Manşet

Zürih’te Kaypakkaya Paneli!

Zürih: İbrahim Kaypakkaya’nın Diyarbakır zindanlarında 90 günlük işkence sonucunda katledilmesinin 40. yıldönümü olan bu yıl Avrupa’da düzenlenen İbrahim Kaypakkaya panellerinin bir serisi de 21 Nisan 2013 tarihinde İsviçre’nin Zürih şehrinde düzenlendi. Panelist olarak Volkan Yaraşır, Faik Bulut ve Partizan temsilcisinin katıldığı panel saat 14:00’da Volkhaus salonunda başladı.

Panelin açılışında İbrahim Kaypakkaya’nın şahsında herkes dünya ve özelde Türkiye’de devrim ve demokrasi mücadelesinde hayatını yitiren herkes için bir dakikalık saygı duruşuna çağrılırken peşinden panelin düzenleniş amacına ilişkinde kısa bir konuşma yapıldı. Açılışın ardından ilk konuşmayı, Faik Bulut yaptı. Bulut, İbo’nun sadece “iyi çocuktu, akıllı adamdı” şeklindeki sığ açıklamalarla anlatılamayacağını, kendisinin aslında çok aktif, meraklı, araştırmacı yönü ağır basan bir insan olduğunu söyledi. Özellikle o döneme ait olan bir Mahir Çayan’ın veya diğer devrimci önder ve kadroların sanat, kültür veya insan ilişkileri konusunda bugünki insan profilininden daha farklı olduğu vurgusunu yaptı. Bunların arasında İbo’nun araştırmacı ve değerlendirmeci yönünün ağır bastığını söyleyen Bulut; İbo’nun İngilizce bilmediği halde elde ettiği materyalleri arkadaşlarına tercüme ettirdiğini, devrim ve sosyalizm meselesinin tartışıldığı her toplantıya özellikle katıldığını ve hatta bundan kaynaklı öğrencilik döneminde sık sık Ankara ve İstanbul arasında gitgellerinin olduğunu söyledi.

Günümüzde İbrahim’in Anlamı Bir Başkadır

İbo’nun sürekli belirttiği bir şeyin tarihin ve onun değişim yollarının kaotik oluşunu hatırlatan Bulut; hem o gün hem de bugün tarihin zorlandığını, sosyalizm veya bu yolda mücadelenin boş ve gereksiz olduğu söylemlerini İbo’nun boşa çıkardığını belirtti. Devam eden konuşmasında İbo’nun Türkiye’de Kürt Ulusal Meselesi konusunda bir ilki başardığının altını çizen Bulut, bu anlamda İbrahim’deki sosyalist kimlikte ısrarın gözükmesi gerektiğini ve onun bu şekilde hatırlanıp işlenilmesinin iyi olduğunu söyledi.

Yeni Kitap Geliyor!

Bulut’un ardından söz alan Volkan Yaraşır, panel davetini kabul ettiği andan itibaren yaklaşık 6 aydır İbrahim Kaypakkaya’nın her yazısını incelediğini, ilk başta bunu geniş bir makale olarak da ele almak isterken karşısına bir kitap çıktığını ve burada en kaba hatlarıyla bu kitabın çerçevesini çizebileceğini açıkladı.

İbrahim’in bugüne kadar hiç sistematiğinin ele alınmadığını belirten Yaraşır; İbrahim konusunda yapılan en büyük hatanın ya onu bir ikon olarak işleyip “yiğitti, 90 gün direndi” demek, veya ondaki felsefi yorumu ele almadan onun öğretilerini dogmalaştırarak bir süre sonra içini boşaltmak olduğunun altını çizdi.

zürih panellİbo’nun özellikle Türkiye devletinin çelişkilerini iyi tespit ettiğini belirten Yaraşır; o güne kadar gelişen devrimci örgütlerin “halk, vatan, insanlarımız” gibi söylemleri ile aslında genel anlamda popülizm yaptıklarını, İbo’nun ise bu popülizm içerisinden işçi sınıfının düşüncesi ile sıyrılarak çıktığını ve tüm bu kaba popülizm kurtularak Türkiye’ye Marksizm’i uyguladığının altını çizdi.

Türkiye’nin Lenin’i Kaypakkaya!

İbrahim’in Türkiye’de hem ideolojik hem de politik olarak kırılmalar yaratan iki çelişkiyi, Kemalizm ve Kürt ulusal meselesini, proleteryanın ideolojisine göre ele aldığını belerten Yaraşır, devamında İbo’nun özellikle Türkiye’de sosyal-şöven ve revizyonist çizgileri bu hatta oturtan bir Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı’ların yarattığı teslimiyetçi revizyonist hattan değil uzak tamamen karşısına aldığına da vurgu yaptı.

Lenin’in 2. Enternasyonel’in dağılması aşamasında var ettiği bir çok akım ve ideolojiye Türkiye coğrafyasında bir tokat olduğunu kalın harflerle belirten Yaraşır, Lenin’in devrim için yazdığı Ne Yapmalı kitabında devrimin nasıl yapılacağını anlatırken İbrahim’in Türkiye devrimi için Kemalizm, Şafak Revizyonizminin Eleştirisi, Kürt Ulusal Meselesi gibi yazılarla bunu yaptığını; İki Taktik kitabının içeriği olan Bolşevizm’i de İbrahim’in oluşturduğu Demokratik Halk İktidarı tezi ile Türkiye’ye uyguladığını söyledi.

Özellikle İbo’nun şehit düşmesinin ardından bunlara çok fazla bir katkı yapılmadığını belirten Yaraşır; günümüzde Türkiye’deki devrimcilerin halk örgütleri konusunda İbrahim’in çizgisi olan sınıf bakış açısıyla hayatın tüm faaliyetlerini örgütlemenin çok önemli olduğunu, zaten Türkiye tarihinde ısrarla da yok edilmek istenenlerin bunlar olduğunu söyledi.

İbrahim’i Derinleştirmede Israrlı, Pratiğinde Kararlıyız

Yaraşır’ın ardından konuşmasına başlayan Partizan temsilcisi, son yayınlarda ısrarla Türkiye’nin içinden geçtiği süreci incelediklerini belirtirken, bunların yanı sıra bu sürecin ister İbrahim’in koyduğu çizgiye göre isterse de Marksist bir değerlendirme tabi tutulduğunda bitmediğinin altını çizerek konuşmasının ana hatlarını çizdi.

İbrahim’in koyduğu 5 temel belge ve 11 ilkenin Türkiye’de gerçek anlamda Marksist-Leninist bir anlayışı var ettiğini söyleyen Partizan temsilcisi, bugün ise hem Kürt Ulusunun demokratik ve ilerici mücadelesi, hem de işçi ve köylülerin gelişen direniş ve mücadeleleri konusunda İbo’nun küçük burjuva öğrenci hareketlerinden çıkarak emekçi halk kitlelerinin hareketlerine karışma ve onlarla bütünleşme tavrının ayrı bir önem içeridiğinin altını çizdi.

İbrahim’in 15-16 Haziran direnişinden tutalım da Trakya köylülerinin toprak direnişlerine varana kadar olan pratiklerinin sayıldığı konuşmada, bugün İbrahim’de ısrar etmenin, Türkiye’de bolşevik çizgide ısrar etmenin bugün Kürt Ulusunun içinde mücadele vermekle, sendika ve köylü örgütlenmelerin içerisinde sınıfsal bir bakış açısı ile çalışmalarda olduğunu söyledi.

Verilen aranın ardından sorular ve cevaplarla seminer son buldu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu