Devrimci, demokrat ve yurtsever basına yönelik saldırılara TV kanalları ve radyoların durdurulması eklendi. Bir gecede çıkarttıkları kararnameleriyle toplumsal muhalefeti susturmaya dönük uygulamalarını devreye sokan devletin, TV kanalları ve radyolara dönük saldırısı da bunun bir parçasıdır. Ezilenlerin sesi olma iddası taşıyarak yayın yapan TV kanalları ve çeşitli yerel radyoların yayınlarının durdurulması ezilen her kesimin sesini kısma telaşındandır.
KHK’lerle muhalif kesimler başta olmak üzere ezilenlere yoğunlaşan saldırılarını pekiştirmek üzere OHAL’in uzatılacağı dillendiriliyor. MGK toplantısından çıkan OHAL’in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin “tavsiye” kararın ise uygulamaya konulacağını öngörmek zor değil. Birinci OHAL döneminde Cemaat’e yönelik operasyonları ile gücünü bölen AKP’nin, ikinci OHAL döneminde muhalif her kesime saldırılarını daha pervasızca yoğunlaştıracağı ortadadır.
Diğer yandan Irak ve Suriye tezkeresinin Meclis’ten geçmesi, önümüzdeki sürecin oldukça “sıcak” geçeceğinin göstergesidir. Bu nedenledir ki baskı ve sindirme politikalarına karşı gerçekleri yazma görevimiz her zamankinden daha fazla önemini koruyor.
