haline geldiğini iddia etmektedir. Yaklaşık 5 yıl önce örgütlenen Merkez Komite toplantısında bunu söylemiştir. Bunu söyleyerek Maoist bilgi teorisi ve elbette Maoizm’in kendisinin karşısında durmuştur.

Marksizm; şeylerin, zıtların birliği ve mücadelesi ve birinin diğerine dönüşmesini sağlayan mücadele olduğuna inanır. Buna karşın Prachanda Marksist ilkeye karşı zıtları uzlaştıran “Füzyon Konsepti”ni ileri sürmüştür. Bu, “bir ikiye bölünür” yerine “iki bir olur”un farklı bir ifade biçimidir sadece.

Büyük Proleter Kültür Devrimi sürecinde Mao “iki bir olur” formülünün burjuva çıkarlara hizmet eden gerici bir felsefe olduğunu vurguladı. “Bir ikiye bölünür” formülünün diyalektiğin yasası olduğunu söyledi.

Prachanda, dünyadaki durumun çok önemli değişiklikler geçirdiğini ve bu değişikliklerin MLM’nin de geliştirilmesini gerektirdiğini söylüyor. Bu tamamen doğru.

Fakat gariptir ki, Marksizm’in geliştirilmesi bahanesiyle, Marksizm’in temel ilkelerine saldırmakta ve bu süreçte revizyonizmi geliştirmektedir. Bir yanda, Federal Demokratik Cumhuriyeti Yeni Demokratik Cumhuriyetle anlamdaş olarak sunmakta, diğer yanda “21. yüzyılda karşı-devrimi önlemek için demokrasiyi geliştirmek” gerektiğini söylemektedir.

Bu noktaya ulaşırken, bu düşünüş tarzının parti tarafından burjuva parlamentoyu benimsemenin önünü açmayı getirdiği ve karşı devrimi önlemek adına sonuç olarak devrimi geri döndürdüğü açıktır. Aslında “21. yüzyılda demokrasinin gelişimi” demokratik ve proleter diktatörlüğünü burjuva diktatörlüğüyle değiştirmenin bir aracı olagelmiştir.

Prachanda, 2007’de yapılan Balaju Genişletilmiş Toplantısında; devlet iktidarının sınıfsız doğası ve Nepal’de devrimin gelişiminin barışçıl yollarla mümkün olduğu üzerine bir konsept ileri sürmüştü. Nepal Ordusu ve HKO’nun kendi barakalarında aktif olmayan bir şekilde tutuldukları gerçeğiyle bu argümanlarını haklı çıkarmaya çalıştı.

Prachanda toplantıdaki delegelerin güçlü karşı çıkışları sonrasında bunu söylemeyi durdurdu. Aslında bu, Kruşçev’in “herkesin devleti” ve “barışçıl geçiş”inin sadece cilalanmış şeklidir. Fakat şimdi tüm bunlar dokümanlarına gizli bir şekilde kopyalanmıştır.

Kararda ayaklanma ve devrim, uygulamada parlamenter deneyim! Örneğin sözde devrim, pratikte reform bunların karakteristik özellikleridir. Chunwang’tan Palungtar’a halk ayaklanması sorununu ve kazanmak için dört temelin inşasına olan ihtiyaçtan bahsetmektedir.

Devrimcilerin yanlış yönlendirilmesinin dışında ayaklanmaya hazırlık için dört temelin inşasına asla bir vurgu yapmamıştır. Onun uzmanlığı zaman oluncaya kadar hiçbir hazırlık yapmamak ve sonunda gerekli hazırlıklar tamamlanmadığında özür dilemek ve reform için yalvarmaktır. (Devam edecek)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu