Makaleler

Taşeron işçileri, madencileri, cam işçileri…

Yeni yılın ilk saatlerinde işlerini kaybeden binlerce taşeron işçisinin tepkisi kamuoyunun dikkatini çekmeyi başardı. Ülkenin dört bir yanında bir anda işsiz kalan taşeron işçilerinin eylemleri ve gösterdikleri tepki güvencesiz çalışmaya, geleceksizliğe karşı biriken öfkenin dışa vurumu oldu. Binlerce işçi taşeron sistemi vesilesiyle işlerini kaybederken on binlercesi de işlerine devam edip edemeyeceklerini bilemedikleri için büyük bir huzursuzlukla geçirdikleri günlerin ardından en az 1 yıl daha iş sahibi olabileceklerine sevinmek zorunda kaldılar. Birçok işyerinde, basına da yansıyan, kura ile kimlerin işten çıkacağına karar verilmesi oynanan kumarda o gün kimlerin kaybedeceğini belirlerken kalanlar açısından da en azından bir süre daha iş sahibi olarak, düşük ücretle, yoğun sömürü koşullarında, hiçbir sosyal hakkı olmadan ve bir önceki senenin kıdem tazminatı hakkını yakarak çalışacakları anlamına gelmektedir. Bu kumarda işçilerin kazanması mümkün değildir.

Önceki senelere nazaran taşeron sisteminden kaynaklı işten çıkarmalara daha fazla tepki gelirken yeni yılın ilk günlerinde 2 ayrı “kaza”da en az 9 işçi arkadaşımızın haberi de halkımız içinde büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılandı. Devlet yetkililerinin dahi işçilerin hayatta kalmasının tesadüfe bağlı olduğunu aylar öncesinde raporlamalarına karşın hiçbir adım atmamaları, kâr hırsıyla bir yandan işçilere kazdıkları metre başına prim vererek sömürüyü yoğunlaştırırken öte yandan basit önlemlerin dahi alınmaması sonucunda iki ayrı olayda 9 madenci yaşamını yitirdi.

Özelleştirmelerin ardından taşeron firmalara devredilen madenlerde büyük kârlar elde edilirken işçiler kölece şartlara mahkum bırakılmaktadır. Zonguldak’taki Genel Maden İşçileri Sendikası’nın siyasal bir perspektifinin olmaması ve kendisine yönelik tüm taleplere karşın özel sektörde örgütlenme çabası içine girmemesi ve yalnızca sayısı giderek azalan kamu işçisi üzerinde örgütlülüğünü koruması, yıllardır süren kazalara karşın ciddi bir hareket yaratamaması da ardı ardına yaşanan kazalara karşın önlem alınmamasını ve cinayete ortak olan devlet yetkililerinin de cenaze törenine gelebilme yüzsüzlüğünü göstermesini mümkün kılmaktadır.

Sistem ise tüm aymazlığı ile toplumda taşeron sistemine karşı oluşan öfkeyi dindirmek için önemli düzenlemelere gideceklerine söz vererek karşı bir kampanya başlattı. Medyanın gücünü ve işçi sınıfının örgütsüzlüğünü avantaja çeviren sistem taşeron sistemine karşı artan tepkiyi dikkate aldığı izlenimini vererek taşeron sistemini her alana yaymak için harekete geçmiştir. Esas işte taşeronun çalışmasının serbest bırakılmasıyla her fabrikada, her işletmede irili ufaklı taşeron firmalar faaliyet gösterebilecek ve işçilerin işyerinde temelinde birliğini sağlaması daha da güçleşecektir. Taşeron işçinin maaşını zamanında vermek, kıdem hakkını korumak gibi yalanlarda beklenti yaratılırken kıdem tazminatının kaldırılması da bu vesile ile aradan çıkarılmak istenmektedir. Bunu da yine işçi sınıfı içinde bölünme yaratarak yerine getirme çabasındalar.

Bu tartışmaların yoğunlaştığı bir dönemde yalnızca işçilerde oluşan örgütsüz, dağınık tepkiler karşımıza çıkmadı. Güvencesizliğe karşı Şişecam işçilerinin fabrika işgalini de içeren direnişi de ülke gündeminde yer aldı ve büyük bir destek topladı. Fabrikayı kapatan patronun işçileri diğer fabrikalarında düşük ücretle ve güvencesiz şartlarda çalıştırma dayatmasına karşı çıkan işçilerin kararlı mücadelesi polis ablukasını da püskürterek ailelerinin de gösterdiği dayanışmayla ciddi bir etki yaratmıştır. Kristal İş Sendikasının tarihindeki mücadeleci günlerinden oldukça uzakta olduğu ve son Kongrede tüm ilericilerin tasfiye edilip işveren sendikasının denetiminde gerici bir yönetimin oluştuğu bilinmesine karşın işçilerin güvenceli bir iş için verdikleri kararlı mücadele sendikayı da zorlamıştır. Direnişin sonucunda temel birçok talebin kabul edilmesi de sınıf hareketine de moral getirmiştir.

2013 yılında emek, gündemde yerini aldı. Yıllardır yüksek büyüme rakamları ile övünen AKP hükümeti, ülke ekonomisinin bu yıl çakılması ile beraber gözünü yine emekçilerin haklarına çevirmiştir. Sermaye kesimleri de ardı ardına yaptıkları açıklamalarla 2013 yılının kötü geçeceğini belirterek sömürüyü artırmak için yeni düzenlemeler talep etmektedir. Taşeron sistemini hakim hale getirme ve ulusal istihdam stratejisine hayat verme temel politikalarıdır. Buna karşı Şişecam işçilerinin gösterdiği gibi bir mücadele potansiyeli sınıfta vardır. Güvenceli bir iş talebi sınıfın öncelikli talebidir. Bu potansiyele hayat vermede bizlere büyük görevler düşmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu