Güncel

Van’da 40 günde 5 gazeteci tutuklandı

Özgür basına yönelik saldırılar hız kesmeden devam ediyor

Olağanüstü Hal (OHAL) sonlandırılması akabinde her iki haftada bir ilan edilen “eylem ve etkinlik yasağı”nın 4’üncü yılını aştığı Van’da, muhalif siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine yönelik baskıdan son haftalarda gazeteciler de nasibini aldı. Kente bağlı Çatak ilçesi kırsalında alıkonuldukları askerlerce Osman Şiban ile helikopterden atılması sonucu yaşamını yitiren Servet Turgut’un yaşadıkları olayı belgeleriyle ortaya çıkaran Mezopotamya Ajansı (MA) Van bürosuna bağlı muhabirler Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Jinnews muhabiri Şehbiran Abi ve gazeteci Nazan Sala gözaltına alınıp, 9 Ekim’de tutuklandı.

24 Kasım’da ise, MA muhabiri Dindar Karataş evine yapılan baskınla gözaltına alındı ve yaptığı haberler gerekçe gösterilerek tutuklandı.  Her iki operasyonda MA bürosunda yapılan aramalarda mesleki faaliyetlerin sürdürüldüğü araç ve gerekçelere el konuldu.

OHAL uygulamalarından nasibini alan kentteki siyasi parti ve STK temsilcileri, gazetecilere yönelik bu tutuklamaları Mezopotamya Ajansı’ndan Barış Dönmez ve Özlem Yayan’a değerlendirdi.

“Kabul edilemez bir durum”

İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez, her iktidarın basını belli bir kalıp içerisine sokmak istediğini dile getirdi. Bu anlayışla girişilen baskı ve tutuklamaların demokrasi ve insan haklarına aykırı olduğunu söyleyen Gülmez, “Kendisi gibi düşünmeyen gazetecileri gözaltına almak insafsızca bir yaklaşım. Son zamanlarda özellikle Van genelinde gazetecilerin gözaltına alınması kabul edilemez bir durum” dedi.

Van’da yaşanan hak ihlallerini gündeme getiren MA muhabirlerine karşı “ayrımcı ve ayrıştırıcı” bir durumun olduğunu belirten Gülmez, “Sürekli gözaltılar ve tutuklamalara maruz bırakmaları, Van halkının gerçekleri görmesini engelleme çabasından başka bir şey değildir. Basın çalışanlarının gözaltına alınmasının hiçbir gerekçesi olamaz” diye konuştu.

“Tüm toplum ve dünya gördü”

Basın üzerinde siyasi ve politik bir baskının olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Eşbaşkanı Ökkeş Kava da, nedenini “Basın toplumun hem gözü hem kulağı hem de ağzıdır. Bir olay yaşandığında halk basın aracılığıyla öğreniyor. Hukuksuz bir olay yaşandığında basın bunu teşhir ediyor. AKP ve MHP bloğu yapılan hukuksuzlukları toplumun görmesini istemiyor” sözleriyle açıkladı.

Özgür basının hakikatin takipçisi olduğunu vurgulayan Kava, “En son yaşanan işkenceleri yalnızca özgür basın gün yüzüne çıkardı. Bu yüzden özgür basının sesini kesmek istiyorlar. Van’da 5 özgür basın çalışanı tutuklandı. Bunun tek bir sebebi var; O da helikopterden atılan yurttaşların haberini yapmalarıdır. Gazetecilerin yaptıkları bu haber, tüm toplum ve dünya gördü. Bu yüzden gazetecilere dönük bir nefret ve kin duyulmaya başlandı” ifadelerini kullandı.

“Özel bir politikanın sonucudur”

İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet de, muhalif basına dönük baskılara Türkiye’nin gazeteciler için “açık bir hapishane” haline geldiğini söyleyerek tepki gösterdi.  En çok gazetecinin tutuklandığı ülkenin Türkiye olduğunu kaydeden Melet, her güne gazetecilerin gözaltı haberleriyle uyandıklarını söyledi.

“Muhalif basın terbiye edilmeye çalışılıyor” diyen Melet, şöyle devam etti: “MA, Türkiye’de yaşanmış olayları haberleştirme politikası güden bir ajans. Hal böyleyken siyasal iktidarın, ajansa dönük özel bir politika içerisinde olduğunu belirtmek istiyorum. Ajansta çalışan gazetecileri aslında gözaltına alınıp daha sonra tutuklanması, özel bir politikanın sonucudur. Bir ülkede eğer gazeteciler ya da haber ajansları haberlerini özgür bir biçimde yazamıyorlarsa, kalemleri özgür değilse o ülkede insan hakları, demokrasi ve özgürlükten söz edemeyiz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu