Kültür&Sanat

Yeniden Dersim’de olalım!

Kürdistan’daki katliamları kime sorarsanız o günün koşullarını anlatanların bizlere söyleyeceği, insanların kendi yarattığı ve yaşattığı cehennemi tarif eder: Helikopterlerle, zırhlı araçlarla, askerler ve köy korucuları tek tek köyleri sararak depolanmış ürünleri, tarım aletlerini, ürünleri, meyve bahçelerini, ormanları ve hayvanları yakarak yok etmişler, yaşama dair bir iz bırakmamışlardır. Eşyalarını almalarına izin vermeden evleri ateşe vermişler, insanlık dışı uygulamaları halka dayatmışlardır. Yaşanan katliamlar, tecavüzler, işkence ve gözaltılar halkın yaşadığı büyük acıları ve dramları anlatmaktadır.  Çareyi dayatılan insansızlaştırma politikasına sonucu göç etmekte, sürgüne gitmekte görmüşlerdir.

1994 yılına kadar, 3000’den fazla köy hemen hemen haritadan silindi ve milyonlarca köylü evsiz bırakıldı. Gözaltında kayıpların, toplu katliamların büyük çoğunluğu OHAL bölgesinden yer alan illerde yaşandı ve genel bir baskı ve sindirme politikası muhalif kesimleri hedef aldı. Bu bölgelerden birisi hepimizin çok yakından bildiği Dersim bölgesidir. 1938 de yapılan katliam farklı biçimlerde Dersimde halen devam etmektedir. Dersim’de 1938 katliamı sırasında on binlerce kişi kendi topraklarından kopartılarak göç ettirilirken, 1990’lı yıllarda tekrar zorunlu göç ile karşı karşıya bırakılmıştır. Halkın kullandığı araziler mayınlanmış, yasaklanmış ve yaşam askeri bir kışlaya dönüştürülen Dersim’de halka kapatılmıştır.

Dersim’de yüzlerce köy yakılarak, boşaltılarak haritadan silinmiş, baraj projeleriyle geriye dönüşü imkansız hale getirecek kapsamlı saldırılar gündeme getirilmiştir. Baraj projeleri, siyanürlü altın işletmeciliği, kalekollar ve doğaya yönelik saldırılar bölgenin insansızlaştırılmasında, parçalanmasında, sindirilerek mücadeleden kopartılmasında at başı giden devlet politikalarının başında geliyor. Bu saldırıların bir halkası olan dilinin, kimliğinin, kültürünün inkar ve asimilasyon politikalarıyla yok sayılması, yozlaştırma saldırılarıyla halkın ilerici ve devrimci kültürünün dejenere edilmesi yeni saldırı biçimleri olarak devreye sokuluyor. Bu nedenledir ki köylere geri dönüş için örgütlenmek, diline, kültürüne ve doğasına sahip çıkmak Dersimin geleceği açısından büyük önem taşıyor.  

Katliamlarla, baskı politikalarıyla doğasını ve insanını telim almak isteyen devlete karşı bir araya gelmek, mücadelede ortaklaşmak, yaşamı ve doğayı savunmak acil görev olarak önümüzde duruyor. Bunun için toprağından, yaşamından yoksulluğun ve ağır koşulların kucağına itilmiş Dersimlileri yaşamına sahip çıkmaya, köylerine geri dönmeye çağırıyoruz. Kaybolmaya yüz tutan dilimize, atalarımızın  mirasına, kutsalımıza sahip çıkalım ve dün olduğu gibi bugünde yan yana, omuz omuza, birlikte üreterek yine ve yeniden Dersim’de olalım…

 

Bir Partizan Okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu