GençlikGüncelMakaleler

GÜNCEL | “Çalınan Hayatlarımız”

"Bu sisteme ve bize dayattıklarına karşı öfkeli ama bir o kadar da örgütsüz olduğumuz Zeren Ertaş’ın ölümünün ardından neredeyse her ilde binler olarak sokağa çıktığımız onlarca eylemde açığa çıktı"

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Matematik Öğretmenliği Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Resul Alan, üniversitenin yemekhanesinde yaşamına son verdi. Resul’un sınıf arkadaşları, onun maddi sorunlar nedeniyle çalıştığını ve bu nedenle derslere katılamadığını, arkadaşlarına bıraktığı son mektupta ise borçlarını ödeyemediğini yazdığını söylediler.

Resul’un intihar nedenine ilişkin açıklama yapan Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na göre ise Resul’un intiharının arkasında ekonomik nedenler yoktu.

Oysa ki Resul Alan’ın 12’inci sınıftayken sosyal medya paylaşımında arkadaşında gördüğü ve çok beğendiği ancak 600 TL’si olmadığı için alamadığı bir bilgisayar için fakirliği övenlere küfür ederek dert yanıyordu. Geçtiğimiz Nisan ayında ise “Her girdiğimiz markette, AVM’de, manavda bile sefilliğimiz suratımıza vuruluyor, niye yaşıyoruz?” diyordu. Herhalde bu yazılanlar Cumhuriyet Başsavcılığı için yeterli ekonomik nedenler değildi ve o yüzden de bu yönlü haberlere itibar edilmemesi ve haberlerin yayılmaması gerektiğini yaptığı aynı açıklamada öğütlüyordu.

Resul Alan arkadaşımızın ölümünün üzerinden çok geçmeden Aydın Işıklar Kız Öğrenci Yurdu’nda asansörün çökmesi sonucu kaza süsü verilmiş bir cinayetle Zeren Ertaş arkadaşımız bizlere veda etmek zorunda kaldı.

Her şeyi ülkedeki bir avuç sömürgecinin gözleriyle bakmayı öğrenmiş, kanıksamış olanlar için tıpkı Resul Alan’ın ekonomik nedenlerle olmayan ölümü gibi Zeren Ertaş’ın ölümün arkasında da “elim bir kaza” vardı, sermayenin çıkarına göre düzenlenmiş hiçbir şey bulunmuyordu. Oysa, hatırlanacağı üzere AKP, büyük bir kinle meslek odalarına saldırmış ve meslek odalarını etkisizleştirmek için ellerindeki yetkilerin bir bölümünü gasp etmişti. Buna göre TMMOB Makine Mühendisleri Odası (MMO)’nın kâr amacı gütmeksizin yaptığı asansör denetimleri durdurulmuş, özel şirketler ile anlaşmalara varılmış, halk kavramı yerini müşteriye bırakmıştı.

İşte Zeren Ertaş arkadaşımızın ölümünün ardında da hayatlarımız dahil her şeyin sermayeye, özel şirketlere tepe tepe kullanmaları üzere peşkeş çekilmesi yatmaktadır. İster Zeren’in ve Resul’ün ölümlerinin ardında olduğu gibi açıkça görünsün ya da görünmesin, yaşamın doğal seyrine aykırı her kaybımızda, bu ister aşk gibi görünsün ister depresyon gibi görünsün isterse yalnızlık gibi görünsün isterse de kaza gibi görünsün… Kayıplarımızın ardında bugünkü düzenin bizim için uygun gördüğü hayat koşulları ve yaşama biçimi bulunmaktadır.

Kumar oynamanın özellikle gençler arasında yaygınlaşması, bağımlılık düzeyinin artması, yalnızlaşma ve amaçsızlaşmanın bu denli derinleşmesi, yaşamına son vermenin dahi bir seçenek gibi gençliğin önünde durmasının oldukça toplumsal ve kapitalist düzenin bugünkü geldiği aşamaya ilişkin nedenleri vardır. Bu yaşananlar durup dururken kendiliğinden yaşanmıyor.

Bunun arkasında açıkça ifade etmek gerekir ki; kan emerek hayatta kalan, yarattığı açlık ve yoksullukla büyüyen sermayenin ekonomik ve kültürel saldırıları yer almaktadır. Günden güne sermaye büyürken, bir avuç azınlık zenginliğine zenginlik katarken emekçi kesimlerin yarattığı değerden aldığı pay düşüyor, yaşam koşulları kötüleşiyor, yaşam standartları dibe doğru çekiliyor.

DİSK-AR’ın TÜİK verilerine dayandırarak ortaya koyduğu verilere göre “Türkiye büyüyor ancak emeğin büyümeden aldığı pay (işgücü ödemeleri) azalıyor!”. 2016’da Gayrisafi Katma Değer içinde emeğin payı yüzde 36.3 iken 2022’de 10 puan gerileyerek yüzde 26.3 oldu. Buna karşılık 2016’da yüzde 47.5 olan sermayenin payı 2022’de 6.2 puan yükselerek yüzde 53.7 oldu.

Asgari ücret tutarı 1 Temmuz 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık brüt 13.414.50 TL, aylık net 11.402.32 TL olarak belirlenmişti. Asgari ücretle çalışan her bir işçi için işveren ise 15.762.04 TL. Yani her bir asgari ücretli çalışandan devlet her ay sadece maaşından en az 4 bin 360 TL gasp etmektedir.

Emekçiler cephesinde yaşananları daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyan diğer bir çalışma ise Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM)’nin Eylül 2023 dönemi için açlık ve yoksulluk sınırı araştırması oldu. Ekim ayında yayımlanan araştırmaya göre sağlıklı ve dengeli beslenmenin maliyeti günlük 420 TL, açlık sınırı 12.612 TL, yoksulluk sınırı ise 43.623 TL!

Dünya Bankası’nın, 2 Ekim’de açıkladığı Gıda Güvenliği Raporu güncellemesinde Türkiye, gıda fiyat enflasyonu en yüksek 10 ülke arasında yüzde 15 ile 4. sırada. Aynı raporda gıda enflasyonundaki nominal artış oranlarında ise Türkiye yüzde 74 oranıyla yine 4’üncü sırada kaldı.

Tüm bu verilerle beraber, 11 bin 402 liralık bir ücretle, yeterli beslenme için günlük harcaması gereken 420 lira düşünüldüğünde, bir kişinin diğer tüm giderleri hariç sadece yeterli beslenmeye çalışırsa eğer her ay bin 200 lira borca girecektir.

Durum barınma açısından da daha iç açıcı değildir. Bilindiği üzere KYK, yurt ücretlerine zam yaparak döneme girmişti. 2023-2024 yılı KYK yurt ücretleri 345 ile 570 lira arası olduğu duyurulmuştu ancak üniversite yurtlarının bundan daha pahalı olduğu da biliniyor.

Örneğin Marmara Üniversitesi’nde yüzde 87.5 zam ile 2022-2023 eğitim öğretim döneminde 800 TL olan yurt ücretleri bu yıl 1.500 TL oldu. Özel yurtlarda ise durum daha vahim. 2023 yılı Temmuz ayı itibarıyla özel yurtların ücreti bir önceki yıla göre yaklaşık ortalama yüzde 85 ile yüzde 105 arasında arttı. Bir yıllık eğitim dönemi için (9-10 ay) ülke genelinde en düşük yurt ücreti 20 bin TL olurken en yüksek 320 bin TL oldu. Tüm bunlara karşı gençliğin mücadele etmesi, her şeyden önce kendi hayatına ve geleceğine sahip çıkması demektir.

Bu sisteme ve bize dayattıklarına karşı öfkeli ama bir o kadar da örgütsüz olduğumuz Zeren Ertaş’ın ölümünün ardından neredeyse her ilde binler olarak sokağa çıktığımız onlarca eylemde açığa çıktı. Öfkemizi devrimci bir örgütlenme ile buluşturmadığımız sürece hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilmeliyiz, örgütlenmediğimiz sürece, dünyayla-toplumla, gerçeklerle kopan bağlarımızı onaramaz ve bu yoz yaşam içerisinde sonumuzu başkalarının isteklerinden çekip kurtaramayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu