GüncelMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | 2024 Bütçesi, Kadınları Şiddet Sarmalındaki Aile İçine Hapsetmeyi Amaçlıyor

"Kadını şiddetin beşiği “kutsal” ailenin içine sıkıştırmanın yöntemi sadece bütçeyle de bitmiyor. Nafaka hakkının ortadan kaldırılması gündemi, arada soğutulsa da sürekli ajandada tutulup kadınlara aile dışında yaşam hakkı tanınmamaya çalışılıyor"

Sanki 14-28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin üzerinden yıllar geçmiş de unutulmuş gibi yerel seçim tartışmaları gündemde. Kim kimi aday gösterecek, büyük şehirler ne olacak, ya ittifaklar (yeni söylemle işbirlikleri), AKP-MHP adaylarını yenmek için karşısında kim olursa desteklenmesi gerektiği (bir yerlerden tanıdık geliyor olmalı) vaazları…

Ülkede ekonomik kriz bitmiş, herkes refaha kavuşmuş gibi… Kadın ve LGBTİ+lara karşı şiddet, ayrımcılık, baskı yokmuş gibi… Gençlerin gelecek ya da en azından barınma sorunu çözülmüş, intiharlar hiç yaşanmıyor gibi… Deprem bölgelerinde herkese konut sağlanmış, sorunlar çözülmüş gibi… Agrobay’dan Özak Tekstil’e, Sputnik’ten Burda Bebek fabrikasına, inşaat, belediye, nakliye işçilerine grev ve direnişler sonlanmış gibi… başta büyük şehirler olmak üzere yerel yönetimlerin rantını kimin yiyeceğinin derdine düşürülmeye çalışılıyoruz.

Diğer yandan halihazırda devam eden 2024 Bütçe görüşmeleri aylar sonra yapılacak seçimler kadar gündeme girmiyor. Sonu baştan belli olunca, (18+ izleyiciye hitap eden) Meclis Bütçe görüşmelerinin pek bir “heyecanı” da olmuyor.

Kadınlar açısından da durum değişmiyor. 2024 bütçesinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 334 milyar 349 milyon 925 bin TL ayrılacakmış. 2024 bütçesinin yüzde 3.1’i yani. İktidar istikrarlı bir şekilde bakanlığın payında “tasarruf” yapıyor. 2022’de yüzde 3.77 iken bu pay, 2023’te 3.35’e düşmüştü, şimdi de 3.1’e.  Öfkelenmeye gerek yok. Kutsal aile bakanı Mahinur Hanım, ayrılan paranın kadına değil, aileye yönelik “projelerde” kullanılacağını açıklayarak konunun bizimle alakası olmadığını beyan etti bile.

Bakanlık bütçesinde öncelik kadınların güçlendirilmesine değil, ailenin güçlendirilmesine veriliyor. “Ailenin korunması ve güçlendirilmesi”, “Aktif ve sağlıklı yaşlanma”, “Çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması”, “Engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim”, “Kadının güçlenmesi”, “Şehit yakını ve gaziler”, “Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma”, “Yönetim ve destek programı” başlıklı 8 kalemden oluşan bütçede kadınların güçlendirilmesi bütçeden aldığı 7. sırada. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programına 11 milyar 904 milyon lira ayrılırken kadının güçlendirilmesine ayrılan bütçe sadece 2 milyar 900 milyon lira oldu.”(Evrensel, 22/11/2023) Yani Bakanlığın bütçesindeki payı binde 8.6!

Kadını şiddetin beşiği “kutsal” ailenin içine sıkıştırmanın yöntemi sadece bütçeyle de bitmiyor. Nafaka hakkının ortadan kaldırılması gündemi, arada soğutulsa da sürekli ajandada tutulup kadınlara aile dışında yaşam hakkı tanınmamaya çalışılıyor. Ama zaten hep öyle değil mi? Nafaka hakkımız varken de, nafakaların yüzde 66’sı hiç ödenmemiş. Bir kısmı da kısmi olarak ödenmekte. Kanunda konuyla ilgili “üç ay üst üste nafaka ödenmezse ceza verilebilir” hükmünü layıkıyla kullanan erkekler, ödemesi gereken nafakayı iki ay ödemeyip, sonra bir ay ödeyerek buna da çözüm buluyorlar. Yarattıkları “boşanmış mağdur erkek” senaryosu baştan aşağı yalan-dolan.

Hem kadın istihdamını büyütmek için hiçbir çaba harcamayacaksın, hem kadınların iş yaşamında karşı karşıya kaldığı ücret adaletsizliği, taciz, haksız işten çıkarma vb. konularda adım atmayacaksın, hem aile dışında kadına çölde kum tanesi kadar bütçe ayıracaksın, hem evlenmeyi ve en az üç çocuk yapmayı telkin edeceksin, hem erkek şiddetine dair kılını kıpırdatmayacak hatta şiddet uygulayan erkeğin sırtını sıvazlayacaksın… sonra da “olmaz öyle bedavadan hayat” deyip kadınların nafaka hakkına göz dikeceksin! Şiddet dolu kutsal ailenin içine ömür boyu hapis cezasına çarptıracaksın!

Bütçe görüşmelerinin bir benzeri tiyatroyu yakında “asgari ücret tespit komisyonu” çalışmalarında da izleyeceğiz. Patron-devlet-işbirlikçi sendika üçgeninde işçilerin ve özelde kadın işçilerin lehine, açlık sınırını yoksulluk sınırına dahi çekemeyecek bir düzenleme yapılacağını söylemek için beklemeye gerek yok. Mücadele için de öyle! Bu sistemin dışında bir kadın mücadelesi örgütlenmediği, tüm ezilenlerin sesi ve talepleri birleştirilip birleşik mücadelenin güçlendirilmediği durumda aynı senaryo, sahnelenmeye devam edecek! İzleyecek miyiz?

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu