GüncelManşet

Ülkenin trajikomik hali açıklandı: Asgari ücret sadece 9 gün yetiyor!

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Türkiye’nin 2017 Mart ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Asgari ücret 4 kişilik bir ailenin zorunlu harcamalarına sadece 9 gün gidiyor! Asgari ücret 1.400 TL, açlık sınırı ise 1.480 TL. Yazının spot kısmı bile oldukça trajikomik gözüküyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında arkamızda bıraktığımız/bırakamadığımız genel seçimlerde mevcut hükümet (ki şimdilerde “başkanlık” isteyen hükümet) seçim vaatlerinde “Asgari ücreti 1.400 TL’ye çıkartacağız” naraları atıyordu. Yaptılar da haksızlık etmeyelim! Aynı zamanda bu hükümetin reisi, aynı zamanda da reis-i cumhur olan zat “En az 3 çocuk” diye mitinglerde, bulduğu her açılışta bas bas bağırıyordu. Neymiş, genç nüfus azmış, çocuğu veren Allah rızkını da verirmiş, görünen o ki vermiyormuş.

Şimdi belleğimizi tazeledikten sonra asıl konuya gelmeye çalışalım; halktan en az 3 çocuk isteniyor, asgari ücret olarak ise 1.400 TL reva görülüyor. Son açıklamalarda ise açlık sınırı 1.480 TL olarak ortaya çıkıyor. Yani asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin gıda ihtiyacı için en fazla 28 gün yetiyor, (en az 3 çocuk yaptığınızda ise bir aile 5 kişi oluyor) yeterli ve sağlıklı bir şekilde besin ihtiyacının giderilebilmesi için ki halkın büyük kısmı bu yeterliliğe erişemiyor. Tabi sebze ve meyve fiyatları da her geçen gün artıyor. Geçim derdi sadece beslenmekten ibaret olsaydı halk için her şey daha kolay olabilirdi belki ama öyle olmuyor. Gıda harcamalarıyla birlikte; giyim, konut kirası, eğitim, sağlık, elektrik, su, doğalgaz, ulaşım ve benzeri zorunlu ihtiyaçların da karşılanabilmesi için aylık para ihtiyacı 4.823 TL’ye çıkıyor. Fakat ülkedeki asgari ücret açlık sınırının dahi altındayken, nerede kaldı 4.823 TL.

Halkın mevcut açlık durumu hükümet tarafından bizzat sürekli olarak değiştirilen ülke gündemleriyle unutturulmaya çalışırken, bu duruma karşı ses çıkartmaya çalışan halk kesimine ise yine bizzat hükümet tarafından “terörle mücadele seferberliği” adı altında savaş açılmış durumda. Pek tabii halkı açlığa mahkum eden devlet/hükümet bu duruma karşı ses çıkarılmasını da istemez. Bu kulağa anlaşılır geliyor ne yalan söyleyelim. Mevcut açlığa, sefalete ve diğer tüm yanlışlara ses çıkartan halk kesimi yine açlık ve sefalet ile boğuşan halka hedef olarak gösterilerek birbirleriyle savaştırılırken, tüm bunların sebebi olanlar ise saraylarında, villalarında bir elleri yağda diğer elleri balda, Meclis koltuklarında uyurken derin rüyalarda sefa sürüyorlar. Ama işte tüm bunlar kabul edilebilir geliyor zaten sorun da burada başlıyor, sorunun başladığı yerde ise terörist ilan ediliveriyoruz.

 

Onlar keyif çatıyor, halka ölümden başka yol yok!

Halkla tabiri caizse “ekmek yoksa pasta yesinler” şeklinde dalga geçen TC devletinin mevcut hükümetinin vekilleri ve reisi saraylarda, altın kaplamalı bardaklarla (tanesi 1000 TL civarında) keyif çatıyor. Reisin danışmanlığını yapanlar 60.000 TL’yi aşan aylık ücretler alırken, kendisinden en az 3 çocuk istenen halk açlıkla boğuşuyor, bir de üzerine bu hükümet “başkanlık” hayalleri için halktan oy istiyor. Mevcut anayasa “başkanlık” değilken dahi halimiz böyleyse varıp düşünelim kaderimiz tek bir kişinin ellerinde olduğunda durumumuz ne olacak? Acaba boğazımızdan bir lokma ekmek geçsin diye ne durumlara geleceğiz?… Ülkede her geçen gün hayatta kalmak daha da zorlaşıyor. İşlerinden ihraç edilenler, açığa alınanlar, atılma korkusuyla yaşayanlar, işsizler, geleceksizleştirilen gençlik, sağlık sigortasından yoksun insanlar… Halkın bir kısmı açlıktan dolayı ölüme, diğer kısmı ise yoğun baskılar ile ölüme mahkum ediliyor. Medyasından, kolluk kuvvetlerine kadar var gücüyle halka yönelik saldırıya geçen devlet yoksul Kürt halkını katlederken halkın diğer kısmını da “terörist” ilan ederek işkenceye ve zindanlara mahkum ediyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu