GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | İnsanlık Suçları Bu Ülkenin “Normal”i

"TC tarafından işlendiğine dair kesin kanıtlar olmasına rağmen Avrupa ülkeleri ve ABD gibi emperyalist odaklar sessizce, Kürt halkının kitlesel şekilde katledilmeye devam edilmesini izlemekle yetindi/yetiniyor"

Ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği ülkede, hükümet Diyanet ve savaşa bütçe ayırmaya devam ediyor. Halkın giderek daha çok yoksullaştığı, iş cinayetlerinde-artan intihar vakalarında öldüğü, kadınların erkekler tarafından her geçen gün daha fazla katledilmeye devam ettiği ülkemizde, devletin tek derdi, sınır ötesindeki operasyonlar ile halkın şoven duygularına oynayarak varolan ekonomik kriz ve kitle katliamlarını sisli bir perdenin ardında bırakmak, halkın rızasını alarak 2023 seçimlerine doğru emin adımlarla yürümek… Kılıçdaroğlu ve Akşener’in başını çektiği Altılı Masa ise özellikle savaş bütçesi ve sınır ötesi operasyonlar konusunda hükümetin ekmeğine yağ sürerek çanak tutmaya devam ediyor.

Irak Kürdistanı’ndan sonra Rojava’ya da saldırı başlatan TC, Kürt düşmanlığını büyütüp körükleyerek, düşüşe geçen oy oranlarını artırmak için yoksul halkın cebinden çaldığı vergilerle, savaş politikalarını uygulamaya devam ediyor. Garê ve daha nicelerinde peş peşe aldığı ağır yenilgiler sonrası özellikle Irak Kürdistanı’nda daha fazla yenilgiye tahammül edemeyecek olan TC ordusunun, kimyasal silah suçu işlediğine dair görüntüler HPG tarafından basına ve sosyal medyaya servis edilince, uzun süre durumu idare edemeyip, hiçbir açıklama yapmayarak sadece konuyla ilgili söylenenleri sansürlemekle yetindiler. Tüm dünyanın gözleri önünde bu suçun TC tarafından işlendiğine dair kesin kanıtlar olmasına rağmen Avrupa ülkeleri ve ABD gibi emperyalist odaklar ise sessizce, Kürt halkının kitlesel şekilde katledilmeye devam edilmesini izlemekle yetindi/yetiniyor.

Ülkenin en önemli bilim insanlarından olan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın kimyasal silahın etkileri ile ilgili yaptığı açıklamalar sebebiyle tutuklanmasıyla birlikte özellikle gündem haline gelen bu savaş suçu şimdilerde görünmezleştirilmeye çalışılıyor. HDP’nin Meclis’te verdiği soru önergeleri ve araştırma teklifleri bir bir reddedilirken, en son Hulusi Akar bir heyet gönderildiğini iddia etti. Fakat “Bu heyet kimlerden oluşuyor? Ne kadar tarafsız olabilir?” gibi önemli sorular cevaplanmadı. Bu sessizlik ve ardından gelen “Araştırdık, yok öyle bir şey” cevabı ise zaten neyin ne olduğunun kanıtı niteliğindedir bizler açısından. Öyle ki sınır ötesi operasyonlarda Irak ve Suriye kanadındaki Kürt bölgelerinde kimyasal silah kullanımının hala daha devam ettiğine dair kesin kanıtlar var.

Hulusi Akar’ın “heyet gitti” sözlerinden sonra HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun, “Bağımsız heyetlerin gitmesi için koşullar neden yaratılmıyor?” sorusu ise iktidar ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından sessizlikle karşılandı. Yani bir heyetin gittiği ve kimyasal silah suçunun işlenmediğine dair “kanıtlar” ve raporların ellerinde olduğu iddiaları havada durmaya devam ediyor. Hulusi Akar’ın ellerinde olduğunu iddia ettiği raporların ne zaman açıklanacağı dahi muammayken tersinden kimyasal silah suçunun işlendiğine yönelik somut kanıtlar çeşitli yollarla halka ulaşmaya devam ediyor. Bu kanıtlar ise TC tarafından tutuklama ve sansür yollarıyla halkın erişimine kapatılmaya çalışılıyor. Halk düşmanlığı attıkları her adımdan belli olan TC devleti, aynı dönemlerde yaşanan Amasra Katliamı’nın da, son olarak kamu oyunda oldukça büyük yankı uyandıran Hira Nur Vakfı’ndaki sistematik çocuk istismarının da, aynı kimyasal silah suçunda olduğu gibi üzerini örtmeye ve kamu oyunu bilgisiz ve doğalında sessiz bırakarak rıza alımı sağlamak istiyor.

Artık bir suç makinesinden farkı kalmayan TC devleti ve temsilcilerinin masumiyetine kendilerine oy verenler ya da yapılanları alkışlayan kesimler tarafından dahi inanılmıyorken, özellikle suç bakanı Süleyman Solu’nun her geçen gün daha fazla uyuşturucu taciri, katil, çocuk istismarcısı, silah kaçakçısı ve daha niceleriyle fotoğrafı basında yer alıyor. Ekonomi bakanı kendisinin de anlamadığı açıklamalarla halkın açlık ve yoksulluk durumuyla adeta dalga geçmeye devam ediyor. Halkın özellikle suç, doğru, yanlış, ahlak, etik gibi konularda bilincini o denli bulandırıldı ki suçu, suç olduğunu bile bile savunan ve haklı bulan kesimler yarattılar.

Bu absürt durumu da ancak devrim temizler. Her kesimden, ezilen Türkiye halkının tek çıkar yolu, insanlık suçlarını temizlemenin yegâne yolu; örgütlü halkın yapacağı devrim olacaktır!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu