Güncel

1 Mayıs | “1 Mayıs’ta Faşizmi Yıkma, Özgürlüğü Kazanma Hedefiyle Devrimci Savaşı Büyüteceğiz”

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) 1 Mayıs'a ilişkin yaptığı açıklamada, "1 Mayıs’ta Faşizmi Yıkma, Özgürlüğü Kazanma Hedefiyle Devrimci Savaşı Büyüteceğiz”

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH),  “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırı iki ayı doldurdu. Başkent Kiev’e yönelik yoğun saldırılar sonrası, taktiksel bir çekilme yaparak, ağırlığını Donbass Halk Cumhuriyetleri bölgesine sınır olan kentlere kaydırdı” şeklinde başladığı açıklamaya,  “Rusya’daki emperyalist savaşa dair “Donbass bölgesi halklarının kendi kaderini tayin hakkını savunduğu ve bu temelde ortaya konulan mücadelenin de dünya halklarının faşizme ve emperyalizme karşı verdiği mücadelelere direniş iradesi sunduğu açık ve nettir.” şeklinde devam etti.

Yapılan açıklamada, “Ukrayna-Rusya savaşı, her iki ülkenin dışarıya sattığı gıda, doğalgaz ve gübre ürünlerinin savaş koşulları nedeniyle durmasına ve dünya genelinde bu ürünlerin ortalama fiyatlarının yükselmesine, bu nedenle de ekonomide dışa daha fazla bağımlı olan ülkelerin satın alımının zorlaşmasına ve dünyada gıda krizinin derinleşmesine sebep olmuştur.

Dünya genelinde, kapitalist devletlerin krizlerini derinleştiren, yoksulluğa, açlığa, faşist politikalara karşı gelişen halk isyanlarına itilim sağlayan unsurlardan biri de bu savaş olmuştur.

Dünya genelinde halkların yükselen mücadele dalgası büyüyerek devam ediyor. Bu süreçte İsrail devletinin tüm saldırılarına rağmen Filistin halkının baş eğmeyen direnişi, ekonomik kriz ve politik özgürlük hakları için Sri Lanka’da çok sayıda bakanlığın istifasına yol açan halk isyanı, Peru’da gelişen halk mücadelesi önemli bir yerde duruyor. Fransa’nın Akdeniz’deki sömürgesi olan Korsika adası halkının artan eylemleri , Yunanistan’da genel grev ilan eden işçi ve emekçilerin kitlesel mitingi, Sudan’da faşist askeri darbeye karşı devam eden halk direnişi, Hindistan’da emekçilerin mücadeleleri, Afganistan’da Taliban faşizmine boyun eğmeyen öncü kadın direnişi dikkat çekiciydi.” şeklinde devam etti.

**

Açıklamada, “Neçirvan Barzani ile Soylu, Erdoğan, Akar, Fidan arasında yapılan görüşmeler, yine en son Zap savaşından birkaç gün önce Erdoğan’ın Mensur Barzani ile yaptığı görüşme yeni politik  askeri anlaşmalar içeriyor. TC-KDP ve Irak hükümeti arası ittifak ilişkilerinin aldığı yeni boyutları gösteriyor.

Faşist Türk devletinin NATO ve ABD emperyalizminden destek alarak, KDP işbirliğiyle, Güney Kürdistan’da başlattığı yeni işgal saldırısı-savaşı, gerilla ve özyönetim bölgelerini ele geçirme,  Kürt halkının ve devrimci antifaşist güçlerin mücadele gücünü tasfiye etme amacı taşıyor. Zap, Avaşin, Metina’ya yeni işgal saldırısının başlamasıyla paralel olarak, Irak devletinin Şengal’de YBŞ noktalarına yönelik gerçekleştirdiği saldırı da, Maxmur’a yönelik askeri kuşatma ve ekonomik amborga siyaseti de bundan bağımsız değildir. ABD’nin Şengal’deki özerk yönetimi ve özsavunma güçlerini tasfiye rolünü Irak’a vermek istemesi, TC’nin ise bu konuda ‘başaramazlarsa’ gerekirse Şengal’e de işgal saldırısı başlatabileceğini ilan etmesi söz konusudur.

YNK de Güney Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarına ortak edilmeye çalışılmaktadır. İşgal saldırısına, şu haliyle, Sadr hareketinin ve İran’ın karşı çıkışı, bölgesel çelişkiler yaşadıkları ve esas olarak işgalle birlikte kalıcı üsler inşa edeceği açık olan Türk devletini Irak’ta istemediklerini gösteriyor. Bu ayın sonunda gerçekleşecek olan  Astana zirvesi de bileşen ülkelerin yeni süreçteki pozisyonlarını gösterecektir.

Rojava sözkonusu olduğunda da, Ukrayna özelinde yaşanan gelişmelerin, bölgeye farklı yansımaları olabilir. İçinden geçmekte olduğumuz dönem, Türkiye ile ABD-Rusya arası ilişkilerde Rojava yeni pazarlıklara konu edilebilir. Belirsizlik hali şu an ki durumu tarifliyor. Ekonomik ambargo siyaseti, SİHA saldırıları ve cephe hattı boyunca askeri bombardımanlar, Rojava savaşının güncel rutinine dönüşmüş durumdadır. MİT ve Suriye rejimi istihbarat biriminin devam eden görüşmeleri var. BAAS rejiminin, Rojava Devrimi kazanımlarına yönelik düşmanca tutumları sürüyor. Türk devletine, DAİŞ saldırılarına karşı Rojava devrim güçlerinin devrimci atılganlığı, özsavunma alışı ve Kürt-Arap halkları ittifakını geliştirme kararlılığıyla örgütlenme faaliyetlerini sürüyor.” şeklinde devam etti.

**

HBDH, “2022 yılıyla birlikte işçilerin sendikalılaşma ve örgütlenme arayışları arttı. Ağır sömürü koşullarına karşı söz, örgütlenme ve eylem özgürlüğü talebiyle direnişe geçen işçi bölüklerinin çıkışları oldu. Birçok direniş, aktif dayanışma halkalarının da örülmesiyle kazanımla sonuçlandı.

Fiili çok sayıda işyeri grevleri, işyeri işgali, işyeri önü düreniş nöbetleri, basın açıklamaları, yürüyüşler yaygınlık kazandı. İşçi sınıfının, kendi talepleriyle dövüşmeye hazır olduğunu gösteren bu tablo, devrimci örgütlerin işçi sınıfı içinde gerçek bir örgütlenme sorunu yaşadığını  içerden öncülük ve önderlik görevleri gerektiren bu yeni işçi dalgasına hazırlıksızlığı, güçlü bir özeleştirel analiz ve hareket planı gerektirmektedir.

8 Mart ve Newroz, gerek kitlesellik, gerekte kararlı duruş yönüyle, Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının,  yoğun fiziki psikolojik faşist saldırganlık politikaları karşısında teslim olmayan, baş eğmeyan iradesini bir kez daha gösterdi. 1 milyonu aşkın katılımla Amed Newrozu, on binlerce katılımla kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin İstanbul/Taksim 8 Mart gece yürüyüşü öne çıkan en başarılı iki direniş örneğiydi.

2022 1 Mayıs’ı, gerek kitlesellik, gerek kararlılık ve militanlık yönüyle Türkiye’de işçi sınıfı ve emekçi halklarımızın, devrimci antifaşist güçlerin, faşist devletle yeni bir muharebesine dönüşecektir. Hem kitlesel 1 Mayıs mitingleri hem de 2021 1 Mayısı’nda Taksim’i kuşatan devrimci öncü irade örneğinde olduğu gibi yasaklı alanları da zorlayan bir politik hat önem kazanıyor. Faşizme, sömürü düzenine karşı birleşik mücadeleyi yükseltme, dönemin en temel görevidir.

Bir süredir zindanlarda artan işkenceli saldırılar, intihar süsü verilerek ya da hastalıkların tedavısı engellenerek gerçekleştirilen katliamlar, yoğunlaştırılan tecrit politikası, zindanların, faşizmin güç gösterisi yapmaya çalıştığı bir alan olduğunu gösteriyor. En son faşist devletin Silivri Hapishanesi’nde adli Kürt tutsaklara yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, farklı zindanlarda da gerçekleştirmeyi tasarladığı katliamların provası niteliğindedir.” denildi.

 

Açıklamada, “Mevcut durum, özsavunma ve milis temelli bir hazırlığın ve örgütlenmenin Türkiye ve Kürdistan genelinde sokak, mahalle, kent odaklı bir karşı saldırının geliştirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Yine gelişen kitle mücadelelerinin en direngen kuvvetlerini politik-askeri alanda örgütleyebilmek, gerilla saflarına akışını sağlamak, işgale, ilhak siyasetine karşı, faşizmle, erkek egemen faşist düzenle daha sert bir savaşta özneleştirmek, faşizmi yıkmak ve birleşik devrimimizin zaferini hazırlamak açısından önemli bir yerde duruyor.

Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da, halkların ve tüm antifaşist mücadele güçlerinin topyekün direnişini geliştirme, sokakları, meydanları, alanları milyonların antifaşist direnişine çevirme önem kazanmaktadır. İşgale, şovenizme, beden ve emek sömürüsüne karşı, mücadeleyi yükseltmeyi başaran ve saldırıya geçen güçler bu tasfiye saldırılarını boşa çıkaracaktır.

Bu topraklarda özgürlüğü kazanma mücadelesi nice militan adanmış çarpışmalardan bugünlere kadar gelmiş tarihsel köklere ve bu uğurda sakınımsızca ölümsüzleşenlerin yarattığı manevi değerlere sahiptir. Süreç kendi yolunu bularak ya da biz bu yolun önünü açarak ilerleyecektir. 1 Mayıs’ı kazanacağız, 2022 yılını politik ve askeri mücadeleyi daha ileriye taşıyacak, faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma hedefiyle devrimci savaşı büyüteceğiz.” şeklinde sona erdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu