Makaleler

Tarımda neler oluyor? -1-

Adına Türkiye denilen yaşadığımız coğrafyada 80’li-90’lı yıllarda egemen söylemlerden ekonomik temelli olanlarından biri de, tarım alanında “kendi kendine yetebilen” ender ülkelerden olduğu idi. Aç tavuğun kendisini darı ambarında görmesi gibi bir hayal mahsulü olmaktan öteye gitmeyen bu söylem, ekonominin “güçlülüğü”ne atıfta bulunmak için geliştirilmişti. Yarı-sömürge/bağımlı ülkeler askeri, siyasi, sınai vb. politikalarında olduğu gibi tarımsal politikalarında da emperyalist-kapitalist sisteme bağımlılık ilişkisi içerisinde politikalar geliştirirler/geliştirmelerine izin verilir. Bu politikalar emperyalist-kapitalist sistemin ve bu sistemin tekellerinin “kâr” ilişkisi içerisinde temellendirilir ve şekillendirilir. Bağımlı ülkelerin tek bir üründe ya da sayısı belli bazı ürünlerde kendilerini geliştirmeleri emperyalist-kapitalist sistemin politikaları ve tekellerinin çıkarları doğrultusunda gerçekleşir.

Kapitalist işletmelerdeki işbölümünün uluslararası ölçekte olan “uluslararası işbölümü” denilecek duruma en güzel örneklerinden bazılarını Latin Amerika ülkelerinde görmek mümkündür. Bu ülkelerden kimi kahve, kimi kakao, kimi kauçuk bitkisi, kimi de petrol üretimi gerçekleştirirler. Ve bu alanlarda dünyanın en büyük tedarikçisi olabilirler. Ancak işlenmiş kahveyi, çikolata olmuş kakaoyu, işlenmiş kauçuğu emperyalist ülkelerden ya bizzat alırlar ya emperyalist tekellerin bu ülkelerde bizzat kurdukları şirketlerden ya da bu emperyalist tekellerin ortakları olan yerli işbirlikçi-kompradorlardan alırlar. Emperyalist sistemin uygulamış olduğu politikalar emperyalist tekellerin çıkarları doğrultusunda güncellenir ve gelişen sürece göre yenilenir. …

Tarımsal ürünler, insanların toplumların yaşamasının, hayatta kalmasının, kendilerini yeniden üretmelerinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Doğrudan doğruya geçim araçları olabilen tarımsal ürünler aynı zamanda hafif sanayi, ara sanayi ve ticaret ürünleridirler de. Tarımsal ürünler bir ülkenin ekonomik hayatının asli unsurlarıdır denilebilir. Bu nedenlerden dolayı bir ülkenin tarımsal üretim politikaları o ülkede yaşayan insanların hayatlarını da biçimlendirir. Geçim araçlarından tarımsal ürünlerin varlığı, ülke içinde yeterli oranda üretilmesi ve onları kullanmak üzere onlara ulaşılması, paylaşımı o ülkenin üretiminin ve yeniden üretiminin niteliği üzerinde etkilidir.

Türkiye’de buğday ve benzeri tarım ürünleri bu topraklarda yaşayan insanların hayatta kalmak ve devam ettirebilmek için başlıca tüketim malzemelerinin içerisinde önemli bir yer tutarlar. Beslenme şekli ve alışkanlıkları doğrudan doğruya ekonomik gelişmişlik/geri bıraktırılmış bağlamında buğday ve buğday gibi tahıl ürünleri çerçevesinde şekillenmiştir. Ekonomik olarak en kolay ulaşılabilen buğday (kimi yerlerde mısır) ürünlerinden un asli besin kaynağı olarak yer alır. Egemenlerin çok sevdiği tabirle “tahıl ambarı Türkiye” bugün buğday ithal etmektedir. Bu durum, Türkiye’deki tarım politikaları, geçim araçlarının elde edilmesindeki zorluklar, iş bulma, ücretlerin seviyesi, bağımlılık durumu, ekonomik gelişmişlik ve doğallığında kişi başına düşen milli gelir balonuyla ve bu çerçevelerde genel ekonomiyle dolaysızca bağlantılıdır.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci bir soru önergesine mecliste verdiği yanıtta “1 Ocak 2016-30 Eylül 2016 döneminde 145 bin 558 dolar değerinde 506 bin kg. makarnalık buğday unu ile 11 milyon 29 bin 543 dolar değerinde 34 milyon 787 bin 220 kg. adi ve kızıl (kaplıca) buğday unu ithalatı yapıldığını açıkladı.” (6 Ocak 2017/Cumhuriyet) Bu ithalat, yüzölçümü 51.129 km2 olan (Türkiye’nin yüzölçümü 814.578 km2) Bosna-Hersek’ten gerçekleştirildi. Yüzölçümü yaklaşık olarak Türkiye’nin 16’da 1’i olan Bosna-Hersek, Türkiye’ye buğday ihracatı yapıyor.

 

Devam edecek

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu