Güncel

Yalnızca Gezi’de değil, Şimdi Her Taraftayım(İzlenim)

Nazım’dan sonra bende bir ceviz ağacıyım. Ben Gülhane Parkında değil, Gezi Parkında bir ceviz ağacıyım, hem sen farkındasın bunun hem polis farkında.

Tüm çapulcuların çapulları dallarıma asılı.

Ben de bir çapulcuyum, Gezi direnişinde, bana ve benim gibilere gerek çapullarımızı korumak için. Ben bir Gezi Direnişçisiyim, bir elimde sapan, bir elimde molotof, üzerime gaz bombası yağarken, ses bombaları kulaklarımı sağır eder, ben yaşam alanlarım için savaşa girmişim bir kez.

Şimdi ise ben bir marjinalim, hiçbir şeyimle benzemem kirli düzene,  uyumsuzluğum ondandır,  ayrıksı duruşum, üstüm başı benzemez tek tiplere, itaatsizliği ve ben isyan ediyorum insana aykırı her şeye, bundandır marjinalliğim.

Bir kadınım ben direnişlerde, barikat barikat büyüterek selama duruyorum, eğiliyorum kavgada önder olmuş kadınlara, söz veriyorum her kıvılcımı kavgamızın harı yapma sözüdür bu. Bin yıllık ezilmişliğe, kalın zincirlerimiz bir bir sökmeyedir yeminim. Emeğimi ellerime alarak bayrak yapıyorum sizin yarattığınız kızıl günlere karışan…

Ben 1 Mayıs’ta Mehmet Ayvalıtaş’ım şimdi. Öfkemin, direnişin Gezi’de sembolü olarak daha 19 yaşında, gencecik yaşlara bırakmak için yaşımın geri kalanını kanım karışıyor kavganın nehrine. Öfkemi, kinimi kınından çıkarım. Direnişe adımı yazdırmanın gururu ile gözlerim arkada değil artık. Devrim yolunda ölümsüzlüğe yazılacaksa daha ne ister sizden Mehmet’iniz.

Antakya’da Abdullah’tır bir yanım. Günlerdir uyumadım, uyandı bir kez çünkü bilinç, kapanmaz gözler. Çünkü gözlerimi yumamam halkımın sömürülen emeğine. Anamın gözyaşlarına karıştı öfkem, büyüyor her gün biraz daha.

Ankara’da işçi İrfan’ım. Yoruldu bedenim şimdi, dayanmadı yüreğim biber sisine, olsun bilirim ki isyanın bayrağıdır toprağıma örtülen, kızıldır gelecek günler. Bunu bilmek dindiriyor tüm yağmur ağrılarımı, unutmadan işçinin mücadeleye olan alın terini ve onlar adına ben de düşsem ne olur, topraktaki tohum büyütülür işçiler için 1Mayıs gibi, dirençle yürüyorum zafer yolu uzun olsa da.

Kızılay sokaklarında Ethem olmalıyım bir kez de. Ölüme direnmeli, polis kurşununu eritmeliyim göğsümde. Onurlu bir yaşam için çığlık olabilir belki ve bazen erken ölebilir insan yeter ki kini binlere karışmış olsun bir kez. Ben bilirim arkamda binler var, kalbi yerime atan, hesabım soracaktır, birlerce Ethem var direniş ağında.

Baş belası” tveet’ten selam yollamak isterken buldum bu kez kendimi, çığlıklar büyür, “minnacık” bir nehir için. Gezi için hayat bulmuş bir ırmak yaratmak, birlikte bir yaşam kurmak için umudu örmeye binlerle akıyorum hareketlenen nehirde, ne fark eder ki nerede durduğum gördükten sonra korkunun yıkılışını.

Korkuyu yıkınca şimdi Adana’da isyan çığlığı, polis barikatı yıkılacak duvardır, Niğde de faşizme karşı tencerem var elimde, Gazi’de ısrarın adı, İstiklal’de yorulmak bilmez bedenim. Dersim’de karakol çevirmişim, Kocaeli’nde rektörü bezdirdim, Gezi’nin bir damlası Türkiye’nin dört yanındayım.

Ve bir Partizanım her zaman. Sokak sokak düşmana inat çatışıyorum siper yoldaşımla, isyanın adı, ısrarın rengiyim, elimde Kaypakkaya cüreti dalgalanır.

Çakılan kıvılcımı büyütmek görevim, işaret fişeğimde barut kokuları en önde yerimi almışım. Benden önce gidenin önünde selama durdum, söz verdim şehitlere, her çatışmada üzerime gaz yağarken, “Söz yoldaşlar, her isyanın ateşi olmak, her direnişin aleviyle öğrettikleriniz rehber olacak bu yolda bize, kavganız/kavgamız büyüyor, halkımızın kavgasıdır bu” bu diye yüreğim ses oldu bana.(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu