GüncelMakaleler

YORUM | Alman Emperyalizmi Hızla Savaşa Hazırlanıyor

 Almanya emperyalist burjuvazisi, hummalı bir şekilde savaşa hazırlanıyor. 1. ve 2. emperyalist savaşın başlatıcısı olan Alman emperyalizmi, 3. Dünya savaşının da merkezi üssü ve yürütücüsü olmak için yoğun bir şekilde çalışıyor.

Batı burjuvazisi, başta da Alman emperyalist tekellerin siyasi ve askeri sözcüleri, savaşla yatıp savaşla kalkıyorlar. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından itibaren, bütün uğraşları, ekonomiyi savaşa göre şekillendirmek olurken, silah üretimi askeri gücü yeni bir emperyalist savaşa hazırlamak acil görevleri arasına girdi.

16-18 Şubat 2024’te Almanya’nın Münih kentinde Münih Güvenlik Konferansı (MGK)’nın 60.cısı yapılacak. Emperyalist haydutların, silah tekellerin pazarlık yapma, savaşa göre hazırlanma, silah üretimini ve askeri gücü en üst noktaya nasıl çıkarılacağının konuşulacağı, demokratik hak ve özgürlüklerin yok edilerek iç faşistleşmenin nasıl yapılacağının planlanacağı bir konferans düzenliyorlar.

Elbette başta bütün emperyalist haydut temsilcilerinin, kendi ülke ve tekellerinin çıkarlarının korunması pazarlıkları en üst perdeden yapılacaktır. Bütün emperyalist ülkelerin savaş lobisi bu konferansta olacaktır. Kısacası MGK, emperyalist tekellerin dünyayı paylaşma pazarlıklarının yapıldığı yerlerden biri olması yanında, bu yıl ki Konferans kutuplaşmanın keskinleştiği bir ortamda yapılması nedeniyle daha da çekişmeli ve tehditlerin savurulduğu bir ortamda geçme olasılığı yüksektir.

Bu Konferans, NATO’nun beş ay sürecek, adını “Sarsılmaz Savunma” verdikleri, 31 NATO üyesi ve aday ülke İsveç’ten yaklaşık 90 bin askerin katılacağı tatbikatın başladığı döneme denk getirildi. Bu tatbikatın Rusya’ya karşı bir hazırlık ve saldırı tatbikatı olduğu aşikardır. Beş ay boyunca bu tatbikatın askeri üssü yine Almanya olacaktır.

Almanya Avrupa’nın ekonomik motor gücü olması yanında askeri motor gücü de olmak istiyor ve buna göre hazırlanıyor. Başta Başbakan Scholz olmak üzere, Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı, MGK Başkanı dahil hepsi, savaşa hazırlanmaktan ve ekonomiyi savaşa göre şekillendirmekten söz ediyorlar. Bu yetmiyor, toplumun da savaşa göre şekillendirilmesini istiyorlar. Almanya kendi ekonomisini ve toplumu emperyalist savaşa hazırlarken, AB ülkelerini de aynı şekilde savaşa hazırlıyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg,  Ukrayna’ya daha fazla silah gönderilmesini istiyor. AB ekonomisinin savaş ekonomisi haline gelmesini öneriyor. Bunun acil olduğunu vurguluyor. Ve ekliyor, “Avrupa’nın Rusya ile, “Muhtemelen on yıllarca sürecek bir çatışmaya” hazır olmasının faydalı olacağını söylemekten kaçınmıyor.

Alman savunma bakanı Pistorius, “Avrupa’da bir savaş tehdidi olabileceği fikrine alışmalıyız ve bu da savaşa hazır olmamız gerektiği anlamına geliyor.”

Almanya Genelkurmay Başkanı Carsten Breuer de, daha önce Welt am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada, Alman Ordusu’nun beş yıl içinde “savaşa hazır hale gelmesi gerektiğini dile getirdi ve “Bu, savaş çıkacak anlamına gelmiyor ancak böyle bir olasılık var” diyor.

Ukrayna-Rusya (NATO-Rusya Savaşı demek daha gerçekçi) savaşından en fazla kar eden, sermeyesini kat kat büyüten emperyalist Rheinmetall tekelinin yeni mühimmat üretim fabrikasının açılışına katılan Almanya, Danimarka ve Polonya başbakanları Avrupa’da silah üretiminin hızlıca artırılması gerektiği yönünde mesajlar verdi. Bu da Alman ekonomisinin savaşa göre yeniden dizayn edildiğinin gösteriyor.

Almanya emperyalist burjuvazisi, hummalı bir şekilde savaşa hazırlanıyor. 1. ve 2. emperyalist savaşın başlatıcısı olan Alman emperyalizmi, 3. Dünya savaşınında merkezi üssü ve yürütücüsü olmak için yoğun bir şekilde çalışıyor.

Polonya, Almanya ve Hollanda ile birlikte ‘askeri Schengen’ anlaşması imzaladı.“[1]

“Weimar Üçgeni Fransız, Alman ve Polonyalı liderlerin katılımıyla Paris yakınlarında Saint-Cloud’da yapıldı.”[2]

Avrupa burjuvazisi, uzun zamandır ABD’den bağımsız hareket etmenin yollarını arıyordu. Emperyalist savaş hazırlığı yeni emperyalist birlik ya da bloklaşmaları (alt bloklar) için kolaylaştırıcı bir rol oynuyor. Buna rağmen, AB burjuvazisi ABD’den bağımsız hareket edemeyeceğinin şimdilik bilincinde. Ancak, Almanya temelli ekonomik ve askeri gücünün artırmaya devam ediyor.

Alman burjuvazisi de bu bilinçle, AB içinde kendi etkinliğini ve hakimiyetini daha da artırmaya çalışıyor ve  AB’nin askeri ve ekonomik kurtarıcı rolünü üstlenmek, “Rusya tehditleri” söylemleri ile, AB ülkelerini kendi kanatları altına girmesini istiyor.

Alman burjuvazisi yeni bir emperyalist savaşa hazırlanırken, ekonomisinin askerileştiriken, elbette iç faşistleşmeyi de beraberinde götürüyor. Toplumu yabancı (göçmen) düşmanlığı temelinde kutuplaştırmaya devam ederken, faşist ve anti-demokratik yasaları yürürlüğe sokmak da terddüt etmiyor.

Tekellerin bir kısmı, Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ile birlikte faşist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisini geleceğin hükümeti olarak hazırlıyorlar. CDU’yu devreye sokmalarının nedeni ise, ilk başta, tek başına AfD’nin iktidara gelmesinin çok tepki çekeceğini bildiklerindendir. Toplumu, faşist partiye alıştırmaya çalışıyorlar.

Buna rağmen, kitlelerin anti-faşist öfkesi büyük. Son bir ay içinde, Almanya’nın 500 şehrinde 4 milyonu aşkın insan anti-faşist kitle gösterilerine katıldı. Anti-faşist gösteri ve mitingler hala devam ediyor. Ancak, liberal savaş hazırlığı hükümeti, bu gösterileri pasifleştirmeye ve amacından saptırmaya çalışıyor.

Alman burjuvazisi bir kere daha emperyalist savaş çıkarıcı bir güç olarak yeniden sahneye çıkıyor. Tarih tekerrür etmiyor, ama emperyalizm karakteri gereği, en büyük emperyalist ülkeler, dünyaya egemen olma savaşında ya da pazarlardan daha fazla pay almak için savaştan asla geri kalmazlar. Bir önceki savaşlarda ağır yenilgi almaları, onların doğru dersler aldığı anlamına gelmez. Emperyalist burjuvazi, hegemonya savaşında emperyalist saldırganlıktan ve savaştan asla kaçınamaz. Olası savaş öncekilerden daha büyük yıkımı getirecek olsa da. Alman emperyalizmi 1. ve 2. emperyalist savaşın başlatıcısı olmasına rağmen, 3.sünü çıkarmaktan da geri kalmaz. Şu andaki hazırlığı buna göredir.

Emperyalist savaşlar önlenebilir. Bu, ancak, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm anti-faşist, anti emperyalist savaş güçlerinin birliklerini güçlendirmeleri ve mücadelelerini yükseltmeleri ile olabilir.

Alman burjuvazisi, bir taraftan göçmen düşmanlığı temelinde toplumu kutuplaştırırken, bir taraftan ise göçmensiz yapamayacaklarını biliyorlar. Çünkü kapitalizm işgücü nüfusunu üretemez eğilimi içine girmiştir. Buna rağmen burjuvazi, yabancı düşmanlığı üzerinden kutuplaştırmayı ve işçi sınıfını bölmeyi ve kendi kanlı iktidarlarının ömrünü uzatmaya çalışıyorlar.

Aslında bütün bu göstergeler, emperyalist sistemin sonuna gelindiğini ve bir yüzyıl daha göremeyeceklerini gösteriyor. Çünkü sermayenin alabildiğine birikimi ve merkezileşmesi ve yoksullaşmanın artması ve buna bağlı olarak demokratik hak ve özgürlüklerin yok edilmesi birbiriyle doğrudan bağlantılıdır.

Burada komünistlere tarihi bir görev düşmektedir: Komünistler, emperyalist savaşa ve faşizme karşı kitlelere önderlik etmeli ve buna göre, tüm emperyalist savaş karşıtı ve anti-faşist güçleri birleştirici taktikler izlemelidirler.

Bunun yanı sıra, kitlelerin gerçek kurtuluşunun sosyalizmle olacağı ve sosyalizm perspektifi sunulmalıdır. İşçi sınıfı ve ezilen halklar karamsar değildir. Emperyalist savaşların sosyalizme yol açtığını unutmamalıyız. İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedeceği bir şey yoktur. Ama kazanacağı kocaman bir dünya vardır.

[1]     https://tr.euronews.com/2024/02/09/polonya-almanya-ve-hollanda-ile-birlikte-askeri-schengen-anlasmasi-imzaladi

[2]     https://www.voaturkce.com/a/avrupa-trump-panigi-fransa-almanya-polonya-saflari-sikilastiriyor/7485789.html

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu