GüncelMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | Temel Belirleyenimiz Kadın Mücadelesinin Politik, Pratik Birikimi

kadınların sessizliğinin bozulmasında kadın mücadelesinin yarattığı değerler belirleyen oldu. Kadınların kolay vazgeçmiyor oluşunun temel nedeni de bu olsa gerek.

Kadın bedeni, emeği ve kimliği üzerinde tahakküm kurmanın çeşitli biçimlerinden biri olan cinsel şiddet, kadınların yaşamına çok yönlü etkilerde bulunuyor. Söz konusu şiddetin yaşandığı anda noktalanmamasının, yaşanan şiddeti büyütüp toplumsallaştırdığı ise başka bir gerçek. Toplumsal ele alışlar, erkekliğin devlet, yargı, aile vb. ile bütünleşerek kadınların yaşadığı şiddeti yine bu araçlar eliyle sürece yayarak gündelikleştiriyor aslında.

Öyle ki, erkek egemen sistem başka başka kadınların yaşadığı şiddet örneklerinden bütün kadınlara yetecek düzeyde bir şiddet üretiyor. Bunun nedeni ise çok açık. Erkek egemenliği, kadınların tekil olarak kendi bedeni, emeği, kimliği üzerinde kurulan iktidara karşı bilinç yükselmesinin yaşanmasını istemiyor. Parçalı görünen söz konusu hedefin alt metninde ise kadınların mevcut iktidar ilişkisini alaşağı edecek süreçte özneleşmesinin, örgütlenmesinin önlenmesi var.

Coğrafyamız erkek egemen devletin bu önleme hareketinin bizzat örneği. Toplumsal kodlar buna göre işlenmiş, “güvenlik güçleri”, yargı sistemi vb. buna göre dizayn edilmiş, erkek egemenliğinin kadınlar üzerindeki tahakkümünün sembolü olan ailenin yapısı bu önleme hareketinin ihtiyaçları paralelinde her gün güncelleniyor. Bunun sonucu olarak hangi kesimden olduğu fark etmeksizin kadınların yaşadığı şiddet ve sonrası aynılaşıyor.

Güncel örnekler olması bakımından oyuncu Ezgi Mola ve şarkıcı Ece Ronay örneklerinde açığa çıkan şiddete bakalım. Ezgi Mola, İpek Er’in katili olan Musa Orhan’a hakaret ettiği gerekçesiyle bir süredir yargılanıyordu. Geçtiğimiz günlerde dava sonuçlandı ve Mola’ya 65 günlük para cezası verildi.

Musa Orhan bir şiddet faili ve İpek Er’in şiddet beyanını adli tıp raporu da doğrulamıştı. Buna rağmen bu kadın düşmanı tutuklanmadı, oluşan kamuoyu sonucu bir süre sonra sadece görevinden uzaklaştırılmakla yetinildi.

Bu meselede, Musa Orhan kadınlara yönelik suç işleyen erkeklere giydirilen dokunulmazlık zırhının sembolü, erkek devletin bütün kurumları ve araçları seferber edilerek aklanmak istenen erkekliğin küçük bir temsili, uzman çavuş olma durumuna yaslanarak kadına karşı suç işleme pervasızlığının yalnızca bir örneği olurken, Ezgi Mola da kadınlara dönük işlenen suçların toplumsal sessizlik ve ikiyüzlülükle üstünün örtülmesine karşı çıkan her türlü sesin kesilmesinin göstergesi, kadınların şiddet karşısında yalnızlaştırılmak istendiğinin yargı yoluyla karar altına alınmasının adı, şiddet karşısında sesini yükseltmek isteyen/isteyecek bütün kadınlara verilen bir tehdit mesajı oldu.

Sistematik ve sürekli tacizci olduğu gerçekliği kamuoyuna pek çok kez yansımış olmasına rağmen, erkek egemenliğinin konfor alanında kalmayı başarmanın simge ismi olan, Mehmet Ali Erbil tarafından taciz edildiğini beyan ettikten sonra Ece Ronay’ın yaşadığı süreçte şiddetin pek çok yönüne ayna tutuyor.

Bu örnekte tacizci önce inkar yoluna başvurdu, bunda tatmin olmayınca Ece Ronay’ın “makbul” bir kadın olmadığının ispatına, erkin bütün olanaklarını devreye sokarak “taciz edilebilir kadın” algısını güçlendirmeye yönelerek kendini kurtarma çabasına girişti.

Ece Ronay’ın nişanlısı ile poz vererek de “biz bu işi erkek erkeğe halledelim” düşüncesine güç kazandırdı. Erkek şiddetinin ve işbirliğinin en kirli yönleri bu iki örnekte toplanmış gibi. Her iki örnekte de şiddetin başladığı yerde sonlanmadığını görüyoruz.

Bütün bunları aynı zamanda öğrencisini taciz eden akademisyenin soruşturma sürecinde, Yeldana’nın, Nadira’nın ölümlerinin sessizliğe gömülerek “devlet büyüğü” faillerin cezasızlığında, Kürdistan’da “güvenlik güçlerinin” sistematik cinsel saldırılarının yargılanamazlığında görüyoruz.

Bunların aynısı sokakta “siz kimi kime şikayet edeceksiniz” diyen “sıradan” erkeğin pervasızlığında görüyoruz.

Kuşkusuz kadınların sessizliğinin bozulmasında kadın mücadelesinin yarattığı değerler belirleyen oldu. Kadınların kolay vazgeçmiyor oluşunun temel nedeni de bu olsa gerek. Hiçbir zaman temel belirleyen toplumsallık, hukuk, mahkemeler, şikayetler, başvurular, soruşturmalar vb. olmadı.

Bütün bunlar kadın mücadelesinin ideolojik, politik ve pratik bakımdan güçlenmesine eşlik edenler olabilir. Yaşanan örnekler de bunu gösteriyor. Ve faillere dönük bu cezasızlık hali kadınları başka mücadele aracı, yöntemi geliştirmeye zorluyor.

Kadınlar bu tablodan süzerek çıkarıyor, yöntem ve araçları, ilkeleri.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu