EmekMakaleler

Makale | Tarım politikaları fındıkta tekellerin vurgun yapmasını hedefliyor

Dünya fındık üretiminin yaklaşık %70’ini gerçekleştiren bölge aynı zamanda Türkiye tarım ihracatının da tek başına %15’ini sağlıyor. Türkiye’de fındık pazarı, 5 ülke şirketinin elinde. İhracatın büyük bölümünü İtalyan, İngiliz ve Fransız şirketleri yapıyor.

AKP hükümeti eski “Parlamenter Sistemin” günün koşullarına hızlı bir şekilde uyum sağlamadığını, “bürokratik oligarşinin” devlet işleyişini yavaşlattığını ileri sürerek, Türkiye’yi uçurmak için Türk Tipi Başkan Sistemi’ne geçilmesi gerektiğini belirtmiş, resmi olarak da 24 Haziran seçimi ile bu sisteme geçilmişti.

Her şeyin bundan sonra “çok hızlı bir şekilde” olacağını söyleyen AKP iktidarı sözünü tutuyor. Sermaye kesimleri zenginliklerine zenginlik katarken işçi-köylü ve tüm emekçiler çok hızlı bir şekilde yoksullaşıyor.

4 ay önceki alım gücü ile bugünkü reel alım gücü yüzde 40 ila 60 arasında kayıp yaşamış bulunmaktadır. Bu kapsamda başkanlık sisteminin vaat ettiği gibi her şey çok hızlı oluyor; Dolar zenginleri zenginleşiyor, faiz lobileri daha fazla kazansın diye AKP faizleri yükseltiyor, emekçiler kur ve enflasyon baskısı altında ezildikçe eziliyor. Yoksul emekçi aile mutfağı için en temel ihtiyaçlardan biri olan salça, Ağustos-Eylül aylarında domates fiyatlarının ucuzlamasıyla toplu alınarak yapılırken fiyatların düşmemesi nedeniyle çoğu evde bu yıl yapılamamıştır örneğin.

Karadeniz fındık üreticisi köylüler de milyonlarca emekçi ile aynı akıbeti yaşamaktadır. Karadeniz Bölgesi’nden Marmara Bölgesi’ne kadar uzanan şeritte milyonlarca insanın önemli geçim kaynaklarından bir olan fındıkta alım fiyatı bu yıl da beklenenin aksi şeklinde olacak. Temmuz ayının sonunda başta İtalyan gıda tekeli Ferrero olmak üzere emperyalist gıda tekellerinin işbirlikçi aracı tüccarları manipülasyon amaçlı rekolte tahminlerini yüksek göstererek üreticinin aleyhine fiyat belirlemesi yapmak için yoğun bir propaganda çalışması yaptı.  “İklim bozulması” nedeniyle yaşanan mevsim şartlarındaki değişmeler kimi bölgelerde fındığa hastalık bulaşmasına neden oldu ve rekolte kaybı yaşandı. Bölgeyi vuran sel felaketi, başta Ordu olmak üzere birçok ilde fındık bahçelerinin ve toplanmış mahsulün kaybına neden oldu, bu da fındık arzını olumsuz yönde etkiledi.

Tekeller ve tüccarlar fındıkta vurgun yapıyor

Klasik iktisatta kuraldır, arz düşerse fiyat artar. Fakat bu kural üretici ve tarım-gıda tekelleri arasında işlemez durumdadır. Hastalık girmiş, sel vurmuş, fındık arzı iyice düşmüş fakat fındık alım fiyatları piyasanın oldukça altında olmaya devam ediyor. Üretici köylü ve tarım-gıda tekelleri arasında işlemeyen arz-fiyat kuralı, marketlerde içine fındık giren tüm ürünlerde birden işler hale gelmektedir. 80 gramlık fındık 10-12 liradan satılmaktadır.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Tarım Bakanlığı adına her yıl fındık taban alım fiyatını Temmuz ayının sonuna doğru açıklayarak Ağustos’ta başlayan hasat ile birlikte kamu adına piyasadan fındık toplamaya başlardı. Bu yıl ise hasadın başlamasının üzerinden 2 ay geçmesine rağmen henüz fiyat açıklamadı, alım yapmadı. Ancak Ferrero ve işbirlikçi tüccarlar piyasadan 11.25 liraya alım yapıyor. TMO, üreticinin lehine yapması gereken taban fiyat açıklamasını yapmadığı için Ferrero ve tüccarlar piyasadan düşük fiyattan alım yapıp vurgun gerçekleştiriyor. Köylünün elinden ucuza aldıkları ürünü dolar üzerinden yurtdışı pazarına ihraç ederek ayrıca kur farkından da karlarını kat kat artırıyorlar.

Dünya fındık üretiminin yaklaşık %70’ini gerçekleştiren bölge aynı zamanda Türkiye tarım ihracatının da tek başına %15’ini sağlıyor. Türkiye’de fındık pazarı, 5 ülke şirketinin elinde. İhracatın büyük bölümünü İtalyan, İngiliz ve Fransız şirketleri yapıyor.

TMO’nun taban fiyatı açıklamayarak fındık üreticilerini tarım-gıda tekelleri ve tüccar simsarlarının karşısında ezdirmesi, en temel iktisat kurallarını dahi işlemez hale getirmeleri oldukça yerli ve milli bir duruş olsa gerek! Yine Tüm Köy-Sen Ordu Şubesi’nin 10 Eylül’de “Emeğimiz ürünümüz olan fındıkta soyguna, talan hayır” çağrısıyla Ankara’ya yapmak istediği yürüyüşün iptal edilmesi de öyle! “Biz OHAL’i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz, patronları koruyoruz” anlayışıyla “Her şey çok hızlı bir şekilde olacak” anlayışının birliği sonucunda bu tablo oluşuyor.

Tarım politikaları kime hizmet ediyor?

Devlet cihazı, bir sınıfın karşıt sınıflar üzerindeki tahakküm aracıdır. Onu elinde bulunduran sınıf, karşıt sınıfı (temelde işçi-köylü, emekçi ve ana sınıfları) ekonomik-siyasi olarak baskı altında tutar. Sömürü dişlisi bu mekanizmayı aktif bir şekilde işleterek bağlı bulunduğu odakların çıkarları doğrultusunda politika belirler ve uygular.

Bugün kamu adına TMO üzerinden alım yapılmaması, üreticinin lehine taban fiyatlarının açıklanmaması emeğiyle, alınteriyle geçinen köylünün bir avuç emperyalist gıda tekelinin ve komprador gıda tüccarının elinde kat kat sömürülmesiyle sonuçlanmıştır, sonuçlanmaktadır. Bu açılardan Türkiye’de uygulanan tarım politikalarının neye hizmet ettiği, oluşturulan araçların, piyasa mekanizmalarının kimin çıkarları doğrultusunda şekillenip sonuçlar ürettiğini görmek için bu tabloya bakmak yeterli olacaktır. Fakat elbette ki görmek yetmemekte, bu sömürü çarkına karşı örgütlü mücadeleyi büyütmek, değiştirmeyi hedeflemek bir zorunluluktur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu