Dünya

Yeni Papa Francis…

Geçtiğimiz günlerde Katolik dünyası açısından önemli sayılan papalık seçimleri vardı. Yeni Papanın, tarihte ilk kez Latin Amerika’dan seçilmesi, kitlelerin gözüne sokulurcasını vurgulandı. Tüm bu hengamenin içinde Francis ismini alan yeni Papa Bergoglio, ilk söyleminde “yoksullar için, yoksul bir kilise” istediğini vurguladı.

Din olgusu, siyasetin bir parçası olarak, egemenler tarafından ezilen halk kitlelerini var olan zulüm ve sömürü düzenine biatını sağlamak için kullanılmıştır. Bunun en büyük göstergesini de şimdiye kadar Papa seçilenlerin, yaşamları boyunca aldıkları tavırlarda görmek mümkündür. Son Papa da bundan muaf değildir.

 

Halka çağrı: Darbecilerle işbirliği yapın

Arjantin’deki Katolik kilisesi içerisindeki en muhafazakâr ve en etkili pozizyondaki gruplardan biri olan “İsa’nın Düzeni” tarafından 1973 yılında Arjantin sorumluluğuna getirilen Bergoglio, Askeri Cunta döneminde Arjantin’in en üst makam cizvitlerinden birisiydi. 

Cunta tarafından ilk elden ücretler dondurulurken, halk yığınlarının satın alma gücü reel olarak sadece üç ay içerisinde yüzde 30’un üzerinde azalmıştı. Bugün “kalbinin yoksullardan yana attığını” söyleyen papa, halk askeri diktatörlük altında zulüm altında yoksullaşırken buna karşı en ufak bir itirazı olmamıştır.

Cuntaya itiraz etmeyi bir kenara bırakalım cuntanın desteklenmesinde aktif olarak görev yapan bir şahsiyetten bahsediyoruz.

 

Darbecilere verilen tavsiyeler

Seçilen Papa Cunta yıllarında, kendi grubu içinde çıkan “Katolik Kilisesi’nin rolü ve askeri cunta ile ilişkileri” tartışmalarında kendilerinden farklı düşünen, cuntaya karşı olan iki rahibin gruplarından papazlık görevleri ellerinden alınarak kovulmasının altındaki imzanın en güçlü sahibi konumundadır. Bununla yetinmeyerek Francisco Jalics ve Orlanda Yorio adlı iki rahibin ve bu rahiplerin kiliseleriyle birlikte çalışan ve darbe karşıtı olan 6 kişinin de darbecilere teslim edilmesinin baş aktörüdür.

Cuntanın başı George  Videla da Katolik kilisesinin kendilerine sürekli tavsiyelerde bulunduğunu şu sözlerle vurguluyordu: “Ülkenin Katolik hiyerarşisi rejimin siyasal muhaliflerini ‘kaybetme’ politikası konusunda bilgilendirildi ve Katolik liderler bu politikanın nasıl ‘yönetileceği’ konusunda önerilerde bulundular.”

Ellerinde halkın kanı bulunan yeni Papanın yapacaklarını geçmişten çıkartmak mümkündür. Gerek Papalık kurumu gerekse de yeni seçilen Papanın rolü, emperyalistlerin politikalarına halk kitlelerinin rıza göstermesini sağlamaktır. Söylemlerindeki yoksulluk ve halk vurguları ise, bu politikaların yaşama geçirilmeleri konusundaki bayağılıklarını göstermenin ötesinde bir anlam taşımıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu