Güncel

Onur Yaser Can davasında iki polis için ceza istendi

2010 yılında İstanbul-Harbiye’de Narkotik Büro polisleri tarafından gözaltına alınan ve gördüğü işkenceler sonucu serbest bırakıldıktan sonra yaşamına son veren Onur Yaser Can ölümünden sorumlu polisler hakkındaki dava 9 yıldır sürüyor.

H. Merkezi: ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can’ın gözaltı tutanaklarında değişiklik yaptıkları iddia edilen Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli iki polisin yargılandığı dava görüldü. Mütalaasını açıklayan duruşma savcısı iki polisin, “Resmi belgede sahtecilik” ve “Resmi belgeyi bozmak” suçlarından 6 yıldan 15,5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanık polisler katılmazken, Onur Yaser Can’ın babası Mevlüt Can, kız kardeşi Ezgi Sevgi Can ve Can ailesinin avukatları katıldı.

Duruşmada beyanda bulunan Can ailesinin avukatlarından Ercan Kanar bir önceki celsede dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verildiğini anımsatarak, belirlenen bilirkişinin mesleğinin belirtilmediğini aktardı. Kanar, “Kendi araştırmalarımız sonucu tayin edilen bilirkişinin emniyet mensubu olduğunu öğrendik. Böyle bir dosyada emniyetten bilirkişi tayin edilmesi doğru değildir” dedi. Ayrıca Kanar dosya kapsamında iki polisin yargılandığını anımsatarak, olay tarihinde narkotik şubede görevli sorumlu polis şeflerinin de yargılanması gerektiğini aktararak onlar hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.

Avukat beyanlarının ardından söz alan Ezgi Sevgi Can ise yapılan sahteciliğin abisini ölüme sürüklediğini aktararak, “Bizler yapılan sahteciliği örtbas etmek için yapılan sahteciliği kanıtlamaya çalışıyoruz. Bunun adı zulümdür. Bu ülkede halen bir şeyler yapmaya çalışan bir insan olarak sizden adaleti geciktirmemenizi talep ediyorum. Dava zaman aşımına uğramadan ulaşılabilecek tüm ipuçlarına ulaşmanızı istiyorum. Geciken adalet adalet değildir” diye konuştu.

Beyanların ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı iki polisin “Resmi belgede sahtecilik” ve “Resmi belgeyi bozmak” suçlarından 6 yıldan 15,5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi.

Avukat Ercan Kanar ise savcının mütalaasına kısmen katıldıklarını söyleyerek sanıklara verilecek cezanın TCK 204/3 gereği yarı oranında arttırılması gerektiğini söyledi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti olay tarihinde narkotik şubede sorumlu müdür olarak görev yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin hükümle birlikte değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı Nisan ayına erteledi.

 

9 yıl önce ne olmuştu?

Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010’da Harbiye’de 8 gram esrar satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, yakalanmasından itibaren, işkence ve sayısız hak ihlali ile usulsüz uygulamaya maruz bırakılmıştı. Gözaltına alındığında doktor raporu temin edilmediği gibi ifadesi de avukat bulunmadan alınmıştı. Can serbest bırakıldıktan bir süre sonra, Narkotik Büro’ya üçüncü kez çağrıldığını öğrenmesinin ardından 28 yaşındayken evinin penceresinden atlayarak hayatına son vermişti.

Can arkadaşlarının ısrarıyla o gece karakolda neler yaşadığını sırasıyla şu şekilde yazmıştı:

“Gözaltında çırılçıplak soyuldum. Duvara yaslanmamı söylediler… Bir süre çömeltilerek bekletildim. Bu süreçte ağlayan, polislere yalvaran bir kişinin sesi dinletildi, tokatlandım, sözlü olarak aşağılandım. Polislerden biri beni telefonla emniyete çağırdı ve önceki ifademden farklı bir ifade imzalattılar. Muhbirlik yapmam söylendi” yazıyordu.

Aile, Onur Yaser’i alıkoyan ve ifadesine giren polisler hakkında “işkence, görevi kötüye kullanma ve cinsel saldırı”dan suç duyurusunda bulunsa da, Ergenekon ve 17 Aralık davalarının savcısı olarak bilinen Muammer Akkaş takipsizlik kararı vererek davayı kabul etmemiş, sonrasında başlayan hukuk savaşında da çok yol alınamamıştı. Anne Hatice Can da, üç buçuk yıl hukuk mücadelesi vermesinin ardından dayanamayarak intihar ederek yaşamına son vermişti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu