Kadın

Güncel | Öz Savunma Haktır, Gerçek Adaletin Peşindeyiz!

"“Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce buradaydım siz gittikten sonra da burada olacağım.” Biz kadınlar da buradayız ve burada olmaya erkek şiddetinin  karşısında durmaya devam edeceğiz"

Namme Öztürk, geçtiğimiz günlerde özgürlüğüne kavuştu. 2016 yılının  Temmuz ayında Tuzla’da boşandığı eşi Kazım Aydemir’i özsavunma hakkını  kullanarak öldüren Namme Öztürk, üç yıldır tutukluydu.

Namme, erkek şiddetinin çok farklı boyutları ile karşı karşıya kalmış ve tüm yaşadıkları karşısında yaşam hakkının savunmuştur.
25 Temmuz 2016’dan bu yana Bakırköy Kadın Kapalı Hapishane’de tutuklu olan Namme’ye 12 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Erkek şiddetine maruz kalan, ölümle burun buruna gelen kadınlardan birisi Namme.

Tutuklu bulunduğu süreçte göndermiş olduğu mektupta evliliği boyunca fiziksel, cinsel ve  psikolojik şiddet gördüğünü, hamile kaldığı süreçte de şiddetin devam ettiğini, defalarca aldatıldığını belirtmiş ve bunları asla unutamayacağının altını çizmişti.
Geceden sabahlara kadar şiddete maruz kaldığını, defalarca tecavüze maruz  bırakıldığını ve sürekli olarak aşağılandığını, tüm bu yaşadıklarından sonra bir süre Ereğli Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görmeye başladığında da tedavisine izin verilmediğini, kendisine “bizi rezil ettin, deli hastanesinde yatıyorsun, çıkacaksın oradan” dayatmasında bulunduğunu ekliyor Namme.
Polis: “Aile içerisinde çözersiniz!”
Devletin ve onun aygıtlarının kadınlara dönük şiddete nasıl “çözüm” ürettiğini, erk-in nasıl korunduğunu bir kez daha gördüğümüz davada Namme, hamileliğinin son dönemlerinde çok yoğun fiziksel şiddete maruz bırakıldığını,
155’i aradığını ve eve devriye ekibi geldiğini söylüyor.
Kendisini gören polisin  söyledikleri ise aynen şöyle; “Hamilesin, bu dönemde eşinin isteklerine cevap vermiyorsundur, bu süreçlerde aile içi şiddete çok rastlıyoruz, sonrasında geçer, çözersiniz!” Polis bunları söyledikten sonra hiçbir şey yapmadan gidiyor ve Namme onlar gittikten sonra daha fazla şiddet gördüğünü aktarıyor. Diğer aramalarında da sonucun değişmediğini, değişen tek şeyin şiddet aracı olduğunu
anlatıyor ve “aile içi şiddete karışmayan polis, aile içi cinayete çabuk müdahale edip tanıklık bile yapabiliyor, ne acı ne yazık!” diyor Namme.
Kendisinin savunmak için eski kocasını öldüren Namme Öztürk’ün yanında  milyonlarca kadın bulunmuş, öz savunmanın, yaşamın hak olduğu vurgulanmış ve kadın dayanışmasının gücü gösterilmiştir. Ancak belirtmeden geçmek istemediğim bir konu var; Erkek şiddetinin ekmeğine yağ süren, onu besleyen yandaş medyanın dili…

Bu davanın başlangıcından bu yana “kocasını öldüren  kadına iyi hal indirimi”, “kocasını 55 bıçak darbesi ile öldüren kadın için beraat talebi”, “eski eşini bıçaklayarak öldüren kadına indirimli ceza” gibi başlıklar kullanılmış, Namme’nin maruz bırakıldıkları ve meşru müdafaada  hakkını kullandığı belirtilmemiştir.

Şule Çet İçin Adalet!

Şule Çet davası da devam ediyor. 6 Şubat 2019’da ilk duruşması görülen davada  ikinci duruşma, 15 Mayıs’ta gerçekleşti. Şule için adalet isteyen binlerce kadın bir aradaydı. Duruşmada sanık Çağatay Aksu, Şule Çet’in babasına “kızına sahip çıksaydın” diyerek kadar alçalarak kendini haklı göstermeye çalışırken sanık avukatının Şule’ye ailesinden para yollanmadığını ispatlama çabası,  “okulda durumunun iyi olmaması vb. intihara sürekler” cümlelerini kurarak erkek şiddetini meşrulaştırmaya çalışması unutmayacağımız cümleler oldu.
Bir sonraki duruşma 10 Temmuz’da yapılacak.

Nevin Yıldırım’a Özgürlük!
Nevin Yıldırım, 28 Ağustos 2012’de Isparta’nın Yalvaç ilçesine bağlı Koruyaka köyünde kendisine sistematik biçimde cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddet uygulayan Nurettin Gider’i öldürdü.

Yerel mahkeme, 2015 yılında Nevin’e
müebbet hapis cezası vermişti. Dava, Yargıtay’a taşınmış, müebbet hapis cezası bozulmuştu. Yargıtay 1. Ağır Ceza Dairesi, 23 Mayıs Perşembe günü kararını açıklayacak. Karar onanırsa Nevin’in müebbet hapis cezası kesinleşmiş olacak.
Nevin’in beyanları ve delillerin değerlendirilmesi, kararın bozulması, meşru
müdafaa sayılması kadınların talebidir.

Avukat Nagehan Bulduk, mahkeme sürecinde tecavüz olgusunun dikkate alınmadığını hatırlatarak, olayın açıkça meşru müdafaa olduğunu belirtti.
Homeros gölgesinde dinlendiği zeytin ağacı ona şöyle seslenir; “Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce buradaydım siz gittikten sonra da burada olacağım.” Biz kadınlar da buradayız ve burada olmaya erkek şiddetinin
karşısında durmaya devam edeceğiz.
(Bir YDK’lı)”

Kaynak: Yeni Demokrat Kadın

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu