GüncelManşet

Tokat’tan OHAL manzaraları: Bu neyin korkusu biliyoruz!

Tokat…

İlk olarak Bizans, Fars, ardından Selçuklu ve sonrasında Osmanlı’nın önemli yerleşim yerlerinden biri olan Tokat’ın ismini Evliya Çelebi’nin oradaki izlenimlerinden aldığı rivayet edilir. İşte saman vb.nin çok olması sebebiyle at, eşek, büyük ve küçük baş hayvanların sürekli tok olması, “tok-at” ismini almasına vesile olmuş denir.

Ama neyse…

Bunlar önemli değil şu an, çünkü devlet bugün orada uyguladığı OHAL’le, Tokat’ı başka türlü adlandırıyor. Zaten tarım ve hayvancılık iyiden iyiye dışa bağımlı hale getirildiği için bu ismi almasına vesile olan zenginliğinden pek eser yok.

Yarım milyon görünen nüfusu ile bulunduğu ve ekonomik yapısıyla kendisiyle benzer kaderi paylaşan Orta Karadeniz illerinden daha kalabalık görünse de Tokat’ta “gizli işsizlik” oranı oldukça yüksek. Bu genç nüfusun oldukça yüksek bir oranının, kaydı orada olsa bile aslında diğer bölgelere, özelde de Marmara illerine göç etmesine neden oluyor.

Genç nüfusun bölgeden göç etmesine karşılık olarak, memleketlerinden kalması için özel bir politika geliştirilmiyor, aksine bu göç destekleniyor.

Ama tek sebep genç iş gücünün sanayinin gelişmiş olduğu bölgelerde toparlamak değil.

Tokat’ı, 1990’lı ve 2000’li yılların başındaki politik atmosferden iyice uzaklaştırmak ve bu siyasi ortamın yeniden canlanmasına her türlü önlemi almak…

Ama ne yaparsa yapsın, Tokat’taki malum siyasal atmosferi tamamıyla yok etmek bir türlü mümkün olmadı/olmuyor.

Ağustos ayının sonlarında 12 ve ayrıca dün gece 12 kişinin tutuklanması ve de tüm bunların ardından kentte 3 günlük basın açıklaması ve miting yasağı getirilmesini başka nasıl açıklayabiliriz ki?!

Peki neden?

Neden Tokat hem hala bu kadar devletin yaprak kıpırdamasından korktuğu hem de en ufak bir yaprak kıpırdamasında terör estirdiği bir yer?

Her ne kadar eften püften iddianamelerle “Tokat TEM’in işi gücü yok, kendine meşgale yaratıyor” izlenimi olsa da, aslında bu durumun iki esaslı nedeni var:

 

Devletin korkulu rüyası…

Nedenlerden ilki, yazımızın ilk kısımlarında belirttiğimiz “Tokat’ı, 1990’lı ve 2000’li yılların başındaki politik atmosferden iyice uzaklaştırmak ve bu siyasi ortamın yeniden canlanmasına her türlü önlemi almak…”

Malum TKP/ML TİKKO başta olmak üzere bir dönem MKP ve bir dönem de PKK’nin üslendiği, eylemler gerçekleştirdiği, gerilla sahalarından biriydi Tokat.

Karadeniz gibi, neredeyse yüz yıldır, devletin gericiliği ve ırkçılığın merkezi haline getirmek için özel politika ürettiği bir bölgede komünist, devrimci, yurtsever silahlı örgütlerin burada yer almış olması ve yer alması devlet açısından korkulu bir rüyaydı ve bu korkulu rüya hala onları tetikte tutuyor.

Keza devletin en üst mercisinde olan ve başına “hırsız” ve “katil” tanımlamaları getirmeden ismini telaffuz etmenin mümkün olmadığı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın sık sık “Örgütlere isim bulmaktan alfabede harf kalmadı” diyerek nefretini dile getirdiği Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH)’nin kuruluşunu ilan etmesinin ardından Karadeniz’in çeşitli bölgelerinde eylemler gerçekleştirmesi, bu korkularının canlı olmasının nedenlerindendir.

 

Tokat, bugün OHAL’in faşist yüzüdür

Tokat’ın hedef seçilmesine gerekçe olan ikinci neden ise HDP…

Yanlış anlaşılmasın; HDP yüzünden değil, HDP’ye düşmanlıkları daha doğrusu HDP’nin sağladığı ortak mücadelenin Tokat’ta ucundan da olsa bir hareketlilik yaratmasına duydukları düşmanlık yüzünden…

Halkların Demokratik Kongresi ve ardından Halkların Demokratik Partisi ilk kuruldukları dönemlerden itibaren çeşitli devrimci, ilerici ve yurtsever kurumları bir araya getirmiş; meclis gibi halk demokrasisinin gelişmesine katkı sunabilecek yöntemleri tartıştırmış, yer yer hayata geçirmiş, yer yer bu çizgiden uzaklaşmış ama sonuçta Türkiye devrimci ve ilerici hareketlerinin tarihindeki en uzun sürekli birleşik mecralar olma özelliğini kazanmıştır.

HDK ve HDP’nin genel şiarı “Türkiyelileşmek” idi her seferinde…

Kavram tartışmalı bir söylem olsa da anlamı kadın, LGBTİ, erkek, Kürt, Türk, Ermeni, Laz, Çerkez…, Alevi, Sünni, Êzidî… tüm kesimleri bir arada tutacak bir projeydi. Bunun karşılığını kısmi olarak bulduğu alanlardan biri de Tokat oldu.

Dolayısıyla buna dönük tedirginlik de arttı devlette…

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında, 7 Haziran seçimleri öncesinde Tokat’ta İbrahim Kaypakkaya’ya dair slogan atılması üzerine köy basan, evlere tek tek girerek tehdit eden jandarmanın Alevilerin yoğun olarak yaşadığı ilçe ve köylere bu konudaki faşist baskıları bilinen ve sık sık tekrarlanan bir durum…

Düşman olunan ikinci, esas nokta tam olarak bu oldu.

Tokat, bugün OHAL’in faşist yüzüdür.

Ama aynı zamanda devletin korkularının ne olduğunu da en net sergileyen de yine Tokat’ta açığa çıkanlar olmuştur.

Biz bu korkunun nedenini gayet iyi biliyoruz!

Ama “korkunun ecele faydası yok” der halkımız, onlar da bunu iyi bilsinler!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu