Güncel

“Gerçek bir yargı, gerçek bir adalet ve gerçek bir demokrasi talep ediyoruz!”

Cumartesi Anneleri: “gerçek hakim ve savcılar, gerçek bir yargı, gerçek bir adalet ve gerçek bir demokrasi talep ediyoruz”

İstanbul: Cumartesi Anneleri 721. Haftada İstanbul İHD binası önünde bir araya gelerek  “721 haftadır dile getirdiğimiz taleplerimiz açık ve net” diyerek, gerçek adalette ısrarcı olacaklarını dile getirdi.

İnsan hakları savunucuları adına açıklamayı okuyan Meside Ocak “Soruşturma ve yargılama görevlerini evrensel düzeyde kabul gören meslek etiği ve ilkelerine uygun olarak icra edecek hakim ve savcılar istiyoruz. Hukukun üstünlüğünü sağlayarak hak ve özgürlüklerimizi güvence altına alacak mahkemeler istiyoruz” diyerek “Adaletin sağlanması ve temel haklarımızın korunması noktasında adli ve siyasi irade gösterilmesini istiyoruz” dedi.

Ocak “Kısacası : gerçek hakim ve savcılar, gerçek bir yargı, gerçek bir adalet ve gerçek bir demokrasi talep ediyoruz. Taleplerimizde ısrarcıyız. Biliyoruz ki taleplerimiz ancak biz ısrar edersek karşılık bulacak” şeklinde açıklamasına devam etti.

721.haftamızda Abdullah Canan dosyasını paylaşmak için bir araya geldikleri belirten Ocak, Abdullah Canan 1995 yılında yaşanan ağır hak ihlalleri nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunmasından sonra Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul onlardan kendisi hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmelerini istediğini ve Canan’ın şikayetinden vazgeçmeyeceğini söylemesi üzerine Binbaşı Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildiği belirterek sürece dair aktarımlarda bulundu.

Canan’ın birkaç gün sonra Van karayolundaki Puling çeşmesi yakınlarında askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı  ve daha sonra ailesinin tüm girişimlerine rağmen haber alınamadığını dile getiren Ocak, “Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç savcıya verdiği ifadede; Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı” dedi. Ocak açıklamasına şu şekilde devam etti;

“İç hukuktan sonuç alamayan Canan Ailesi davayı AİHM’e taşıdı. AİHM’e savunma veren Dışişleri Bakanlığı, sanıkların beraat ettiğini, bu nedenle Türk makamlarının olaydan doğrudan sorumlu tutulamayacağını ileri sürdü. Ancak AİHM 3. Dairesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı ve etkin soruşturma yükümlülüğü ile ilgili maddelerinin ihlal edildiğine karar vererek Türkiye’yi oy birliği ile mahkum etti. ( Başvuru No:39436/98)

Mahkeme kararında, ‘Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan öldürülmeden önce ağır işkenceden geçirilmiştir’ denildi”

Ocak son olarak “Hakikat ve adalet talebimiz gerçekleşinceye kadar kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

“Yüreğimizdeki acıyı kapatamazsınız”

Ardından Abdullah Canan’ın oğlu Tayyip Canan söz aldı. Tayyip Canan, babasının gözaltı ve katledilme ve kaybedilme sürecini anlatarak, Mehmet Emin Yurdakul’un katil olduğunu dile getirdi. Katilin yargılanmadığını ve korunduğunu ancak kendilerinin asla hak ve adalet arayışından vazgeçmeyeceklerini, bu mücadelenin kuşaklar boyu devam edeceklerini belirterek, “Yüreğimizdeki acıyı bizi buraya sıkıştırarak kapatamazsınız” dedi.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu