Güncel

Halka evlatlarının sesini unutturanlara “kuş sesi” haram! (Yorum)

“Dağda kurşun yerine kuş sesleri duymak istiyorum!” Bu “romantik” söylem; “devlet için 1000 operasyon yaparak” ‘90’lı yıllarda binlerce insanın katledilmesinde ve kaybedilmesinde rol alan devletin bir numaralı katillerinden biri olan Mehmet Ağar’a ait. Kendileri şu an Aydın’da bulunan Yenipazar Hapishanesi’nde “çile doldurmakta”! 16 Temmuz tarihli Radikal gazetesine verdiği röportajda “tevekkül içerisinde çilesinin dolmasını” bekleyen Ağar; “Burası Hilton değil” diyor! O hapishanenin Hilton’dan eksiği bir yıldızının eksik olması ve isminin otel değil hapishane olmasıdır herhalde!

Selçuklu’dan Osmanlı’ya “güvenlik görevi” yapanların başına, kendi başına gelenin benzerinin geldiğini belirterek, “Kimi sürüldü, kimi öldü, kimi hapse atıldı. Sonunda hak yerini buldu” diyen Ağar, asıl haberi veriyor; “Tarihi formüller kafamda ve üzerinde çalışıyorum. Geçmişin hatalarını tekrar mı edeceğiz, yoksa yaşananlardan ders alıp vizyon mu geliştireceğiz? Ben ikincisini tercih ediyorum!”

“Kürt sorununda açılım ve çözüm” konusunda bir Ağar eksikti! Şimdi hazırladığı raporla o da faşist TC’nin Kürt meselesine yaklaşımına “katkıda” bulunmaya çalışacakmış! Eee ne de olsa; “Yılların deneyimi var. DYP’nin başındayken ‘düz ovada siyaset’ diyerek beklenmedik bir açılım yapmıştı. İkinci bir adım daha atıyor” bu raporla! (Radikal, aynı röportajdan… Şu cümlelerle Ağar’a dizilen övgülere bakar mısınız? “Devrimci”, “halkın sesi”, “okurunun gazetesi” olma iddiasındaki Radikal’in ikiyüzlülüğünün bir kanıtı da bu röportajın ara satırlarında saklı!)

Tutsaklık ve Mehmet Ağar

Ağar, tutuklanma sürecinde bir süre teslim olmayarak, “kendisine uygun bir hapishanenin hazırlanmasını” beklemişti. Yıllarca hizmetini gördüğü devleti onun bu beklemesini karşılıksız bırakmayarak, ona ormanlıklar içinde Yenipazar Hapishanesi’ni hazırladı. Hapishanenin statüsü müdürlük haline getirildi, hapishane baştan aşağıya yenilendi, “güvenlik tedbirleri” artırıldı, hapishanenin nüfusu diğer tutuklular zorla sevk edilerek azaltıldı. Ve bir de Ağar’ın ziyaretçileri rahat etsinler diye bölgedeki uçak pisti tadilattan geçirildi ve “hizmete” açıldı!

Yalnızca Ağar’ın tutuklanması olayına bu yönü ile baktığımızda bile halkın en büyük düşmanının bu şekilde “ağar”lanması, kanımıza dokunuyor! Düşünün ki binlerce insan karga-tulumba gözaltına alınıp tutuklanarak, yanına hiçbir eşya alamadan; Riha’da olduğu gibi koğuşlar geceyarısı basılıp, tutsaklar gece kıyafetleriyle başka hapishanelere sürgün edilerek, buralarda da “hoşgeldin dayağı”, “çıplak arama” gibi işkencelere maruz kalırken; tutsakların yakınları dahi işkence görürken; Ağar isimli halk düşmanı, işkenceci böyle el üstünde tutuluyor, damat misali hapishaneye yollanıyor!

Gelgelelim Ağar’ın “çileli tutsaklığı” bununla da sınırlı değil… Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen tutsaklar, aileleri dışında kimseyle görüştürülmezken, tutsakların görüş ve haberleşme hakları tecrit-tretman saldırılarıyla engellenirken; Ağar günde Savcıdan izinli 15 ziyaretçi “ağar”lıyor! Riha’da hapishane koşullarını protesto için eylem yaparken kendilerini seyreden hapishane idaresi yüzünden 14 tutsağın yaşamını yitirdiği, her ay en az 2 tutsağın hapishane koşullarından kaynaklı can verdiği bu ülkede Ağar’ın Yenipazar Hapishanesi’nde böyle “ağar”lanması öfkemizi biliyor!

Kürt meselesi ve

Mehmet Ağar

Binlerce devrimcinin kanına giren, onları işkenceden geçiren, binlerce insanı katledip-kaybeden Ağar’ın Radikal’deki röportajında sarfettiği “Dağda kurşun yerine kuş sesleri duymak istiyorum” sözünü; Radikal, Ağar için DYP’nin başındayken sarf ettiği “düz ovada siyaset yapsınlar” sözünden sonra “önemli 2. adım” olarak değerlendiriyor!

Kürt meselesine “duyarlı” Radikal, Mehmet Ağar deyince Kürt halkının aklına neler geliyor, bilmiyor herhalde! O zaman ona bir hatırlatma yapalım:

Ağar deyince Kürt halkının aklına ilk olarak her Cumartesi, Galatasaray Lisesi önünde ve Şirnex’te oturan analar/dayeler/yadeler geliyor. Yıllardır çocuklarının, kardeşlerinin, sevgililerinin, eşlerinin sesini-soluğunu duymayan; “sağ mı-ölü mü” cenderesinde cehennemi yaşayan Kürt kadınları geliyor.

Mêrdîn Kerboran’da (Dargeçit) gözaltına alınarak “kaybedilen” 13 yaşındaki Seyhan Doğan geliyor. Gözaltında “kaybedilip”, mücadeleler sonucu kayıp mezarlığında bulunan devrimci Hasan Ocak geliyor. TKP/ML’nin şehit düşen 2. genel sekreteri Süleyman Cihan’ın işkence tezgahlarından geçirilmesi ve ardından işkencehanenin 6. katından atılışı geliyor. Binlerce devrimci ve yurtseverin dökülen kanları geliyor. Yakılan köyler, tecavüze uğrayan kadınlar ve çocuklar, Amed’in-Elih’in-Sert’in köşebaşlarında kahpe pusulara yatan Hizb-i Kontra, bombalanan gazete binaları, kana bulanan Newroz’lar, parçalanan insan cesetleri, binaların altına gömülen insan kemikleri geliyor.

Ağar deyince TC devleti geliyor Kürt halkının aklına ve de faşist devletin Kürde düşmanlığı… “Düz ovaya inip siyaset yapsınlar” diyen Ağar; dün, “düz ovada” siyaset yapan binlerce insanı, sokak ortasında katletti, toplu mezarlara gömdü, asit kuyularına attı, “kaybetti”! Bugün ise “KCK operasyonu” adı altında binlerce insanı tutukluyorlar. Şimdi “Dağda kurşun yerine kuş sesleri duymak istiyorum” demesini biz nasıl “iyi dilek”e yoralım!?

Hala “yasalar çerçevesinde görev yaptığını” söyleyen, “Pişmanlık duyacak iş yapmadım, geçmişime kefilim” diyecek kadar kendisinin de dahil olduğu devlet katliamlarını savunan bir halk düşmanıyken; Ağar’a verilecek tek cevabımız yaptığı “bin operasyon” yanına kalmayacak! Elinde kanı olan devrimcilerin, yurtseverlerin ardılları; er-geç Cumartesi Anneleri/Dayika Şemiye’nin kayıplarının yolunu gözleyen gözlerindeki acıyı rehber edinerek soracaklar hesabını!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu