GüncelMakaleler

ÇEVİRİ | Barbara Anna Kistler’in anısına

Harsh Thakor tarafından yazıldı ve countercurrents.org sitesinde 08/02/2023 tarihine yayınlandı. Özgür Gelecek okurları için çevirdik.

Barbara Anna Kistler 1955 yılında İsviçre’nin Zürih kentinde doğdu. Ocak 1993’teki ölümünün 30. yıldönümünü yeni andık. Barbara İsviçreli bir devrimci, anti-emperyalist ve gerilla savaşçısıydı.

Kistler, İsviçre’deki anti-faşist ve anti-emperyalist mücadelenin şekillenmesinde önderlerinden biriydi. Ayrıca çeşitli kadın gruplarında çalışarak kadın hareketine Marksist-Leninist bir çizgi getirmeye çalıştı. İsviçre’de bir Komünist Parti kurmak için çalışan İzolasyona Karşı Grup adlı bir örgütün üyesiydi.

1980’lerin ortalarında, tutarlı anti-emperyalist ve enternasyonalist çalışmaları sayesinde Barbara Kistler, askeri darbeden sonra İsviçre’ye iltica eden Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) destekçileriyle temas kurdu. Bu temaslar sayesinde Parti Programını yakından inceledi ve TKP/ML önderliğinde sınıf mücadelesinde aktif olmak için Türkiye’ye taşındı. 1991 yılında gerici Türk Devleti tarafından yapılan ve iki yoldaşının ölümsüzleştiği büyük bir baskınla tutuklandı. Hapishanede ağır işkencelere maruz kalmasına rağmen en ufak bir yumuşama göstermeyerek sadık bir komünist olduğunu kanıtladı. Türk Devleti’nin faşist mahkemesi önünde kendini şu sözlerle savundu: “Proleter enternasyonalizmini mahkum etmeye hakkınız yok!”

Özgürlüğünü talep eden uluslararası bir kampanya geliştirildi ve bu kampanya o yıl serbest bırakılmasını sağladı. İsviçre’ye sınır dışı edildi, ancak sadece bir ay sonra gizlice Türkiye’ye döndü ve TKP/ML’nin İşçi ve Köylü Kurtuluş Ordusu’nun bir savaşçısı oldu. Barbara Kistler bir yılı aşkın bir süre boyunca Türkiye’nin dağlarında ve kırsalında Yeni Demokratik Devrimi ilerletmek için yılmadan mücadele etti. Ocak 1993’ün sonlarında, gerilla birliğinin yeri düşman güçleri tarafından tespit edildi ve böylece gerillalar Munzur Dağları boyunca kısıtlı ekipmanla tuzağa düşürüldü. Aralarında iki haftalık yürüyüşün ardından zatürreden kaynaklanan kan zehirlenmesine kurban giden Kistler’in de bulunduğu pek çok kişi bu yürüyüşte hayatını kaybetti.

Barbara Kistler’in Komünist hareketin parçalanmış güçlerini Uluslararası düzeyde bir araya getirme, yeni unsurlar yetiştirme ve anti-faşist ve anti-emperyalist harekete öncülük etme konusundaki mücadelesi unutulmazdır. O bir devrimcinin eşsiz enerjisine sahipti. Marksist bir devrimciyi sıradan bir insandan ayıran tüm niteliklere sahipti. Her noktada en çetin engellerin üstesinden geldi. Onun yaşam öyküsü cesaretin kişileşmiş haliydi. Tüm dünyamızı saran küreselleşme destekli neo-faşizmi söndürmek için böyle karakterleri diriltmemiz gerekiyor Fiziksel olarak ölmüş olsa bile, ruhu bugüne kadar parıldıyor. Son nefesine kadar enerjisinin her zerresini uluslararası proletaryanın emperyalizme, faşizme, feodalizme, kapitalizme ve her türlü gericiliğe karşı yürüttüğü mücadeleye harcadı.

Yaşam Öyküsü

Barbara kısa bir okul hayatından sonra çalışmaya başladı. Siyasete atılması 16 yaşından itibaren başladı. İçinde bulunduğu koşullar onun işçi sınıfıyla, ezilenlerle bağını daha da sıkılaştırmasını sağladı. Ülkesinin görünen yüzünün dışında, altında gizlenen gerçekleri de görmeye çalıştı. Toplumsal sisteme karşı çıktı, ideolojisine uygun örgütlenmelerde yer aldı. İsviçre’de anti-faşist, anti-emperyalist mücadelenin ön saflarında yer aldı. Ülkesindeki devlet baskısına karşı gizli ve açık kampanya organizasyonlarına katıldığı otonom bir örgüt olan Reboolie Bunker’e sempati duydu.

Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu komüne yapılan saldırıda 17 yaşında 3 hafta hapis cezası aldı. Aynı yıllarda Vietkong’u destekleyen ve sol radikal gruplardan gözaltına alınanlarla dayanışmaya da katıldı.

İsviçreli gruplar arasında kurduğu en önemli ilişki KGI (İzolasyona Karşı Komite) ile olan ilişkiydi. KGI’yı mevcut gruplar arasında Marksist Leninist olarak analiz etti. KGI, komünist partinin kurulması mücadelesinde çekirdek olarak ortaya çıkmış; ancak süreç içerisinde önerilen yapılanmayı gerçekleştirememiş ve kendisini belli akademik konularla sınırlandırmıştı. Marley Grubu ile de yakın bir ilişki kurdu. Buradaki en önemli katkısı, bu hareket içindeki feminist düşünce ve hareketleri Marksist Leninist düşüncelerle radikalleştirmek ve sınıf temelli anlayışı aşılamak için kadın hareketini yönetmek oldu.

1980 yılında askeri darbeden kurtulmak için İsviçre’ye iltica eden Türkiyeli komünistlerle tanıştı. 1986 yılında TKP/ML sempatizanlarıyla temasa geçen Barbara Kistler, 1980’li yıllarda Avrupa’daki Türkiyeli devrimcilerle tanıştı, Türkiye hapishanelerinde devrimcilere yönelik saldırılara karşı Tutsaklarla Dayanışma Komitesi’nde yer aldı. Anti-emperyalist gruplarla dayanışma faaliyetleri yürütürken gazeteci olarak Peru’yu ziyaret etti.

Nikaragua’da Sandinistaların iktidara gelmesinden sonra Avrupa’dan gelen gönüllüler örgütlü çalışmalarda yer aldı. TKP-ML ile tanıştıktan sonra 1989 yılında TKP-ML ile örgütsel ilişkilere girdi ve sosyalizm mücadelesinde aktif olarak katıldı. Daha sonra İstanbul’a taşındı.

19 Mayıs 1991’de İstanbul’da yoldaşlarıyla birlikte tutuklandı. Kistler 10 gün boyunca gözaltında tutuldu. 16 Eylül’de serbest bırakıldı ve İsviçre’ye döndü. Daha sonra Türkiye’ye geri döndü. Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu’nun silahlı mücadelesine katılmak üzere Türkiye dağlarına çıkmaya karar verdi. 1993’te Tunceli’de öldürüldü.

İsmail Oral’la kaldıkları ev 19 Mayıs 1991’de düşmanın eline geçti. On beş gün süren yoğun işkencelerde İbrahim Kaypakkaya yoldaşın “ser verip sır vermeme” geleneğine uygun olarak hareket etti, yılmadı. Hapishane sürecinde Türkiyeli devrimciler ile İsviçreli devrimciler arasında işbirliği anlamında sınıf dayanışması vurgulandı. Hapishaneyi devrimin okulu, mahkemeyi de devrimin platformu olarak kullanmayı başardılar.

8 aylık tutukluluğun ardından Türkiye sınıf mücadelesinin merkezi halkası olan gerilla savaşında yer almak istedi. Barbara Kistler çeşitli milliyetlere mensup halkın kurtuluş ordusu TİKKO’ya katıldı. Bu enternasyonalizmin en somut örneğiydi. Kısa sürede koşullara alıştı.

Mıntıka Bölgesi’nin bulunduğu Pülümür yakınlarındaki TİKKO Geçici Kış Kamplarından 2’si 21 Ocak 1993 tarihinde ortaya çıkarılarak kuşatma altına alındı. Kampın kuşatma altında olduğunu öğrenen gerilla birlikleri, kampı çevreleyen tüm dağlık alanlara öncü birliklerini yerleştirdi. Düşman Erzurum’dan 3 bombardıman uçağı kaldırıldı ve 3 kobra helikopteri yoğun bombardımana başladı. Düşman gerilla birliklerine yaklaşamadığı gibi kayıp da verdiremiyordu. Bir yandan yoğun kış koşulları, diğer yandan düşman saldırıları, gerilla birliklerini bölgeyi terk etmek zorunda bıraktı. Gerilla birliklerinin kaldığı bölgedeki tüm köyler askeri işgal altında olduğu için birlikler hiçbir köye gidemiyordu. Ağır kış koşulları altında uzun bir yürüyüşün ardından 3 gerilla ölümsüzleştikten sonra hedefe ulaşıldı.

Barbara’nın TKP-ML’ye sempati duymasını sağlayan yoldaşlık ilişkilerinin gerçek anlamına uygun olarak fedakarlığın, dayanışmanın, dostluğun en güzel örneklerini yaşadı. Hedeflenen köye ulaştıktan sonra 3 gerilla daha ölümsüzleşti. Enternasyonal proletaryanın unutulmaz isimleri arasında yer alan bu ölümsüzler kervanına Dersim Kürdistanı’nda düşmanın değil, acımasız kış koşullarının yenik düşürdüğü Barbara Anna Kirstler de katıldı. Barbara Anna Kirstler, enternasyonal proleter devrimci örneği olarak Yel Dağı’nda Merkez Komite onursal üyeliği ile ölümsüzleşti.

Harsh Thakor ulusal kurtuluş hareketleri üzerine çalışan serbest bir gazetecidir

Kaynak: https://countercurrents.org/2023/02/in-memory-of-barbara-anna-kistler/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu