Güncel

#direnTMMOB

Egemenler saldırılarına hız kesmeden devam ediyor. Birçok ilde polis tarafından düzenlenen ev baskınlarıyla, onlarca kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. Hem isyandaki rolüyle hem de hükümetin yağma-talan projelerine karşı tavrı ile bu saldırganlıktan tabii ki payını alması gerekenler arasında TMMOB da vardı.

TMMOB, direniş süresince birçok sendika ve derneğin aksine aktif rol üstlendi. Direniş günlerinde binasını kitleye açarak, binasında yer alan revirle direnişçilerin yanında yer alan TMMOB, yarattığı birçok olanakla ve üyelerinin direnişte oynadığı aktif rolle direnişin öznelerinden biri haline geldi. Öyle ki direniş süreci boyunca bina kolluk güçlerinin çeşitli saldırılarına maruz kaldı. Camları kırıldı, gaz bombaları ile hedef tahtasına dönüştürüldü. 8 Temmuz günü İstiklal Caddesi üzerinde bir toplantıdan çıktıktan sonra Gezi Parkı’na giden TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şube 2. Başkanı Süleyman Solmaz, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Sabri Orcan, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, Şube Sekreter Yardımcısı Sezi Toprakçı, Mimar Mücella Yapıcı ve Mimar Canan Yapıcı gözaltına alındılar. Suç örgütü kurmakla suçlanan TMMOB üyeleri tutuksuz yargılanmak üzere 11 Temmuz günü serbest bırakıldılar.

TMMOB yıllardır egemenler cephesinden tehdit oluşturan bir alandır. Öyle ki hemen her genel kurulda maddi destekle gerici adaylar çıkarılmakta, ilerici ve devrimciler tasfiye edilmek istenmektedir. Bu tasfiye saldırılarından umduğunu bulamayan egemenler şimdilerde TMMOB’un yetkilerini çeşitli yasalar ile elinden alıp kurumun etki alanını daraltmak istiyorlar.

Denetim yetkisi “suç örgütü”nden kurtarıldı!

Meclis’ten 9 Temmuz gecesi alelacele yeni “düzenlemeler”(3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesine eklenen bentle) ilave edilerek geçirilen Torba Yasa ile birlikte TMMOB’un proje denetim yetkisi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredildi. “Harita, plan, etüt ve projeler; idare ve ilgili kanunlarında açıkça belirtilen yetkili kuruluşlar dışında meslek odaları dahil başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulamaz, tutulması istenemez. Vize veya onay yaptırılmaması ve benzeri nedenlerle müellifler ve bunlara ait kuruluşların büro tescilleri iptal edilemez veya yenilenmesi hiçbir şekilde geciktirilemez. Müelliflerden bu hükmü ortadan kaldıracak şekilde taahhütname talep edilemez” şeklinde yapılan “değişiklik”, direnişteki rolüne karşılık TMMOB’u işlevsizleştirme saldırısından başka bir anlam ifade etmiyor. Ayrıca “değişiklik” sayesinde rantsal dönüşümden sorumlu bakanlığının zaten sınırı belirsiz yetkileri daha da genişletilerek süper yetkili bakanlık haline getirildi.

2008 kriziyle beraber cari açıkta boyut kazanan devlet bütçesi ve sıcak para akışı ile ayakta durmanın derdine düşmüştür. Bütçesini büyütmeyi amaçlayan devlet ham madde ithalatı yapmadan en çok kâr arayışına girmiş ve inşaat sektörüne ağırlık vermiştir. Bu kapsamda adımı atılan kentsel dönüşüm planını işlevli kılabilmek için oluşturulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın önündeki “engeller” de kaldırılmak istenmektedir. Bu engellerden birisi de proje denetimi ve bilirkişi kapsamında yetkisi olan TMMOB’dur.

Her şeye itiraz ediyorsun TMMOB…

TMMOB’a bağlı odalar kamu yararına olmadığı ve yasal zemini olmaması sebebiyle birçok rant projesine itirazda bulunmuş ve dava açmış, birçok rant projesinin de bu şekilde durdurulmasını sağlamıştı. Tüp geçit, 3. Köprü, 3. Havalimanı, nükleer santral ve kentsel dönüşüm projeleri başta olmak üzere birçok projeye itirazda bulunmuş ve bu konularda ciddi kamuoyu da yaratmıştı. Dolayısıyla TMMOB’un elinde bulunan denetim yetkisi birçok rant projesinin uygulanabilmesinde ciddi engeller oluşturuyordu. Zeytinburnu 16/9 Kuleleri, Şişli Likör Fabrikası, Topçu Kışlası, Fener Balat, Sulukule ve Kartal Kentsel Dönüşüm Projeleri, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi gibi basına da çokça yansıyan rant projelerine henüz kağıt üzerindeyken itirazda bulunmuş ve birçoğunun yapımını da durdurmuştu.

Yaklaşık 5 ay önce de gündemde olan bu değişiklik önerisi gelişen muhalefet karşısında geri çekilmek zorunda kalmıştı. Ancak Gezi Parkı ile gelişen süreç ve devamında egemenlerin düştüğü aciz durum direnişteki bütün kesimlerin saldırılardan payını almasını kaçınılmaz kıldı.

Gece yarısı yapılan bu yasa değişikliğiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kamu mülklerinden özel mülklere kadar bütün mülklerde (şartsız) plan ve proje yapmaya, ruhsat vermeye, hatta yıkım kararı almaya ve yapmaya kadar yetkiyle donatıldı. Dizginsiz bir saldırı aracına dönüştürüldü…

Yapılan değişiklikler bir anlamda Gezi isyanının intikamı olsa da tek başına bununla sınırlı değil. AKP hükümeti sürecinde palazlanan “yaptım oldu” Ali Ağaoğlu’nun “Yetkim olsa Mimarlar Odası ve STK’larını kapatırım. Çünkü en kötü plan bile plansızlıktan iyidir. Maalesef bizde STK’lar her yapılan şeye itiraz ediyor” şeklindeki açıklaması değişikliğin anlamını daha iyi ifade ediyor. Egemenlerin kentsel dönüşüm adı altında “rantsal dönüşüm” saldırılarına, dünyanın en büyük havalimanı projesi reklamıyla sundukları doğayı peşkeş çektikleri en büyük rant projelerine, İstanbul’u felakete sürükleyen 3. köprüye, ortaya çıkacak ranttan başka tek bir açıklaması olmayan çok çılgın “Kanal İstanbul” projelerine kadar olur olmadık şekilde önlerine dikilen bir engelden kurtulma çabalarını ifade ediyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu