GüncelManşet

Aram Yayınevi: “Muhalif çizgimizi sonuna kadar sürdüreceğiz”

İzmir: İzmir’de bu yıl 21’incisi düzenlenen İzmir Kitap Fuarı’nda satışa sunulmak üzere kargo ile gönderilen Aram Yayınevi’ne ait 3 bin 959 kitap ile 74 kaleme Kırşehir Cumhuriyet Savcılığı tarafından el konulmuştu. Kitapları taşıyan kargo aracı Amed’den İzmir’e giderken Kırşehir’in Mucur ilçesinde “silah kaçakçılığı yapıldığı” iddiasıyla durdurulmuştu. Kargo aracında silah bulamayan devlet, keyfi bir şekilde sadece Aram Yayınevi’ne ait olan kitaplara “örgüt propagandası yapıldığı” gerekçesiyle el koydu. Aram Yayınevi’nden Ferzande Taşan gazetemize konuşarak yaşanan süreci anlattı.

– Kitaplarınıza nasıl ve hangi gerekçeyle el konulduğu hakkında bilgi verebilir misiniz?

– Biz kitap fuarı için İzmir’e iki gün önceden gelmiştik. Fuara daha iyi hazırlanabilmek için böyle bir karar aldık. Uçaktan indiğimiz gibi Diyarbakır’daki arkadaşlar bizi aradılar ve gönderilen kitaplara Kırşehir’de askeriye tarafından el konulduğunu söylediler. Kitaplarımızın içinde bulunduğu kargo aracının tümüne el koydular. Kitaplarımıza el koyma gerekçeleri ise komik. Gerekçesini silah ve sigara kaçakçılığı olarak söylemişler. Bilinen bir kargo şirketi, fuarla anlaşmalı olan bir kargo, sadece bizim değil daha başka yayın evlerinin ve şirketlerin de kolilerini taşıyordu.

Diyelim ki silah ve sigara kaçakçılığı yapıldığına dair ihbar alındı ve araç durduruldu; araca arayıp içinden hiçbir şey çıkmadığı görüldüğünde aracı bırakmak zorundaydılar. Ama amaçları farklı olduğu için kitaplarımıza el koydular. Aracın içerisindeki bütün kolilere bakmalarının ardından sadece bizim kitapların yer aldığı hemen hemen 70-80 koli kitabımıza el koydular. Bu da sadece bizim hedef alındığımızın göstergesidir. Bizim işimizin aksamasına neden olacak bilinçli bir engelleme yapıldı. Daha önce de bu tarz engellemelerle karşılaştık. Buradaki fark ise daha organizeli bir şekilde yapılmış olmasıdır.

Kürtlerin bütün kurumları, bütün halkı, bütün siyasetçileri baskı altındadır. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması için uğraşıyorlar, niyetlerinin tutuklamak olduğu apaçık ortadadır.

Pasifize etme, yok etme ve bununla birlikte Kürt hareketini bitirmeye yönelik bir politika var. Gerçekleri yazan gazetecileri, muhabirleri dahi tutukluyorlar. Neredeyse her gün bir gazete veya bir yayınevi hedef gösteriliyor. Böyle zorlu bir süreçten geçiyoruz ve bunun bilinciyle hareket etmeye çalışıyoruz. Bize yapılan da gibi bunun bir parçasıdır.

– Aram Yayınevi’ne yapılan bu baskıya ilişkin ne söylemek istersiniz?

– Biz Kürt halkının ve hareketinin bir parçasıyız. Yaptığımız çalışmalarla onların fikirlerini, bilgilerini, çalışmalarını halka sunuyoruz. Bu ideolojiyi insanlara ulaştırma zorunluluğumuz, misyonumuz ve görevimiz var. Aram Yayınevi’nin temel amaçlarından birisi budur. Muhalif çizgimiz var ve bu çizgimizi sonuna kadar devam ettireceğiz. Bu yayınevinde çıkan kitapların yazarları ya hapishanedekilerdir ya da gerillalardır.

Şunu açıkça söylüyorum ki; bize ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar engelleyemezler. Biz kitaplarımıza el koyulduğu haberini aldığımız gece İstanbul’dan özel bir araçla kitaplarımızı fuara yetiştirdi. Bu engelleme girişimlerine rağmen Kitap Fuarı’nda standımızı açtık.

El konulan kitaplarımız için de girişimlere başladık. Avukatlarımız hukuki yönden olayın peşine düştüler. Kitaplarımızı geri almak için.

– Devletin katliamlarını, saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Türkiye’de son süreçte bir savaş ve baskı konsepti devreye sokuldu. Bizzat Cumhurbaşkanı’nın emriyle böyle bir sürece girildi. Bugün Kürdistan’da şehirler boşaltılıyor, yakılıyor, insanlar katlediliyor; gencinden yaşlısına insanlar evlerinde katlediliyor. Bu devran böyle gitmez, insanlar bazı şeylerin bilincindeler. Ama acı olan, her şey bilinmesine rağmen kimsenin sesini çıkarmamasıdır. Bunu batıda yaşayan insanlar için söylüyorum.

Akademisyenler, “Biz bu suça ortak olmayacağız” metnine imza attıkları için başlarına gelmeyen kalmadı. Birisi muhalefet ettiği zaman hemen bir linç kampanyası başlatılıyor. Hitlervari şekilde hareket eden kişi çıkıyor televizyonlara, gazetecileri, yazarları, bilim insanlarını, akademisyenleri, kendisine muhalefet eden herkesi hedef gösteriyor. Buna karşı toplumda bir tepkinin oluşmaması daha doğrusu sokağa yansımaması en acı olan şeylerden biridir. Kürt halkı yıllardır faşizme karşı direniyor ve hala da direnmeye devam ediyor. Evet, ölüyoruz, katlediliyoruz, insanlarımızın bedenleri paramparça ediliyor, bir cenaze 3-4 gün sokakta kalabiliyor ama bunlar bizi mücadelemizden alıkoyamayacaktır. Demokrasi ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Ne pahasına olursa olsun direnenler kazanacaktır, Kürt halkı kazanacaktır, Kürt halkının dostları kazanacaktır. Çünkü dünya deneyimleri bizlere bunu göstermiştir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu