Suriye Kürdistan’ında tarihi gelişmeler yaşanıyor. Afrin, Derik, Kobani gibi Kürt şehirlerinde Kürtlerin yönetimi ele geçirmesinin ardından Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Eyyubi Birliği, görüntülü bir bildiri yayınlayarak, Kürtleri, Kürt Hareketi’ni tehdit etti.
ÖSO yayınladığı bildirisinde sık sık “katil Esad, katil PKK” vurguları da sorunu Kürtlerin kendini yönetme sorunu olarak bakmadığını açık bir şekilde ifade etmiş oldu. Kürt Hareketi’nin yönetimi ele geçirmesini, ele geçirdiği şehirlerde “vahşet” uyguladığı şeklindeki açıklamalarıyla birlikte önümüzdeki dönem Kürt meselesinin Suriye ve doğal olarak Türkiye’de önemli/belirleyici gündem maddelerinden biri olacağını gösteriyor.
ÖSO tehditlerine meşruluk zemini kazandırmak için Kürt Hareketi’nin Esad’la işbirliği yaptığını sürekli olarak vurguladığı görülüyor. Bunun yeni bir durum olmadığını biliyoruz. Uzun zamandır gerek Türkiye gerekse de ÖSO gibi unsurlar Kürt Hareketi’nin onlarla birlikte hareket etmemesini Esad’a destek olarak sunmaya çalıştılar. Kürt ulusunun özerklik talebini bile kabul etmeyen ÖSO, Kürt Hareketi’ni Esad yanlısı göstermeye çalıştı. Gerçek olan Kürt Hareketi’nin ne Esad yanlısı olduğu ne de ÖSO ordusu yanlısı olduğudur.
ÖSO yayınladığı bildiride “Suriye intifadası kırmızı çizgidir” açıklamasında bulundu. Devamındaki yönetime el konulmaması vurgusuyla okunduğunda ÖSO’nun “kırmızı çizgisi” Kürtlerin özerkliği kazanmaması olduğu açığa çıkıyor. Yoksa Kürt Hareketi’nin yönetime el koyması “intifada” ile çelişen noktası neresidir?
Kürtlerin yönetime el koymaları burjuva-feodal yazarlarca da Suriye ile işbirliğine yoruldu. Bahsedilen bu burjuva-feodal yazarlar çamur at izi kalsın minvalinde gelişmelerden rahatsızlıklarını ifade etmiş oluyorlar. Tüm varlıklarıyla Türk egemen sınıflarına bağlı olan bu kesimler biliyor ki Suriye Kürtleri’nin yönetimi ele geçirmesinin Türkiye’de illa ki bir karşılığı olacaktır. Bu anlamda ya demokratik bir devlet olup Kürt sorununu çözecek ya da demokrasicilik oyununu devam ettirmesi önümüzdeki dönem daha zor olacaktır. Türkiye’yi bırakın yakından tanımayı azıcık ucundan tanıyan birisi için bile demokrasinin bu devletin “genlerinde” olmadığını gayet iyi bilir.
Önümüzdeki dönem Türk egemenlerin daha tehditkâr açıklamaları hep birlikte görebiliriz. Kendi topraklarındaki Kürt sorununu çözemeyen Türk egemenlerinin, başka bir ülkedeki Kürt sorununun hafiflemesinden bile açıktan bir rahatsızlığı olacaktır. Önümüzdeki dönem Kürt sorunu bölgede en önemli gündem maddesi haline gelebilmesinin fazlasıyla zemini vardır?
