Makaleler

Haklılık bilinci, zorluklarla mücadelenin ön koşuludur! (2)

Devrimci ve komünist hareketin sınıf savaşımında gereken istikrarlı çıkışı yapamamasının nedenlerini de bu konuda taşınan zaaflı duruşlarda aramak gerekir. Yılların başarısızlığı, ideolojik kırılmaları derinleştirmiş, haklı ve meşru bir davanın militanı olma bilincini zayıflatmıştır. Bu da kaçınılmaz olarak özgüvensizliğe yol açıyor. Dolayısıyla kitle çalışmalarındaki atıl duruşun, yani kitlelere dönük haklı ve meşru olan davanın propagandasını içeren gazeteleri ulaştırmada, maddi desteğini almada, örgütlülüğün bir parçası haline getirmede ortaya çıkan tüm zaaflı duruşların temelinde kendi meşruluğuna karşı duyulan güvensizliğin payı tartışılmazdır. Devrim “kitlelerin eseridir” diyeceğiz, ama “eser” sahibine gitmede tereddüt edeceğiz. Sınıf mücadelesinde “kitlelere dayanmak esastır” diyeceğiz, ama kitlelerden, yürüttüğümüz kavganın pratik ihtiyaçlarını karşılama talebinde bulunmayacağız. Bu yönlü çalışmaları bir yük olarak göreceğiz. Hiç kuşkusuz kitlelerin çağrılarımıza, taleplerimize yanıtı onlarla kurduğumuz ilişki düzeyinden bağımsız değildir. Kavganın öznesi, destekçisi durumuna getirilmiş yığınlar bu çağrılar karşısında yanıtsız kalmaz. Ama bu tablodan uzak olan yığınların çağrı ve taleplere karşı tereddütlü yaklaşması-olumsuz karşılaması kendi içinde anlaşılır bir durumdur.

Burada esas olarak anlaşılmaz olan, böylesi bir çalışmada, böylesi bir faaliyette geri bir duruş sergileyen kolektifin özneleridir. Çabanın ortaya konulmasıyla,  ortaya konulan çabaların karşılığının alınmaması olgularını birbirine karıştırmamak gerekir. Bizim burada esas olarak üzerinde durmaya çalıştığımız, ortaya gereken çabaların konulmaması gerçeğidir. İtirazımız haklılığını, meşruluğunu savunma konusunda düşülen zaaflı duruşadır. Yoksa en kararlı bir şekilde ortaya konulan bazı çabaların sınıf savaşımı içinde karşılıksız kalması çok da şaşırtıcı bir durum değildir. Bu önemli oranda mevcut nesnel durumla alakalı bir sorundur. Burada problemli duruşa yol açan nedenlerin kökeninde bir farklılık söz konusudur.

Elbetteki tecrübesizliklerin tecrübeye, atıl duruşların militan duruşlara evrilmesi için öncelikle ideolojik cephedeki zaafların aşılması konusunda doğru bir temelde müdahalenin gerekliliği şarttır. Bu müdahalenin bir ayağını ideolojik cephedeki eğitim oluşturuyor. Ama asıl önemli olan doğru bir zeminde yol alan devrimci pratiktir. Devrimci pratik karanlığa ışık tutar, görünmeyeni görünür kılar. Dolayısıyla günümüz koşullarında bu ışıktan yoksun olanlar, mevcut karanlık ortamdan çıkmakta, yol bulmakta zorlanırlar. Her halükarda yol almak için bu yönlü sorunların asgari düzeyde çözülmesi gerekir.

Bu sorunun çözümünde enternasyonalist bir bakış açısının da önemi oldukça büyüktür. Çünkü; devrimci ve komünist hareketin ortak olan yalnız düşmanları değildir. Aynı zamanda sorunları da ortaktır. Dolayısıyla karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü konusunda enternasyonal cephede izlenen yol ve yöntemlerden öğrenmek, onları yaratıcı bir tarzda uygulamak göreviyle karşı karşıyayız. Sorunun bir yanı buyken, diğer yanı da ortak sorunlara karşı ortak çözümler içeren pratik faaliyetler örgütleme görevidir. Bu yönlü yürütülecek kolektif çalışmalar ideolojik ve düşünsel planda bir zenginlik yaratır. Bu zenginlik karşı karşıya kalınan sorunların çözümünde engelleri daha kolayca aşma kuvvetine katkı sunar. (Bitti)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu