Makaleler

Saldırılara karşı işçi sınıfının birliği

Sendikalar ve Toplu İş İlişkileri yasasını kabul ederek sendikal hareketi sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden düzenleyen sistem, henüz yasanın yürürlüğe girmesi için gerekli prosedür tamamlanmadan asıl hedefi olan çalışma yaşamına dair önemli saldırıları gündeme getirmektedir.

Çalışma Bakanı’nın, “Taşeron meselesi ciddi bir sorun. Bu soruna el atacağız, taşeron işçileri mağdur etmeyeceğiz” diyerek gündeme getirdiği saldırı ile hedeflenen esas işte taşeronun çalıştırılmasının yasalaşmasıdır. Bugüne kadar esas işte taşeron çalışması yasak olmasına karşın fiilen oldukça yaygın şekilde uygulanmaktaydı. Ancak işçiler ve sendikalar yasal boşluktan yararlanarak bazı durumlarda buna engel olabiliyorlardı, yeni düzenleme ile bu sorun kaldırılacaktır. Artık her işyerinde onlarca taşeron şirket, gayet kanuni bir şekilde çalışabilecektir.

Benzer bir düzenleme ise halihazırda yasal olarak kurulan özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılarak kiralık işçi uygulamasını artırmaktır. Kiralık işçi bürolarıyla ülkemiz AB’ye bir adım daha yaklaşacaktır! Şu an Almanya merkezli olmak üzere Avrupa’nın dört bir yanında kiralık işçi büroları vasıtasıyla yoğun bir sömürü uygulanmaktadır. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada Almanya’da kadrolu işçilerin 5 işgününde yaptığı işi daha az sayıdaki kiralık işçilerin 2 günde ve çok daha az ücretle yaptığı tespit edilmiştir.

Bu saldırıların hayat bulması zaten kıdem tazminatının fiili olarak kaldırılmasına neden olacaktır. Bölgesel asgari ücrete geçilerek bölgelerin gelişmişlik düzeylerine göre ücret skalası belirlenmesi de bu pakete dahildir.

Bu gelişmelere karşın sendikaların tepkisi ise yoktur. Sendikalar şu an kanunun yürürlüğe girmesinden sonra birkaç sene daha koltuklarını koruma derdindedir. Bu nedenle tartışmalar işkolu istatistiklerine odaklanmaktadır. Bakanın özel sektörde sendikalaşma oranının % 2, kamuda ise % 5 olduğunu belirtmesiyle beraber sendikaların ezici çoğunluğunun % 3’ün altında kalacak olması nedeniyle sendikalar tüm çabalarını % 3’e geçmeden önce geçiş dönemini olabildiğince uzatmaya odaklamışlardır. Ancak yasanın getirdiği daha ağır bir düzenleme olan 30 işçiden az işçinin çalıştığı işyerlerinde sendikal güvencenin kaldırılmasının, çalışanların % 95’ini ilgilendiriyor olması bu kadar tepki çekmemektedir.

Bizler hem sendikal özgürlüğü savunmak hem de saldırılara karşı koymak açısından işçi sınıfının birliğini güçlendirmek için çabamızı yoğunlaştırmalıyız. Gücümüz gerçekliğinde, somut bir hedef olarak mücadele derdi taşıyan sendikaları da dahil ederek en geniş demokratik güçlere ulaşarak sınıfın birliğini geliştirmeye katkı sunmalıyız. Sınıfın birliği fiili meşru mücadeleyle fabrikalarda, işyerlerinde örgütlenmemizi oluşturarak harekete geçmekle gelişecektir. Bunun için de ciddi bir örgütlenme hamlesine hazırlık yapmak ve ittifaklar oluşturmak gereklidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu