Güncel

Yeni Demokrat Kadın 5. Tatil Kampı’nı gerçekleştirdi (1) | “Birlikte yeniden keşfedelim!”

Yeni Demokrat Kadınlar, 5. Tatil Kampı’nı Aydın’ın Didim ilçesinde 30-31 Ağustos ve 1 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdiler.

Yeni Demokrat Kadınlar, 5. Tatil Kampı’nı Aydın’ın Didim ilçesinde 30-31 Ağustos ve 1 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdiler. Tartışmaların oldukça verimli geçtiği tatil kampında kadınlar aynı zamanda birlikte oldukça eğlenceli zaman geçirdiler, üç gün boyunca kolektif bir şekilde çalışmanın tüm ayrıntılarını birlikte ördüler.

Kadınlar bu yılki çalışmalarında ilk olarak tanışma evresinin ardından bu çalışmadan ve çalışmaya katılanlardan beklentilerini konuştular. Beklentilere dair yürütülen tartışmaların sonrasında tatil kampının ilkelerini kolektif bir şekilde oluşturdular.

 

  1. GÜN: “Birlikte yeniden keşfedelim”

Kadınlar kampa dair tartışmalarını “Hepimizin kadın özgürlük mücadelesi anlamında yaşamında özel bir yeri olan YDK son iki senedir aslında bir gerileme yaşadı. Kadın mücadelesi anlamında gündeme ve gündemimize oturan başlıklar oldu, kadın gündemlerinden de kopmadık fakat darlaşma yaşadığımız da bir gerçek. Bunu aşmak adına bir adım atalım istedik bu tatil kampıyla…

Bu kamplar bize hep öğreten ve üstüne kata kata ilerlediğimiz bir etkinlik niteliğinde oldu. Biz nerede ne yaşarsak yaşayalım bir araya geldiğimizde güçlendiğimizi fark ettik. Aslında buraya geliş amacımız da bu. Gerileme de yaşayabiliriz, birçok sorun sıkıntı da… Ama biz bunları da beraber, dayanışma ile çözeriz, üstesinden geliriz. Kadınlar olarak bir araya geldiğimizde bize güven veren şeyleri birlikte yeniden keşfedelim istedik. Bizim kendimize güvenmeye, mücadele etmeye ve bunun için de dayanışmamızı güçlendirmeye ihtiyacımız var. Erkek şiddetine, yaşamımızda her alanda karşılaştığımız ataerkiye karşı koymak için birlikte güçlenelim” diyerek başlattılar.

 “Yargılanmadan, yargılamadan, söz kesmeden, sözümüze değer vererek…”

Tatil kampından ve birbirlerinden beklentilerini konuşan kadınların tartışmalarından başlıklar şu şekilde:

“Çalışmalarla birlikte geçireceğimiz ortamın paylaşımlarımızı derinleştirebileceğimiz bir ortam olmasını önemsiyorum. Bu da kendimi rahatça ifade edebileceğim bir ortam olmasıyla olacak.”

“Buradan beklentim düşüncelerimi ifade ettiğimde yargılanmamak ve başkaları düşüncelerini paylaştığında yargılamamak… Bu şekilde tartışmalarımızı sürdürebilirsek birbirimizden öğrenir ve besleriz diye düşünüyorum.”

“Yapmak istemediğim bir konuda bir ısrarla karşılaşmak ve bunun bir baskıya dönüşmesi beni rahatsız eder. Ses yükselmesi, ortamın gergin olduğuna işaret eder. Buna dikkat etmemiz gerek diye düşünüyorum. Bunun dışında sessizlik de beni gerebilir. Yani bir şey konuşurken, tartışırken; herkesin kendinden bir şeyler katması beni rahatlatır, sessizlik yüzünden diğerlerinin konuşma ihtiyacı hissetmesi sıkıntılı bence.”

“Çok bilen-az bilen, çok okuyan-az okuyan vs. gibi bir ayrımın burada olmaması gerekir bence. Yani bu anlamda her fikir değerli; konuşmayı, fikir beyan etmeyi başkalarına bırakmayalım. Bir de malum hiçbirimiz çok da bu tür ortamlarda kendimize sonuna kadar güvenli konuşmaya alışkın değiliz. Bu yüzden konuşmalarda vs. birbirimizin dikkatini dağıtacak hareketlerden uzak durmaya çalışalım. Rahat bir ortamı sağlamak için buna dikkat edebiliriz.”

 

“Hiyerarşi yaratmadan, politik olanı yaratmak…”

“Kadınlarla ne zaman bir araya gelsem bana iyi geldi. Bu ortamda yaş veya meslek gibi bir hiyerarşi olmasını istemiyorum, olmamalı bu. Bizi burada bir araya getiren şey birbirimizle dayanışma; en fazla şeyi birbirimize vermeye ve birbirimizden almaya çalışmak olmalı. Bu tarz programlar içimizdeki cevherlerin ortaya çıktığı alanlar oluyor ve bunun için de yargılanmadan, en sade ve rahat şekillerde iletişime geçmemiz gerek.”

“Yargılanmama meselesi her birimiz için hassas bir nokta. Kendimi daha rahat ifade ettiğim bir alan olarak görüyorum burayı, burası özgüvenimi daha da geliştirdiğim bir alan. Yaşam alanlarımızda her birimiz erkek egemenlikle karşı karşıyayız, ama buranın o egemenliğin kırıldığı bir alan olduğunu düşünüyorum ve bu sebeple buradan birçok beklentim var. Bunlardan birisi de buranın politik yanın geliştirilmesi olduğu… Yani her birimizin bir şeyler katarak burayı politikleştirecek şekilde hareket etmemizi isterim. Ayrıca buradaki paylaşımlarımızın özel yanlarının burada kalması ama politik yanlarının elbette ki yayılması gerekir diye düşünüyorum.”

“Bence yargılamak ve eleştirmek arasında kesinlikle fark var. Yargılamamak kaygısıyla eleştirilmesi gereken bir durum veya kişiyi eleştiriden kaçmak da buranın gerilmesini neden olur. Sadece eleştiri yapmanın yöntemini bilmek ve kırıcı, dağıtıcı olmamak gerekir.”

 

“Tarihteki görünmezlik perdesi kadının mücadelesiyle yırtılıyor”

Birinci günün ikinci bölümünde kadınlar, “Kadının tarihe hapsedilmesine izin vermeyeceğiz: Tarihten kadın portreleri” başlığını konuştular.

“Tarih kim tarafından yazılır?”, “Tarihi yapanlarla, tarihin gerçek özneleri ile tarihi yazanlar aynı kesimler midir?” sorularına yanıt arayan kadınlar, bu farkın sorgulamasını yaparak tarihin yapıcıları ile yazıcıları arasındaki farkın görünür hale gelmesi üzerine tartışmalar yürüttüler.

Tarihin ezilenlerin mücadeleleri ile yazılmasına karşın egemenler/ezenler tarafından kaleme alındığını belirten kadınlar, kadınların bu çeşit bir tarih anlatımında yok sayıldığına dikkat çektiler. “Özel mülkiyetin gelişimiyle birlikte tarih ezilen kadınların mücadelesiyle yazılmıştır aslında. Kadının tarihte görünmez kılınması, erkek egemen sistemde erkeğin kadında hiçbir hak görmemesi ve silikleştirme çabasından ibarettir” diyen kadınlar, “Karanlık Ortaçağ” diye anılan dönemdeki “cadı avlarını” örnek olarak verdiler.

Tarih boyunca kadınların edindikleri bilgi birikiminin erkek egemenliği tarafından elde tutma çabasının varlığına karşın bu görünmez kılma ve gasp çabasının kadın mücadelesinin gelişmesiyle kadınların görünürlüğünün arttığına değinen kadınlar, yakın zamanlı olarak Ortadoğu’da, Rojava’da kadınların verdiği mücadelenin önemine dikkat çektiler.

 

“Tarihi dün nasıl yazdılarsa bugün de öyle yaşamak istiyorlar”

Kadınların bu konuda dikkat çektiği diğer bir nokta ise eril bir tarih anlatımının amacına dair oldu. “Tarihte kadını yok sayanlar, kadını cadılaştıranlar ve bilgi/deneyim ve elindeki üretim araçlarına el koymaya çalışanların şöyle bir amacı var: Onlar geçmiş tarihi tasavvur ettikleri şekliyle geleceği yaratmak çabasındalar! Yani kadının üretimi olanlara erkek tarafından el koyulmasına, yok sayılmasına devam etmek ve kadının da buna sessiz kalmasını istiyorlar. Tarihi dün nasıl yazdılarsa, bugün de öyle yaşamak, geleceğe de öyle taşımak istiyorlar.”

Daha sonra kadınlar bilim, felsefe, devrim mücadelesinde ismi ve birikimleri gizlenmiş kadınlardan kendi yaşamlarından tanıdığı ve kişisel tarihi, çeşitli yaşam deneyimleri ile kendilerine esin kaynağı olmuş kadınlara dek birçok kadını andılar, birbirlerine tanıttılar.

(Devam Edecek)

Kaynak: Yeni Demokrat Kadın

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu